Marinette
-Gel buraya pisicik, hadi ebelemece oynayalım!
Onu yoyomla yakalayacakken kaçtı.
-Rahh, çok yakındı!
Onu kovaladım.
-Gel pisi pisi, canını yakmayacağım!Adrien
Ben havadayken ayağımı yoyosuyla yakaladı ve beni bir sokak lambasına bağladı. Sonra baş aşağı olarak karşıma geçti.
-Leydim, ne yapıyorsun, dedim yoyonun iplerinden kurtulmaya çalışırken.
-Bir Kara Kedi daha yakalandı.
Birden ok yağmuru başladı.
-İşte orada! Yakalayın!
Bir grup Kara Kedi, leydime ok atıyordu. Leydim kaçtı. Kara Kediler yanıma geldi.
-Siz Fransızca biliyor musunuz?
-Sadece ben, o da Amerikan olduğum için. Adım Black Cat.
Birden tavus kuşu kıyafetli bir kadın oraya geldi.
-Bu Lé Paon! Saklanın!
Kara Kediler kaçtılar. Leydim ve Lé Paon, yanıma geldiler.
-Merhaba Chat Noir, dedi bana Lé Paon.
-Bana zarar verecek misiniz, diye sordum.
-Hayır Chat. Aslında...ben hep seni arıyordum.
-Nasıl?
Leydim yoyosunun iplerini çözdü.
-Kara Kedi, o senin annen. Yani...kendisi öyle söylüyor. Soyadlarınızı bilmediğim için.
Lé Paon, kulağıma eğildi.
-Soyadın Agreste mi?
-Evet.
Kayıp annem karşımda duruyordu!
-Anne!
-Oğlum!
Sarıldık.Marinette
Kara Kedi ve Lé Paon, birbirlerine sarılmışlardı. Kara Kedi, sarılmayı bırakmadan bana elini uzattı. Sonra ben onlara, onlar da bana sarıldı. Sarılmayı kesince Lé Paon bana:
-Tibet Sarayı'na dönemezsin. Uğur Böcekleri sana ihanet ettiler. Benim ormanın içinde gizlenmek için kullandığım bir ağaç evim var. İsterseniz oraya gelebilirsiniz, sizi kimse bulamaz.-Ağaç evde-
Ağaç eve vardığımızda geceydi. Sırtımı duvara yasladım ve gözlerimi kapattım. Sonra kucağımda bir ağırlık hissettim. Gözlerimi açtım. Kara Kedi, başını kucağıma dayamıştı.
-Kara Kedi? Ne oldu?
-Bu şekilde uyumak istiyorum. Seni rahatsız etmeyecekse.
-Hayır, etmez, dedim saçlarını okşayarak. Mırladı.
Uykuya daldık.-Sabah-
Uyandığımda geri dönüşmüştüm. Ama Kara Kedi hâlâ süper kahraman hâlindeydi. Onu burnundan öptüm. Uyandı.
-Le...leydim?
-Günaydın!O sırada Lé Paon odaya girdi.
- Uyandınız mı? Bir akuma saldırısı var.
-Tamam anne, kalktık, dedi Kara Kedi. Kucağımdan kalktı.
O sırada ben de etrafa bakınmaya başladım.
-Uğur Böceği, neden gerçek kimliğindesin? Oğlum kimliğini biliyor mu? Bir şey mi arıyorsun?
-Kwamim için kurabiye lazım da.
-Kurabiye? Elbette!
Bana bir kurabiye uzattı. Tikki'ye yedirdim.
Tikki! Benekler!
-Hazırım!
-Savaşacağımız süper kötü bizi kolayca duyabilir ve kokumuzu alabilir. Dikkatli olun.
-Koku ha...
Bir oda parfümü alıp Lé Paon'a, sonra da Kara Kedi'ye sıktım. Bana döndü.
-Bu da neydi?
-Oda kokusu. Bunun sayesinde kokumuzu alamayacak.
-Teşekkür ederim. Çok zekice. Hep şey gibi kokmak istemişimdir...okyanus esintisi.
Ağaç evden çıktık. Ormana girdik. Saç tokalarımı çıkarıp oradaki bir ağacın dalına astım.
-Bunun kokusu, onu çekecek. Sonra biz de onu yakalayıp- Chat, eee...Chat? Ne yapıyorsun?
Kara Kedi, saçımı kokluyordu. Beni duyunca gülümsemekle yetindi.
-Geliyor!
Bir panter ormana atladı. Saklandık. Sonra panter, uğur böceğine dönüştü.
-Demek şekil değiştirebiliyor...
Onu bir kutuya hapsettim.
-Uğur böceği ha...iyi fikirmiş.
Birden pantere dönüştü ve bizi kovaladı. Caddeye çıktık. Yolun orta yerine yığılıp kaldı.
-Yoruldu!
Birden panter titremeye başladı. Ve bir DİNOZORA dönüştü!
Kara Kedi:
-Hey! Nesli tükenenler sayılıyor mu, diye sordu.
-Dinozorların nesli, uzun zaman önce tükenmiş olabilir. Ama teknik olarak...onlar da hayvan.
Dinozor, bize doğru saldırıya geçti. Biz de bir arabanın arkasına saklandık.Adrien
-Ön kolları ne kadar da küçük...
-Herhâlde iyi basket atamıyordur. Ne demeye çalışıyorsun?
-Demek istediğim, eğer sen onun kafasına oturursan seni tutup itemez ve sen onu oyaladığın sırada da ben saldırırım.
-Mükemmel bir plan Leydim. Bu işi...mırrteşem yaparım~
Ona doğru yaklaştım. O ise parmağıyla beni uzaklaştırdı.
Şanslı Tılsım!
Bir kriko çıktı.
-Kriko mu? Bununla ne yapacağım ben?
-Ne yazık ki bu dinozorun patlak lastiği yok.
Dinozor bize yaklaştı. Ben de onun kafasına atladım. O sırada leydim, dinozorun ayaklarını yoyosuyla bağladı. Dinozor yere düştü. Ben de leydimin yanına geldim.
-Çok garip... Şanslı Tılsım daha önce gereksiz bir şey çıkarmamıştı. Ama kullanmamıza gerek kalmadı! Anlamı ne acaba?
-Herhâlde iyi bir takım olduğumuz içindir, deyip dinozora doğru yürüdüm.
-Kara Kedi, dur!
Leydim kuyruğumdan çekti.
-Ne yapacağımızı buldum!
Dinozor birden yoyodan kurtuldu. Leydim, dinozora doğru koşmaya başladı.
-Bon appétit, T-rex!
Havaya zıplayıp taklalar attı. Ve dinozor onu bir lokmada yutuverdi!
-HAYIR! Bunun bedelini ödeyeceksin!
Sopamı çevirip saldırı durumuna geçtim. Annem şaşkınlıkla bana bakıyordu.
Ama birden...
Dinozor yere kapaklandı ve ağzı açıldı. Leydim, krikoyla onun ağzını sabitlemişti. Demek ki leydimin beni çekmesinin nedeni dinozorun beni ısırma riskiydi. Leydim dışarıya çıktı ve dinozorun bileğindeki bilekliğin taşını kırdı. İçinden akuma çıktı.
Artık kötülük yapmak yok küçük akuma.
İyileştirme zamanı!
Yakaladım!
Güle güle küçük kelebek!
Mucizevi Uğur Böceği!
Leydimin tokaları yeniden oluştu. Yanıma geldi. Bana yumruğunu uzattı.
-Çak bakalım?
Birden ona sarıldım.
-Leydim! Sonsuza kadar seni kaybedeceğimi düşündüm! Lütfen bir daha bunu yapma, bundan sonra seni asla asla asla asla asla asla asla asla asla asla asla asla asla asla asla asla ama asla bırakmayacağım! ASLA!
-Oh, Kara Kedi...gördüğün gibi hayattayım. Neden bu kadar endişelendin?
-Beni nasıl endişelendirdiğini bir bilsen...---
Sözlük:
1- "Bon appétit": "Afiyet olsun" (fr.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülünç Değil Mucizevi 2
Hayran KurguAdrien sonunda benekli maskenin arkasında saklanan güzelin kendi platonik aşkı olduğunu anlamıştı. Peki ya kendisi? Leydisi onu kedi kulaksız hâliyle de kabul edecek miydi? --- Genç Yetişkin (13-17 yaş arası) Dikkat: Şiddet ve korku temaları, kaba k...