En kolayıdır ölmek...
Mesele yaşamak için uğraşmakta.
Savaşmadan esir olacağına,
savaşarak ölmeli insan..
O zaman az da olsa ölümün güzel bir anlamı olur.
"Burçak bunu istemediğini sende biliyorsun bırak şu silahı!".Araf'ın tedirgin sesi bütün depo da yankılandı. Duvarlar umursamaz bir tavır takınırcasına, yankılanan sesleri Burçak'ın düşüncelerine püskürttü ve kulağına ulaşan bütün harfler anlamsızlaştı, değerini yitirdi.
Araf'ın her kelimesi, gözyaşlarına mal oldu. Elinde ki silahın namlusu titredi. Titredikçe önünde ki adamın sırıtması büyüdü.
"Seni zevk alarak öldüreceğim!".
Gözleri öylesine karardı ki, tek düşüncesi öldürmek oldu. Durmadı. Durmaya da niyet yoktu. Bugünü aklına ölüm diye kazıdı ve tekrar Araf'ın sesini duydu.
"Bir kere eline o kan bulaşırsa, bir daha asla hiçbir şey eskisi gibi olmaz".
Beyninde yankılanan sesin tükendiğini fark etti. Yapmamasını söyleyen Araf'a göz ucuyla baktı. Elinde ki silahın namlusunu, önünde diz çökmüş adamın kafasına daha çok bastırdı.
"Benim ne yaşadığımı bilmiyorsun. Hiç biriniz bilmiyor!".
Dudaklarında ki korku yavaş yavaş yukarıya doğru kıvrıldı. Mavi gözleri dehşeti çağırıyormuşcasına büyüdü. Az önce ki titremesi yok oldu ve bununla birlikte elinde ki silahın kapzasını daha sıkı kavradı.
"Bitti. Hem ben bittim hemde bu pislik".
Kendini gülmekten alıkoymarak parmaklarında ki silahın tetiğini çekti ve kafatası parçalara bölünen adamın, kanının yanağından aktığını hissetti. Bu hisle elini yavaşça elmacık kemiğine götürdü. Boğumlarında toplanan kana baktı. Tekrar ağladığını fark ettiğinde, parmaklarının üstünde ki kana, gözyaşları karıştı ve Araf'ın siyah gözlerinde ki hayal kırıklığına odaklandı.
"Haklıydın. İstediğim bu değildi".
Sesi fazlasıyla bitik bir durumdaydı. Dudakları ağlamanın getirdiği titremeyle irkildi. Kalbinde öylesine ağır bir yük oluştu ki, ona endişeyle bakan adamın gözleriyle daha da büyüdü bu yük ve elinde ki silahı adamın cesedine fırlattı.
Elleri soğuk fayansın üstünde halsizce kırpırdanırken, silah sesinin gürültüsü artarcasına beyninde dolaştı. Başı duvarın sertliğine dayandı. Hatırladıkları karşısında kalakaldı. Kalbinde ki nefreti tekrar yaşadığında, saç tellerinden parmak uçlarına kadar irkildi ve bu irkilme bedenine acı dolu bir titreme yaydı.
Mavi gözlerine öldürdüğü adam yerleşti. Silik ve bir o kadar sert gözyaşları yanaklarından, boynuna doğru yol aldı. Yapacaklarının tükendiği düşüncesinin yanında, zavallılık hissi kalbini tamamen ele geçirmekteydi.
Öldürdüğü adamın yüzünü anımsayamasa da, bedeninde ki yaralar delicesine sızladı. Her şey kalbine bir yük gibi çöktü. Altında ezildikçe ezildi. Elleri gömleğin kumaşını sıkıca tuttu ve gözyaşlarını durdurmaya çabaladı.
Birden üstünde ki haki rengi gömleğe gözleri takıldı. Teninin üstünde ki hâkimiyetini düşündü. Bedenine değen dokunuşları. Ruhuna sinen kokuyu. Bu tenini okşayan gömleğin sahibini anımsadı. Geçmişinin anahtarı olan, geleceğine belki de yön verecek olan adam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Günahkarları
Mystery / ThrillerSeni sonsuza kadar seveceğim ufak kelebek. Sonsuza kadar?! Mümkün müydü bu ? Gerçekten sonsuza kadar onun sevgisine laik olabilecek miydi ? Yoksa sadece onun ağzından dökülen bir kaç basit kelime miydi bütün bunlar? Her şeyi eski haline döndürme...