34. Bölüm (Buluttan Mezar)

1K 18 3
                                    

Saçlarından çekiştiren ellerden kurtulmaya çalıştı. Demir önden hızla gidiyor, ardında Burçak'ı sürüklüyordu. Kim bilir kaç saç tutamı kopup Demir'in avucuna hapsolmuştu. Oldukça geniş olan çalışma odasına geldi. Genç kadının bedenini sertçe duvara fırlattı. Burçak nefes almak için depelenirken ikinci bir darbe daha yedi. Sertçe karın boşluğuna vurulmuştu.

Acıyla yerde kıvrandı. Gözyaşları yanaklarını ıslatırken Demir'in ne yaptığına bakmaya çalıştı.

Odanın etrafında dört dönüyor, stresini eşyalardan çıkarıyordu. Sağ eliyle saçlarını geriye yatırıp kravatını çözdü ve gömleğinin iki düğmesini açtı. Adımları öfkesinin kaynağına yöneldi.

Sertçe tekrar Burçak'ın saçlarında tutup ayağa kaldırdı. "Ne konuştunuz o piç kurusuyla?!". Burçak bedenini dik tutamıyordu. Boğazını sıkıca kavramış olan parmaklar onu ayakta tutuyordu. Lakin onlarda nefes almasına engeldi.

"Hiçbir şey!".

"Neden sürekli senin etrafında?".

Burçak ayaklarının yerden kesildiğini fark etti. Boğazında havaya kaldırılıyordu. Boynunda çok keskin bir ağrı peşi sıra geldi. Ciğerleri alev alevdi ancak yine de alaycı görünmekten korkmadı.

"Çok merak e-ediyorsan o-ona s....sor".

Demir öfkeyle duvarı yumruklayıp Burçak'ı yere fırlattı. "Aranızda ne var sizin?". "Hiçbir şey yok!". Bütün gücüyle bağırdı ancak pişman olmuştu. Boğazı sıkılmaktan hasar almıştı.

"Seviyor musun onu?".

Bunu söylediğinde Demir'e döndü. Bedenini duvara yasladı ve derin derin nefes alıp verdi. Dengesini kaybediyordu. Yönü şaşmıştı. İşin ucunda Bulut olmasa suratına bağıra çağıra evet derdi. Ancak kendi canından çok kardeşi için korkuyordu.

"Hayır. Yok öyle bir şey". Sesinin güçlü çıkacağını sansada bir kuzu meğlemesine benzer bir inlemeye dönüşmüştü.

Demir önünde diz çöktü. Çenesinden tutup gözlerini birbirine kenetledi. "Sen benimsin. Bana aitsin.... Evlenmemize daha 2 gün var ancak....". Kulağına doğru eğilip ensesine doğru nefes verdi. "...ilk gecemizi şimdi yaşamak istiyorum. Hem kime ait olduğunu daha iyi anlarsın".

Burçak çenesindeki elden kurtulup sertçe geriye itti Demir'i. Acı felç edici olsada dövüşmeden teslim olmayacaktı. Demir sırtının üstüne düştü fakat doğrulması uzun zaman almadı. "Eğer bana dokunursan seni öldürürüm"diye tehtit etti. Demir öfkeyle homurdanıp Burçak'ın dudaklarına saldırdı. Elinden kurtulmak için mücadele etti. Sertçe göğsüne vuran ellerini başının tepesine sabitledi. Canı acıyordu. Dudaklarının kanadığından emindi. Demir belinden kavrayıp ayağa kaldırdı ve duvara daha çok dayadı bedenini.

Açgözlü bakışlarla Burçak'ı bedenini süzdü "Bugün bu iş burada bitecek". "Yapma....nolurrrrr!". Dudakları boynundan aşağıya göğüslerine doğru ilerledi. "Seni becermekten çok keyif alacağım". Burçak ne kadar çabalarsa çabalasın kurtulamıyordu elinden. Bağırması zaten tamamen gereksizdi. Bu evde ölse kimse cesedine dönüp bakmazdı.

"Lütfen!". Yalvarmaya devam etti. "Bırak beni!".

Demir bir eliyle bileklerini tepede tutarken diğeriyle göğüslerini sıkıca avuçladı. Burçak kusmak üzereydi. Demir sağ dizini duvara dayadı, bacaklarının arasına. Vücudunun verebileceği bütün saldırıları engellemek için uğraşıyordu. Dizi iyice yukarı yükseldiğinde kadınlığına temas etti. Korku giderek bir girdap gibi yiyordu Burçak'ı. Bacağından kurtulmaya, bu mide bulandırıcı hissi yok etmeye uğraşıyordu.

Gecenin Günahkarları Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin