Delicesine birbirini öpen dudakların arasında Burçak'ın üstündeki tişört hiç var olmamışcasına yok oldu. Sırtına değen soğuk çarşaflarla irkilirken, Araf'ın kavrulan bedeni âdeta ruhunu okşuyordu. Ellerini ipek saçlarının yumuşaklığında dolaştırdı. Taş gibi sert bedeninin, genç kadına değmesi ona muhtaç hale getirmeye yetiyordu. Taki soğuk parmakları çıplak tenini yakalayana kadar.
O kadar soğuklardı ki, tüylerinin havaya kalktığını ve irkildiğini sezdi. Yanan bedeninde ilerleyen bir çift buz gibi, dokunduğu yerde eriyip gidiyordu sanki.
O soğuk parmaklar ağır ağır göğüslerine yöneldi. Etrafında hayali daireler çizdi. Ardında sertçe avuçlarına alıp sıktı. Bu hareketle seslice inleyen Burçak, ince parmaklarını siyah saçlarının arasına soktu. Her sert dokunuşu, daha güçlü bir inlemeye dönüşüyordu.
"Vücuduna bayılıyorum" diye fısıldadı, dudakları genç kadının yanağından boynuna doğru kayarken.
Öpücükleri boynundan köprücük kemiğini ulaştığında, dişleriyle iz kalacağını düşündüğü ısırıklar bıraktı. Sağ eli göğüslerinden kalçasına dek boydan boya okşadı bütün bedenini. "Seni çok özledim" Hafif iniltili çıkan sesi odanın duvarlarından tekrar kendi kulaklarına çarparken Araf'ın avuçlarına hapsolmuş göğüsleri iki dudağının arasında kayboldu.
Dişleriyle çekiştirmesiyle tenine saplanan minik acı, genç kadının çığlık atmasına ve sırtını yay gibi gererek kaldırmasına neden oldu. Yumuşak bir temasla yatıştırdı acıyı ve öperek aşağılara doğru yoluna devam etti. Isırıkların, dokunuşların, her şeyin arka arkaya sıralanması göğüs kafesini fazlasıyla zorluyordu.
Yaşadığı bu zevkle fark etmeksizin tırnaklarını Araf'ın sırtına sapladı, kendi sırtı ise göğüslerinde ki sıcaklık sebebiyle kasıldı, dikleşti.
"Burçak o kadar güzel bir tenin var ki, her santimini öpmek istiyorum."
Burçak bunu duyduğunda kulaklarına kadar kızardı. Tanrı aşkına, böyle konuşması içinde daha önce karşılaşmadığı bir Burçak'ı gün yüzüne çıkarıyordu. Ses tonu çok beklenmedik ve seksiydi.
Düşüncelerinin içinde "Sakın durma!"diye bağırıyordu. Yaptığı her hareket âdeta kasıklarında ki tatlı sancıyı uyarıyordu ve bu onu içinden çıkılamaz bir tutkuya hapsediyordu. Dakikalar sonra ansızın birleşen bakışları, yaşadığı o tutkunun kanıtı gibiydi. Kendinden emin, seksi, alev alev gözleri. Bakışlarını tek bir milim bile oynatmadan, elini Burçak'ın pantolonuna yöneltti. Düğmeleri sırayla açılırken mavi gözlerini kapatıp dudaklarını dişlerinin arasına aldı, ardından üstündeki pantolondan tamamen kurtuldu. Gözleri o an tekrar birbiriyle buluştu.
Araf telaşsız bir edayla öne doğru eğildi. Burnunu hafifçe bacaklarının arasındaki noktaya sürttü. Onu hissetmek inanılmazdı. Ihtiyaçla kıvranırken Araf "Kıpırdama" diye sıcak nefesini üfledi. Bacaklarının içlerine bıraktığı öpücükler giderek yukarı çıkarken"Nasıl kıpırdamadan durmamı beklersin?"diye huysuzlaştı. Altında kıvranıyordu resmen ve o an da parmağını içine kaydırdı. O bunu tekrar tekrar yaparken, Burçak deliye dönmüştü. Parmağını içine, daha derinlere itti ve inlemeleri birbirine karıştı.
Dokunduğu her parçası, her hassas noktası inlemelerinin kuvvetini daha da arttırdı. "A-araf!". Boğuk çıkan sesinde ki zevk ve cesaret tohumları çok belirgindi. Geniş omuzlarında olan ellerini daha da sıktı ve binbir parçaya bölünmenin arzusuyla zirveye ulaştığını hissetti.
Burçak"Olağanüstü"diye mırıldandı. Bunu sesli söylediğini fark ettiğinde ise oldukça utanmıştı. Araf'ın yüzünde tatmin olmuş bir ifade kol geziyordu ve bu ifadeyi fazlasıyla sevdiğini anlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Günahkarları
Mystery / ThrillerSeni sonsuza kadar seveceğim ufak kelebek. Sonsuza kadar?! Mümkün müydü bu ? Gerçekten sonsuza kadar onun sevgisine laik olabilecek miydi ? Yoksa sadece onun ağzından dökülen bir kaç basit kelime miydi bütün bunlar? Her şeyi eski haline döndürme...