BUNUNLA OKUYUN: http://www.youtube.com/watch?v=VvRVu78IHHo
Los Angeles...Yeni sayfa açtığım bu hayatımda belki de bana ilaç olacak tek şehir.Bugün yeni okuluma başlayacağım.Üzerime v-yaka dar bir t-shirt geçirdim ve mini bir etek giydim.Hafif makyaj ve converse'le de kombini tamamladım ve kahvaltı masasına doğru ilerledim.Ağzıma sosisi alrıken babam ''yeni okuluna alışsan iyi olur Emily'' diye uyardı. ''Bugün sana bir sürprizim var meleğim.'' Babamın suratına anlamamış bir ifadeyle bakıyordum.O an bir çift el gözlerimi kapadı ve sessiz kıkırdaşmalar başladı.Gözümü kapatan ellere dokundum. ''Dean?'' diye mırıldandım.Gözlerim bir anda açıldı ve ''evet bebeğim,bugün uslu bir şoför olup seni okula ben bırakacağım.'' diyerek önümde eğildi Dean.Aman Tanrım! Onu çok özlemiştim. ''Nerelerdeydin sen?'' diye sordum kollarımı boynuna dolayarak. ''Seni o olaydan sonra çok aradım ama cevap vermedin Em'' dedi.Gözlerim dolmaya başlamıştı ama hayır! Kendime bir söz vermiştim ve bunu tutacağım,ağlamayacağım. ''Herneyse,gitmiyor muyuz?'' dedim konuyu değiştirmeye çalışarak. ''Nasıl istersen.
Yolda eski günlerden konuştuk ve şarkılar mırıldandık.Okulun önüne geldiğimizde yanağına sulu bir öpücük kondurdum. ''Erkeklere dikkat et! '' diye uyardı beni.Gözümü onaylarcasına kırpıp kapıyı kapattım.Belki de hayatımı değiştirecek okul karşımda duruyordu.O kadar büyülenmiştim ki,yürürken birine çarptım ve yere düştük. ''Kör müsün? Önüne baksana! '' diye bağırdı kumral çocuk.Bense irkildim ve ne yapacağımı bilmeden ''pardon'' dedim. 'Aptal' diye mırıldanarak gitti.Tamam,belki de hayallerimi değiştirecek okul dediğimde yanılmış olabilirim..Uzun uğraşlardan sonra sınıfımı buldum.Sanırım derstelerdi çünkü ses çıkmıyordu.Kapıyı tıklatarak içeri girdim. ''Dersi böldüğüm için üzgünüm bayım fakat sanırım artık bu sınıfta eğitim göreceğim.'' ''Bayan Fields?'' ''Evet'' diye yanıtladım. ''Ah,Mr. Carter geleceğini söylemişti.Kendini tanıt ve boş bir sıraya geç'' Öğrencilere göz ucuyla baktığımda bugün çarptığım kumral çocukla göz göze geldik.Bal rengi gözlerini benden ayırmıyordu.Tekrar sınıfa döndüm ve ''adım Emily Fields.Kanada'dan geldim ve 17 yaşındayım.'' diye kısaca kendimi tanıttım.Boş bir sıraya oturdum. ''Selam ben Alison.'' dedi yanımdaki kız.Ben de ona kendimi tanıttım ve elini sıktım.Daha adını bile öğrenmediğim bir adamdan biyoloji dersi dinlerken bal rengi gözü olan çocuğun bakışlarını üzerimde hissettim.Ancak dönüp bakmadım.Neden bilmiyorum ama bu çocukta kötü bir şeyler seziyordum.Zil çaldığında Alison'a kahve teklif etmiştim ve kafeteryaya gittik.Bana göre,Alison gerçekten güzel bir kızdı ve bacaklarını kıskanmadım değil. ''Kendinden bahsetsene.'' Düşüncelerimden Alison'ın sesiyle kurtulurken anlatmaya başladım. ''Kanada'dan geldim,17 yaşındayım.Genelde sert bir kişiliğim vardır ve pek arkadaşım da yoktur.Sen?'' Bana 'ciddi misin' bakışı atarken o da kendini tanıttı. ''Ben Alison Marshall.Annem ve babam trafik kazasında öldüler ve ben de kuzenimle kalıyorum.Benim de pek arkadaşım yoktur ve duygusalımdır.'' Ailesini kaybetmiş olması üzülmeme sebep olmuştu. ''Ben...üzgünüm sana acını hatırlatmak istememiştim'' dedim.Bana 'sorun değil' anlamında kafasını salladı.Sanırım onunla dost olabilirdim.Herkesin kafeteryayı boşaltması düşüncelerimden sıyrılmama neden olmuştu.Hadi ama! Deprem mi oluyor?? İçeri kumral çocuk ve birkaç arkadaşı girmişti.Alison bana kaş göz işaretleri yapıyordu ama bunların ne anlama geldiğine dair hiçbir fikrim yoktu.Omzumda bir kol hissettim.Arkama döndüğümde tekrar o çocukla göz göze gelmiştik.Tanrım! Ne tür bir göz rengi vardı öyle? Bal rengi...'Kendine gel Em! ' diye seslendim içimdeki sürtüğe.Kumral çocuk konuşmaya başlamıştı. ''Bu okulda yeni olduğun için seni ilk ve son kez uyarıyorum.Eğer ben 'özel görüşmelerim için burayı boşaltın' dersem derhal boşaltın! '' Ne tür bir ruh hastasıydı bu? '' Burası herkesin mülkü.Karışma hakkını sana kim verdi?'' dedim korkmadığımı belli ederek. ''Hemen.dışarı.çık'' diye tısladı dişerinin arasından.Tam bir şey söylemek için ağzımı açacakken Alison kolumdan tuttu ve beni dışarı çıkardı. ''Sen ne yapıyorsun? Bırak da o piçe haddini bildireyim! '' ''Emily,o senin bildiğin çocuklardan değil.'' Bu okul ne sikimsonik bir şeydi böyle? ''Ne demek istiyorsun? '' diye sordum. '' o Justin Bieber.Bu okulun serserisi;hatta serseri demek yanında çok masum kalıyor.Buraya geldiğimden beri Justin hep insanları itiyor,azarlıyor,onlara bağırıyor,öldürüyor ve her kızı bir kez yatağından geçirdiğine emin olabilirsin! Ondan uzak durmalısın Emily,yoksa yeni kurbanı sen olursun.'' Alison bana bildiklerini anlatırken hayrete düşmüştüm.Nasıl bir insan daha yirmi yaşına bile girmemişken böyle çirkinlikler yapabilirdi ki? ''Ya sen? '' diye sordum.Anlamamış surat ifadesi yerini şaşkınlığa bırakırken ''tabiki de hayır! Oradan bakınca neye benziyorum?Bir sürtüğe mi? '' ''Öyle demek istemediğimi biliyorsun.Sadece emin olmak istedim.Herneyse gitmeliyim.Yarın görüşürüz'' diyerek okuldan çıktım.Eve geldiğimde kendimi yatağa attım.Evet,bugün benim için bile fazlaydı ve kesinlikle güzel bir uyku çekmeliydim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MIXER LOVE
RomanceALDATILAN BİR KIZ..KENDİNE YEMİN ETTİ;ARTIK HİÇBİR ERKEK İÇİN AĞLAMAYACAKTI.TA Kİ HAYALLERİNİN ERKEĞİ GELENE KADAR:)) İYİ OKUMALAR!! JUSTIN BIEBER FanFiction