2.BÖLÜM

268 14 7
                                    

Saatin alarmıyla uyandım.Dünden beri aralıksız yatıyordum,bu benim için yeni bir rekor.Hazırlandıktan sonra annemleri öptüm ve okula doğru yürümeye başladım.Dean tekrar Kanada'ya dönmüştü.Los Angeles'a yeni taşındığımız için sokakları tanımıyordum.Bu yüzden farkında olmadan bir ara sokağa girdim.Burayı ne kadar tanımasam da tehlikeli olduğunu bilecek kadar haber okuyorum. ''Sanırım birileri bu bölgenin yasak bölge olduğunu,kurtların dolaştığını duymamış.'' dedi arkamdan bir ses.Siktir! 'işte şimdi sıçtın'. Arkamdaki adamın ayak seslerinden bana doğru geldiğini anlayabiliyordum. 'Tanrım,lütfen! Ölmek için çok gencim..' Belimi saran elleri hissettiğimde kaçmaya çalışıyordum ama o kadar güçlüydü ki, benim yaptığım şey kasırganın yanındaki esinti gibi kalıyordu. '' Bırak beni piç kurusu! '' diye bağırdım. ''Şşşt! Küfür bir kızın ağzına hiç yakışmıyor'' diyerek parmağını dudağımda gezdirdi.Korkudan titriyordum.Lanet olsun! Beni sertçe sokak duvarına yapıştırarak dudaklarını boynuma gömdü.Çırpınıyordum ama çabalarım boşa gidiyordu.

'' Tyler! '' diye bağırdı tanıdık bir ses. 'Justin?'  Kafasını gömdüğü boynumdan çekerek sesin geldiği yöne baktı isminin Tyler olduğunu öğrendiğim kişi.Ben de fırsatını bulduğum an kasıklarına bir  tekme geçirdim ve Tyler'ın yere yığılmasını izledim.Justin Tyler'ın yığılan bedenini kaldırarak defalarca tekmeleyip yumrukladı.Tyler kanlar içinde yerde yatıyordu.Justin kolumu sıkıca kavradı ve beni arabaya kadar sürükledi.Arabaya bindikten beş saniye sonra o da bindi.Arabayı çalıştırıp bana bağırdı.

''Ne bok yemeye girdin o sokağa?'' Ben hala olayın şokunu atlatamazken Justin'in çocukça tavırlarını çekemezdim,cevap vermedim. '' Emily! '' diye kükredi Justin.Sanırım cevap vermeme yanlış bir fikirdi.Ondan ne kadar korksam da belli etmeyecektim. ''Los Angeles'ı tanımıyorum bile! '' diye çıkıştım. ''O zaman tanımadığın yerlere gitme! Ne sandın burayı? Her gün incil okuyup kiliseye giden insanlara mı benziyoruz?'' Ses tonu o kadar yüksek çıkıyordu ki... ''Bu konuda bana kızma hakkını sana kim veriyor? Babam veya annem değilsin.'' Son cümlemi söylediğim an büyük bir fren yaptı.Ne olduğunu anlayamadan bileğimi kavrayıp sıkmaya başladı. ''Ju-justin...Canımı yakıyorsun.'' Bunun üzerine daha da sıkıp konuştu. ''Beni dinle sürtük,seni orada bırakıp sikilmeni izleyebilirdim ama yapmadım.Bu yüzden her şeye hakkım var.Anladın mı beni? '' Bunları söylerken gözlerim şaşkınlıkla açılmıştı.Gaza basacağı sırada '' dur! ''  diye bağırdım.Bana anlamamış gözlerle bakıyordu.Kapıyı açtım ve sertçe kapatıp kaldırımda ilerlemeye başladım.Hiç bir şey söylemeden gaza basarak uzaklaştı. 'Neden seni durduracaktı ki?' düşündüm.Biz sadece aynı sınıfta okuyan iki kişiyiz.Arkadaş bile değiliz.Bunları düşünürken omzuma biri çarptı.Hadi ama! Sakar insanlar şehrine mi geldim?

''Hey!'' dedi karşımdaki çocuk. ''Sen okula yeni gelen şu kızsın.'' şaşırmıştım. ''Sen nereden biliyorsun?'' dedim merakla. ''Bütün okul seni konuşuyor da ondan.'' Hafifçe gülümsedikten sonra devam etti. ''Dün Bieber'a çıkışman.Seni tebrik etmeliyim çünkü ona posta koyan ilk kızsın,hatta ilk kişi.'' İkimiz de gülüyorduk.Elini uzatıp ''Toby'' dedi. ''Emily...'' El sıkıştık. ''Okula mı gidiyorsun? Birlikte gidebiliriz.'' Kötü bir fikir olmayacağını düşündüm.Toby ile yeni tanışmama rağmen bana Justin'den daha iyi davranıyordu.Kafamı salladım,birlikte yürümeye başladık.Ben ona okul ile ilgili sorular soruyordum,o da cevaplıyordu.

Okula geldiğimizde ona el sallayarak sınıfa girdim.Şehre yeni taşındığımız için Bay Arthur geç gelmeme bir şey demiyordu.Sırama otururken Justin ile göz göze geldik.Ona sinirli olduğum için gözlerimi devirdim. ''Nerelerdesin sen?'' dedi Alison. ''Geldim işte.'' Bana 2sonra görüşeceğiz' bakışı attıktan sonra önüne döndü.Herkes dikkatli bir şekilde dersi dinliyordu.Justin kafasını sıraya gömmüş bir şeylerle uğraşıyor,bense aynamı çıkarıp kendime bakıyordum. ''Bieber ve Fields.Sanırım ders dinlemek hobileriniz arasına girmiyor.'' Justin kafasını sıradan çıkarmış bana bakıyor,ben de Bay Arthur'a bakıyordum. ''Size seveceğiniz bir şey vereceğim o zaman.Bir proje.'' Tekrar siktir! Los Angeles'a geldiğimden beri bu kelimeyi sihirliymiş gibi söylüyordum. ''Amerika tarihi...Araştırmanızı istediğim konu bu.Birlikte çalışacaksınız ve bir hafta süreniz var.'' Justin yüzünü buruşturup 'sikeyim' diye mırıldandı. ''Bir sorun mu var Bieber?'' Bay Arthur cevap beklercesine kaşlarını kaldırdı. ''Hayır Bay Arthur.'' ''Güzel,ben de öyle düşünmüştüm.'' Ne yapacaktım ben şimdi? Sabah kavga ettiğim adamla bir hafta boyunca bir proje için çalışmak mı? Düşüncesi bile ürpertiyor.

MIXER LOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin