-Ben onları uyardım Profesör, hatta yalvardım ama beni dinlemediler.
-Ne zaman konuştun en son onlarla Martin?
-Salı gecesiydi yanlış hatırlamıyorsam. Evet, evet üç gün önceydi.
-Demek üç gün önce?
-Evet Profesör.
-Peki, biz hangi gündeyiz Martin?
-Cuma? 13 Ekim Cuma?
-Bugün günlerden 10 Ekim Salı Martin.
-Ha ha ha! Çok çalışıyorsunuz Profesör. Günleri karıştırmaya başladınız artık.
-Diğerleri ile konuşmak istiyorum Martin.
-Kaan şehir dışında maalesef. Elif'in projeleri var çizimlerle uğraşıyor. Hmmm Hakan, Hakan... Sanırsam o ve Efe ufaklıkla uğraşıyorlar. Aramızda kalsın bu aralar çok şımarıyor. Kenan ise çok bitkin, uyuyordur büyük ihtimalle.
-Kaan ile en son iki gün önce konuştum. Bana şehir dışına çıkacağını söylemedi.
-Kaan'ı biliyorsunuz Profesör. Aniden, habersiz iş yapmayı sever. Bu konu da çok tartışıyoruz. Sürekli benim yerime geçmeye çalışıyor. Yaklaşın Profesör kulağınıza önemli bir şey söyleyeceğim. Geçen gün yine gitmemesi gereken yere gitmiş.
-İkinizde bunu çok sık yapıyorsunuz Martin. Vazgeçin artık şundan. Bu yaptığınız hoş değil.
-Aşk için yapılan hangi şeyi hoş buluyorsunuz ki Profesör?
-Acı çekiyorsunuz Martin. Şu haline bir bak. Diğerlerinin haline bir bak. Ne görüyorsun? Sadece bir boşluk.
-Boşluk sadece kalbimizde Profesör.
-Acıda boşlukta zihninde Martin. Bunu şehir dışından döndüğünde Kaan ile de konuşsam iyi olacak.
-Kaan şehir dışına çıktı mı?
-Biraz önce bana Kaan'ın şehir dışına çıktığını sen söyledin Martin.
-Ben şehir dışına çıktı demedim Profesör. Çıkmış olabilir dedim sadece.
-Yanılsama yaşıyorsun Martin. Bunun düzeldiğini sanıyordum.
-Ben iyiyim Profesör.
-Peki, iyi olduğunu kabul ediyorum ama sana sormam gereken birkaç soru var.
-Sizi dinliyorum Profesör.
-İlk önce hanginiz aşık oldunuz?
-Tabii ki de ben.
-Bundan emin misin?
-Kendim kadar eminim hem de.
-Kaan ve Elif bana öyle anlatmadılar ama.
-Yalancılar. Hepsi birlik oldu. Önce benliğimi çalmaya çalıştılar, sonra sevdiğimi. Fakat ben buna izin vermeyeceğim Profesör.
-Tamam, tamam sakin ol Martin. İkinizin de aynı kıza aşık olması sence tesadüf mü?
-Tabii ki de değil. Size anlatamıyorum herhalde Profesör. Bu mesele sadece aşk meselesi değil. Hikayeyi biliyorsunuz. Çok fazla zamanımız kalmadı. Sadece üç kişi hayatta kalacak. Yedi de üç anlıyor musunuz? Ve onlar beni elemeye çalışıyorlar.
-Sen olsan kimi seçerdin yanına?
-Bunu düşünmedim hiç.
-Düşünmek için zamanın var.
-Bilmem ufaklık ile Hakan'ı alırdım herhalde.
-Neden bu ikisi?
-Ufaklık eğlenceli biri, beni eğlendiriyor. Hakan ise tam tersi gayet ciddi biri. İşinin ehli. En azından güven veriyor.
-Hikayeye neden bu kadar inanıyorsun peki?
-Hikaye olmasaydı biz olmazdık çünkü.
-Ya hikaye sadece bir hikayeyse?
-O zaman ona sonsuza kadar kavuşamam ve bu da beni kahreder.
-Kendini onun için o kadar çok şartladın ki Martin gerçeklere emin olamıyorsun. Yaptığın şeylerin doğru olup olmadığını sorguluyorsun. Yediğin yemeği bile unutuyorsun ve daha da kötüsü aç olup olmadığını bile hissetmiyorsun. Lütfen gerçeğe dön.
-İzninizle Profesör. Artık gitsem iyi olacak. Kenan'ın durumu beni meraklandırdı. Aklım ondayken konuşmalara konsantre olamıyorum.
-Kendine iyi bak Martin ve unutma bugün günlerden Salı.
-Aklımın bir köşesine yazıyorum Profesör.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 Parça
Science Fiction7 kişinin göremediği görüp, yapamadığını yapıp, bilemediğini bilseydiniz bundan ne kadar emin olurdunuz?