-Bayan Melzö sizi beklemiyordum.
-Ah! Eski dostumu ziyarete geldim.
-Nasıl mutlu oldum anlatamam. Buyur geç içeri.
-Ee? Nasıl gidiyor?
-Hastalarla uğraşmaya devam ediyorum.
-Kendine çok yükleniyorsun.
-İşimi seviyorum.
-Ona bir lafım yok.
-Sizin nasıl gidiyor Bayan Melzö? Çalışmalarınız ne durumda?
-Skype'dan konuştuğumuz gibi. Aslında burada olmamın nedeni de bu diyebilirim. Seninde yapılacak toplantıya katılmanı istiyorlar. Çalışmaların sıra dışı.
-Tabii ki bende katılmayı çok isterim ama bir şartım var.
-Nedir?
-Hastalarımın özelini sormayacaklar. Bunu cevaplayamam.
-Senden sadece birininkini istiyorlar. Bak senin tedavi yöntemine saygı duyuyoruz. Fakat bu dünyada çok nadir görülen bir vaka. Hatalığın hem genetik olarak ilerlemesi hem de ruhsal anlamda ilerlemesi bilmiyorum belki inançla alakası vardır. Daha kapsamlı bir teste tabii olmaları lazım.
-Toplantı ne zaman?
-Bu akşam. Bilgisayarla canlı konferansa katılacağız. Tabii kabul edersen.
-Kabul ediyorum.
-Nasıl sevindim anlatamam. Bilgisayarını kullanabilir miyim? Malum haber vermem lazım.
-Tabii ki de. Yan oda da masanın üzerinde. Şifresi de altmış üç – yetmiş sekiz.
-Teşekkür ederim Profesör.
-Hastalarınla ilgili dosyaları burada tutuyorsun demek.
-Evet, en güvendiğim yer orası.
-Ne düşünüyorsun o çocuk hakkında?
-Martin mi?
-Evet
-İçine kapanık biri ama insanlarla dalga geçmeyi çok seviyor.
-Farklı bir tür.
-Hayır, aksine çok normal. Hikayeye en çok inanan o. Bu onu giderek korkak biri yapıyor. Her şeyi kaybedeceğinden korkuyor. En çokta sevdiği insanı.
-Özlem mi?
-Evet, Martin için bir saplantı oldu artık. İlk başlarda tek başınaydı. Tek vücut, tek düşünce tek fikir...
-Ne kadar zamandan beri tanıyorsun onu?
-On üç yaşından beri tanıyorum.
-İlk tanıştığında da böyle miydi?
-Hayır, gayet beyefendi bir çocuktu. Çok düşünüyordu ve çok güzel bir kurgusu vardı. İlk tanıştığımızda bana hikayeyi anlatmıştı. Baya etkilenmiştim, daha doğrusu ne olduğunu anlamamıştım. Beni de o karanlığın içine çekti. Diğerleri zamanla ortaya çıktı. Daha doğrusu Özlem ile birlikte çıktı.
-O zaman ilk oluşan Kaan'dı.
-Aynen öyle.
-Onunla rekabetinden mi doğdu diğerleri?
-Sayılır ama kendi yalnızlığından olduğunu düşünüyorum. Kaan'la savaşmanın tek yolu kalabalık olmaktı. Zaten hikayede yedi kişiden bahsediliyordu. Biri kadın diğerleri erkek. Ben ilk başta kadının Özlem olacağını düşünüyordum. Fakat bir gün bir mesaj geldi. Baktım, Martin'di. Yarın tanışmak istiyorum sizinle yazıyordu. İtiraf etmem gerekirse içlerinde en çok onu merak ediyordum. Onlardan bir kadınla tanışmak. Daha önce görmediğim bir şey. Kapı çalındı. Koşarak gidip açtım ve karşımda Elif'i gördüm. Onunla tanıştım. Kafam iyice allak bullak olmuştu. Zaten sonra da komiteye haber verdim.
-Çok doğru bir karar verdin. Keşke bizde tanışabilseydik.
-Çok zorladım ama hikayede sizden bahsetmiyorlarmış sadece ben varmışım.
-Senin rolün neymiş peki hikayede?
-En sondaki Azrailmişim ben ve sana kimseye söylemediğim bir şey söyleyeyim mi? Can almama sadece iki gün kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7 Parça
Science Fiction7 kişinin göremediği görüp, yapamadığını yapıp, bilemediğini bilseydiniz bundan ne kadar emin olurdunuz?