&13& - UTANÇ & ÖÇ -

6.7K 306 25
                                    

Önceki Bölümden;

12. BÖLÜM

Farkındaydı ne kadar endişelendiğimin. Ve ben de farkındaydım artık onu ne kadar sevdiğimin.

Bu adam bana anlaşmayla gelmiş, yalnızca sevişeceğimizi söylemişti. Duygusuzdu, ruhsuzdu.

Bu adam bana yalancı kocam olarak gelmişti. Daha farklıydı ama her şey aynıydı, sahteydi, gerçek dışıydı.

Bu adam benim sevdiğim adamdı. Beni asla sevmeyecek olan adamdı.

Düşüncelerimin gittiği yön beni derin bir hayal kırıklığına sürüklerken sol gözümden düşen bir damla özetliyordu aslında gerçekleri.

Bundan sonrası acıydı, hüzün, keder ve belki, belki...

13. BÖLÜM – UTANÇ & ÖÇ

Hastaneden çıkıp eve geleli 2 gün olmuştu ve tahmin edin bakalım Baran Hancıoğlu'nun bebek bakıcılığını kim yapıyordu? Ah, tabi ki bendim o şanslı kişi!

Yönetmem gereken bir holding, katılmam gereken toplantılar ve bensiz yapılamayan bir ton imza işi vardı ve ben Ferzin Hanım'ın isteği üzerine Baran'ın evinde ona bakıyordum. Herkes tarafından "kocam" olarak bilindiği için kimse de ses etmiyordu. Sağ kolunu 2 hafta boyunca kullanması çok zor olacaktı. Ben de Ferzin Hanım'a çok ses edememiştim, açıkçası etmek istedim mi onu da bilmiyordum. İşime geliyordu elbette. Hislerimin gün yüzüne çıkması beni çok utanç verici durumlara düşürüyordu.

Yemek yerken gözlerimi dikip onu izlemem, film izlerken gözlerimi dikip onu izlemem, uyurken izlemem, onu her yerde izliyordum, yüzünü hafızama kazımak istercesine.

En utanç vericisi ise eve geldiğimiz ilk gün gece Baran uyurken yine yüzünü izlemeye dalmış bu da yetmemiş elimi alnına düşen saçlarını geriye atmak için uzattığım sırada gözlerini açmış ve anlamsızca birkaç saniye boyunca bakışmıştık. Nasıl kaçtığım ise tam anlamıyla rezaletti.

2 gündür ki buna hastanede kaldığım süreyi de eklersek 4 gündür holdinge gitmiyor bütün gereken işlemleri Baran'ın evindeki laptoptan yapıyordum. Tam anlamıyla evine yerleşmiş gibiydim. Birçok özel eşyam, kıyafetlerim, her şeyim nerdeyse buradaydı.

Salonda oturmuş yeni üretilen gemilerimiz için yollanan evraklara bakıyorken kapı çaldı. Mutfaktan Baran'ın gidip açtığını duydum

"Kim gelmiş?" diye seslendim.

"Toprak!" İşte başlıyorduk.

"Ömer, hoş geldin." Ömer üzerinde koyu lacivert bir takım elbise ve elinde kalın birkaç dosya ile salona girdi ve arkasından da altında yalnızca bir eşofman sağ kolunda ateli, çatık kaşları ile bir adet Baran Hancıoğlu. Bu adam akıllara zarardı! O karın kasları, kutsal V, dilim dilim... Öhöm, neyse.

"Hoş buldum." Manidar bir sesle konuşup gözüyle yandan yandan Baran'a bakması gözlerimi devirmeme neden oldu. Bir türlü anlaşamıyorlardı.

"Sana gerekli evrakları getirdim. İmzalaman gerekiyordu. Çok acil."

"İşin gücün yok sanırım. Evrak imzalatmaya kadar geldiğine göre." Araya giren Baran'ın sert sesi gözlerim önce kocaman açılmasına daha sonra da kısılıp çatık kaşlarla ona bakmama neden oldu.

"Aslına bakarsan oldukça yoğunum ama hem Eda'nın halletmesi gereken işleri vardı hem de ben Toprak'ı görmek istedim. Özlettin kendini güzellik." Baran'a cevap verip ardından bana dönüp gülümsemişti. Onu seviyordum, Baran'la hiç anlaşamıyorlardı. Baran'ın bu halleri ise benim çok hoşuma gidiyordu.

TOPRAKTA SAKLI -HANCIOĞLU SERİSİ 1-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin