12. Bölüm

53 1 0
                                    

İyi okumalar

Ama benim aklım halen Meriçteydi...
Murat üzerime, üzerime geliyodu! Artık tam korkma zamanıydı! Beni şuan kimse kurtaramazdı! Derken kapı caldı ve bir erkek sesi "oda servisi" dedi. "Hay senin ben ..." dedi Murat ve kapıya doğru gitti. "Ben bişey istemedim ve konuşmayada gerek yok" dedi ve kapıyı kapatıp yine odaya geliyodu. Tabi ben o sırada odanın balkonuna cıkmıştım. Burası 6. Kattı galiba ve coook yüksekti. "Napıyosun sen?" Dedi Murat. "Yaklaşma atarım kendimi!" Diye bağırdım. Murat hemen biraz geri cekildi ve "Atlarsan kendine zarar verirsin" dedi. "Banane" dedim ve "Zaten Meriç yok, ben napiyim burda" dedim sesizce. "Sen o dışarda kafasına Vazo gecirdiğim oğlanımı seviyosun yoksa" dedi ve gülmeye başladı. "Evet! Seni sevecek halim yoktu herhalde" dedim. "Seni ben.." dedi ve bana yaklaşmaya başladı. "Dur! Sakın yaklaşma" diye bağırdım. 2 adım atsa beni tutacak ama buna izin veremem. O sırada tabi Murat iki adım attmıştı ve beni bileklerimden tutmuştu. "Artık yeter! Cok oyun oynadık seninle" dedi ve beni yatağa atti. Hemen gömleğinin düğmelerini acmaya başladı. Sonra kemerini actı. Tam üzerime geliyoduki ben gözlerimi kapadım. Murat üzerime düşmüştü! Ama kıpırdamıyodu, sanki bayılmış gibi! Gözlerimi araladığımda Meriçi gördüm, kafasını tutuyodu ve eli kanlar icindeydi. Muratı üzerimden iterek Meriçin yanına gittim. "Meriç iyimisn!" Diye sacma bir soru sordum. Meriç "Evet! Hadi cıkalım burdan hemen" dedi. Sesi oldukca sesizdi ve hiç iyi gözükmüyodu. Hemen bizim odamıza gittik ve Meri bana telefonunu uzattı "al şunu ve Önderi ara" dedi. Hemen aldım ve Önder ismindeki kişiyi aradım.
"Vayy Kardeşim sen beni ararmıydın" dedi.
Telefonu Meriçin kulağına tuttum. "Önder boşver şimdi aramayı cabuk malzemelerini alıp herzamanki otele gel" dedi Meriç. "Tamam hemen geliyorum" dedi Önder telaşla.
Yaklaşık yarım saat sonra kapı caldı. Koşarak kapıyı actım ve karşımda sarışın, yakışıklı bir erkek gördüm "Meriçe bakmıştım ben" dedi. Meriç yataktan bağırdı "Burdayım" dedi. Önder hemen içeriye koştu. "Noldu sana kardeşim, bu halin ne" dedi ve o sırda yanında getirdiği cantadaki eşyalarını cıkarıyodu. Sanırım Önder doktordu. "Sen ılık su getir bana hemen" dedi önder bana bakarak. Hemen ılık su aldım ve yanına gittim. Önder Meriçin kafasına bakıyodu ve "cok hasar yokmuş" dedi. Sonra kanları pamukla silmeye başladı. Tabi Meriç acılar içinde kıvranıyodu. Önder başına sargı sardı ve "tamamdır" dedi. "Bu 2-3 gün kafanda dursun." Dedi sargiyi göstererek. "Saol Önder" dedi Meriç. "Lafımı olur" dedi Önder.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Sabah uyandığımda Meriç halen uyuyodu. Ben duşa girdim ve cıktığımda Meriç telefonuyla uğraşıyodu. Kavga ettiğimizden beri doğru konuşmadık hiç. Acaba bana sinirlimiydi? Ama suc onda, bende sucluyum aslında. Aman neyse! "Ne düşünüyosun yine?" Diye sordu. "Hiç" dedim ve kapı caldığı icin kapıyı actım. Yine garson gelmişti. "Lütfen artık kahvaltıyı odamıza getirmeyin" dedim ve içeriye bırakmasını söyledim. Sonra kapıyı kapattım ve yatağa oturdum. "Yine erkek aldın odama" dedi Meriç. "Erkek değil 'Garson'" dedim üzerine basarak. "Ne yani garsonların cinsiyeti yokmu?" Dedi ve sırıttı. "Seninle uraşayamiyacağım Meriç" dedim ve valizimi cıkardım, cünki gece saat 01:00de türkiyeye dönecektik. Üzerimi değeştirip geri kalan herşeyi valize koydum

Beyaz Levis baskılı t-shirtimi giyindim ve altınada siyah dizleri yırtık bir pantol giyindim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Beyaz Levis baskılı t-shirtimi giyindim ve altınada siyah dizleri yırtık bir pantol giyindim. Ayakkabılarımıda giyindikten sonra kahvaltımı yaptım.
Saat 15:25te canım sıkılmıştı. "Off" dedim seslice. "Ne off" dedi Meriç. "Canım sıkıldı benim" dedim dudaklarımı büzerek. "Biraz gezelim carşıda ozaman" dedi ve ayaklandı. "Ama senin başın iyi değil" dedim. "İyim ben" dedi ve sargıyı cıkardı. Sanki dün sancılar içinde yatan Meriç gittide yerine full enerjik biri geldi.
"Hadi cıkalım" dedi sacını düzelterek. "Tamam" dedim ve cantamı alıp peşinden gittim. "Nerye gidelim" dedi Meriç. "Bilmiyorum" dedim. Sonra Meriç benim aynımı yaptı "Bimiyorum" dedi ve gülmeye başladı. "Ha Ha Ha" cok komiksin dedim bende. "Bence London eye gidelim" dedi ve arabaya bindik. Arabada hiç konuşmadık!

London eye geldiğimizde donme dolaba bakarak gözlerimi parlattım. Meriç anlamış olacakki "Hadi binelim" dedi. "Peki" dedim sevincle. Bu dünyadaki en büyük dönme dolaptı, yani cok yüksekti. Bu ne demek oluyo? Ben korkacağım, cünki yükseklik korkum var ama bunu Meriç bilmiyodu. Bilmese daha iyi bence, yoksa dalga gecip duracak. Biz yükseldikce ben daha cok korkmaya başlamıştım. Kenardaki demirlere yapıştı adeta. "Napıyosun sen?" Dedi Meriç. Sanırım demir dediğim Meriçin eliydi. "Hiç" dedim. "Sen korkuyomusun" dedi. "Yaa off evet" dedim ve gözlerimi sıkıca kapadım. "Neden demedin! Binmezdik" dedi sinirlenerek. "Bana bağırma zaten korkuyorum" dedim. "Tamam sakin ol! Şimdi bana doğru dön ve öteki elinide ver bana" dedi. "Olmaz! Dönemem! Düşerim" dedim korkarak, halen gözlerim kapalıydı. "Korkma düşmezsin ben tutuyorum seni." Dedi. Sonra ona güvenerek dönmeye başladım ve hemen ellerini tuttum. "Tamam bak bişey olmadı" dedi tabi o sırda dönme dolap durdu! "Allah kahır ettsin" diye mırıldandı Meriç. "Neden durdu şimdi bu" dedim telaşla ve gözlerimi araladım. "Aaa" diye bir cığlık attım. "Bakma aşaya" dedi Meriç v ellerimi daha sıkı tuttu. "En üsteyiz bizz" dedim. "Tamam sakin ol. Şimdi gözlerini ac ve gözlerime bak!" Dedi. Ona güvenerek actım gözlerimi ama gözlerim direk aşaya döğru baktı "aaa cok yüksek" dedim. "Aşaya bakma gözlerime bak sadece" dedi. Actım ve sadece Meriçin gözlerine baktım. "Korkuyorum" dedim. "Korkma ben burdayım" dedi beni korurcasına. Sonra yine cabalamaya başladık. "Ayyy" dedim ben ama halen onun gözlerine bakıyodum. "Tamam aşaya iniyoruz artık! Az kaldı" dedi.
Gözleri karaydı ve içine bakınca insan kayıp olup gidiyo resmen. Kara göz, kara kaş cok güzel ve karizmatik gözüküyodu buradan.

Meriçten devam:
Şuan Mavini gözünün içine bakıyodum. Sanki küçük bir kız cocuğu var içinde. O kadar güzel gözüküyoduki. Birden gözlerim dudaklarına kaydı! Dudakları pembe ve dolgundu. Tabi oraya bakarken yutkundum, cünki kendimi zor tutuyodum derken Mavi aşaya bakıp cığlık attı. Tabi bende aşaya bakmasın diye onu öptüm.

Maviden devam:
Beni öptü! Korkmiyim diye beni öptü! İlk karşılık vermesemde sonrdan bende karşılık vermiştim! Artik iyice bağlanmıştım ona...
Aşaya geldiğimizde benden ayrıldı ve elimi tutup arabaya doğru gittik. Hotele geldiğimizde oda valizini hazırlamıştı...

İnşallah beğenmişsinizdir
İyi akşamlar😊

MAVİNİN AŞKI...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin