Bölüm- 12

23 0 0
                                    

  Multimedya;Can Atasoy...

Elçin, oradan oraya volta atıp duruyordu. Sürekli İris'in hamileliğini düşünüyor, ve ayrıca İris'in Dağhan ile konuşup konuşmadığını merak ediyordu. Acaba Dağhan ne tepki verecekti? Bebeği kabul eder miydi? Gerçi onun gibi pislik biri babalık yapmayı beceremezdi. Saatine baktı. 2'ye geliyordu. Merakına engel olmadığında  Dağhan ve İris'in yanına gitmeye karar verdi. Ceketini ve telefonunu eline aldığında kapı çaldı. Telaşla kapıyı açtı ve karşısında İris'i görünce içi rahatladı.

''Kızım neredesin sen? Meraktan çatlayacaktım burada. Ne oldu? Ne dedi Dağhan? Kabullendi mi bebeği?'' İris'in yüzünde buruk bir gülümseme oluştu. ''Daha konuşamadık ki. İçimde istek bile kalmadı. İçimden ona güvenmek geçmiyor işte. Bana sahip çıkamayan çocuğuma nasıl çıksın?'' Elçin, İris'e hak verdi.''Kızım bırak şunu kendine bakmakya aciz o. Ondan baba olmaz. Biz bakarız yavruya. Bende annesi olurum, Gökhan ve Çağatay babaları olur. Kimseyi de almayız hayatımıza. Gül gibi yaşayıp gideriz işte.'' İris'in gözleri dolmuştu. Güvenemiyordu Dağhan'a belki ama, karnındaki bebek onun da bebeğiydi. Bilmeye hakkı vardı. Elçin'e sımsıkı sarılmakla yetindi.

Saat gece yarısına geliyordu. Kızlara bir türlü uyku tutmuyordu. Şuan gündemlerinde bebek vardı. Elçin dalıp gitmişti. Bir yandan da Enes'i düşünüyordu. Ona ne kadar zarar verse de aptal gibi kendini ona kaptırıyordu. Hemde her seferinde. Kendini çarpa çarpa ona teslim ediyordu. O gece. Gece kulübüne gittikleri gece Enes, Elçin'in elini kalbinin üzerine koymuştu. Ve, ''Bu kalp var ya bu kalp. Seni binlerce kez kırsada bu kalp her zaman senin için atar. Her zaman. Ama ben senin için olamam. Layık değilim sana, değilim bu kadar güzel bir kıza. Bu piç seni çok seviyor be...'' demişti. Bu sözlerini hatırlayınca yüzünde tatlı bir gülümseme oluştu. Keşke beraber olabilselerdi. Ama işte, yine kıracaktı Elçin'i.

Birden Elçin'in telefonu deli gibi çalmaya başladı. Elçin birden irkildi ve doğruldu. Birden endişelenmişti. Arayan Enes'ti. Elçin'in kalbi deli gibi atmaya başlamıştı.  Başta şaşırmış ve korkmuştu ama bu hoşuna gitmişti. Telefonu alaycı bir şekilde açtı. ''Hayırdır beyefendi? Sarhoş oldunuz da gece yarıları aramaya mı başladınız?'' Enes'in sesi telaşlı geliyordu. ''Elçin... Elçin...'' Elçin de korkmaya başlamıştı. ''Enes? Ne oldu? Birine bir şey mi oldu bak korkutma beni.'' Enes derin bir nefes aldı.''Elçin. Bak sakin ol tamam mı? Can... Can bıçaklanmış. Hastaneye kaldırmışlar apar topar.'' Elçin şok geçirmişti. Birkaç ay önce duygularını incittiği. Onu karşılıksız seven Can'dı. Şimdi, şimdi ona ne olmuştu? Kim yapmıştı ona bunu? Eli ayağı titremeye başlamıştı. Hemen Can'ın yanına gitmeliydi. Ama İris'e haber veremezdi. Hamile haliyle öğrenmemeliydi. Elçin, sessizce ceketini alarak hastaneye koştu. Hastaneye geldiğinde, ne yaptığını bilmez halde nefes nefeseydi. Hastaneye nasıl vardığını bilmiyordu. Hemen bir görevlinin yanına koştu ve onun yoğun bakımda olduğunu öğrendi. Hemşirenin ''Durun gidemezsiniz!'' sözüne aldırmadan merdivenlere koştu.

Yukarı çıktığında, karşısında solgun yüzüyle, bitmiş tükenmiş haliyle boylu boyunca yatan Can'ı gördü. Ne kadar acı çektiğini düşündü. Düşündükçe, daha çok içi parçalandı. Elinden hiçbir şey gelmiyordu. Gecenin bu saatinde de kimseye haber veremezdi.' Eğer uyanırsan, eğer uyanırsan sana söz veriyorum yaralarını saracağım. Söz veriyorum bir daha seni asla kırmayacağım..' diye geçirdi içinden. Derin bir iç geçirdi. O sırada omzunda bir el hissetti. Elin sahibine baktığında karşısında çaresizce bakan Enes'i gördü. Şuan ne hissettiğini bile bilemiyordu. Hıçkırıkları duyuluyordu. Titrek sesiyle konuşmaya başladı. ''Ben. Ben onu çok kırdım Enes. Beni çok sevdiği halde kırdım onu. Sırf kim için? Beni aynı şekilde kıran senin için! Eğer şimdi... şimdi ona bir şey olursa bana kırgın olarak bırakırsa bizi? Ben yapamam. Bu yükle yapamam.'' Elçin daha fazla ağlamaya başlamıştı.Enes bir şey söylemedi ve ona sımsıkı sarıldı..

Enes ve Elçin hastane koltuğunda uyandıklarında, saat sabah 6'yı gösteriyordu. Hala sarılır pozisyondaydılar. Elçin'in gözleri şişmişti. Uyumamak için direnmiş ama, Enes'in rahat ve güçlü kollarının arasında uykuya teslim olmuştu. Gözlerini ovaladı ve Enes'in kollarının arasından sıyrıldı. Başı çatlıyordu ve İris'e, Çağatay'a ve Gökhan'a haber vermeliydi. Enes gerindi ve ayaklandı. ''Kahve alacağım kendime, sende ister misin prenses?'' Elçin, hafifçe başını sallayarak onayladı. Enes uzaklaştığında hemen telefonunu açtı. Bir sürü cevapsız arama birikmişti. Çoğu İris'ten diğerleri ise Gökhan ve Çağatay'dandı. İris'i aramaya koyuldu. İris ilk çalışta açtı. Sesi çok telaşlı geliyordu. ''Elçin!? Nereye gittin? Meraktan öldüm iyi misin? Neredesin geleyim hemen.'' Elçin yutkundu ve zar zor konuşmaya başladı. ''İris.. şey, hamilesin diye söylemek istemedim. Can'ı bıçaklamışlar. Lütfen sakin ol lütfen. Bebeğine bir şey olmasın.'' Uzun süre ses gelmedi. ''İris!? İris orada mısın? İyi misin?'' İris'in sesi ağlamaklıydı. ''Şimdi nasıl? Hangi hastanedesiniz geliyorum hemen. Kim yapar bunu ona?''

''İris lütfen. Yalvarırım sakin ol bebeğe bir şey olmasın.'' O sırada arkasında onu dinleyen Enes'i fark etmedi. Enes birden şaşırdı. ''Elçin, İris hamile mi? Kimden? Yoksa... yoksa Dağhan'dan mı?'' Allah kahretsin seni. Bir şeyi de duyma ya. ''Bak anlatacağım her şeyi ama sakın ha! sakın kimseye bahsetme bu meseleden.'' Elçin sakin bir dille olanları Enes'e anlattı. Enes bunları ağzı bir karış açık dinliyordu. ''Elçin. Bak bu çok ciddi bir mesele söz konusu Dağhan ve İris'in bebeği. Dağhan'ın haberi olması gerek.'' Bu konu Elçin'i daha çok bunaltmıştı. Başıyla onayladı ve, ''Zaten olacak haberi. O bebeğin babası. Bilmeye tabiki hakkı var. Sadece, İris doğru zamanı bekliyor. Şimdi Can da bu haldeyken, o mesele doğru olmaz.
-----------
O sırada, bütün doktor ve hemşireler yoğun bakım ünitesine koştu. Hepsi telaşlıydı. Elçin ne olduğunu anlamamıştı. Tek gördüğü şey, doktorun telaşlı hali ve yapmaya çalıştığı kalp masajıydı. Sonra, sonra bir şey olmuştu. Herkesin yüzü düşmüş, yanına gelen Gökhan, İris ,Enes ve Çağatay'ı fark etmemişti. İçeriye aval aval bakıyor ve hareket bile edemiyordu. Doktor ve hemşirelerin umutsuzca vücuduna bağlı kabloları çıkardığını gördü. Ve etrafındakilerin sesini duymadı. Tek duyduğu şey, ''Ölüm saati; sabah 09:15'' Elçin, ve diğer herkes kaskatı kesilmişti. İçinde hıçkırıklara boğuluyor, dışında çıt bile çıkaramıyordu. Sadece donup kalmıştı. Enes, son derece soğukkanlıydı. İris'in çığlıkları koridorda yankılanmış, diğerlerinin gözlerinden yaşlar akıyordu. O gitmişti. Elçin'i ne pahasına olursa olsun seven adam artık yoktu. Belki de hala Elçin'e kırgındı. Ona veda bile edememişti. Birden, Elçin'in üzerine bir ağırlık çökmüştü. Vicdanının acısı mı? Yoksa ölümünün acısı mı bilmiyordu? O an bitmiş tükenmiş hissetti. Sadece gözlerini kapatmak ve her şeyi bırakmak... Gözlerini kapattı ve yere çöktü. Sonrasında ise sadece karanlıktı...

Uyandığında kendisini evde buldu. Herkes etrafına toplanmıştı. İris neyseki iyiydi. Enes elini tutuyordu. Elçin bir hışımla elini geri çekti. Niye bu kadar sert davrandığını kendisi bile bilmiyordu.  ''Ne oldu bana? En son, en son o kötü haberi almıştık.Şimdi neden buradayız?'' Gökhan bitkinlikle cevap verdi. ''Bayıldın minik kuşum. Minik bedenin dayanamadı o kadar güçsüzlüğe sadece. Toparla kendini. Hayırlısı buymuş işte. Bulacağız ona bunu yapan piçellolaları.'' Elçin yavaşça doğruldu. ''İris, peki sen iyi misin? Bebeğin iyi mi?'' Bebeğin iyi mi lafı ile İris'in gözleri büyüdü ve Elçin' gözleriyle uyardı. Çünkü Enes'in duymasını istemiyordu. Elçin anlamış olacak ki gereğini açıkladı. ''Biliyor bebeği  Enes. Bizi telefonla konuşurken duymuş. Senden önce söylemeyecek hiçbir şey Dağhan'a.'' Enes sırıttı. Bu sırıtıştan sonra Enes'in sırıtışı Çağatay'ı sinir etti. ''Ulan dangalak! İnsan öldü ulan insan. Sen niye sırıtıyorsun pişmiş kelle gibi. Acımız taze bizim bir de seninle mi uğraşalım?  Yürü git ulan bu evden beni de hasta etme.'' Enes, ''Sana cevap verirdim küçük ayı,ancak dediğin gibi bunun üzerine konuşulmaz, ayrıca Elçin'in yanında ayıp olmasın. Şimdi gidiyorum ama sana desteğim sonsuz prenses..'' Ukala bakışları ile kapıyı sertçe çarpıp evden çıktı. Enes çıkar çıkmaz kapı çaldı.

Gökhan, acaba bu hayvanat utanmadan geri mi döndü acaba? diye düşündü ve koşarak aşağı indi, kapıyı açtı. Kapıyı açtığında kimse yoktu ancak bir kağıt parçası duruyordu. Gökhan merakla kağıdı aldı ve okumaya başladı. ''BİRİ GİTTİ, GERİYE KALDI 4 YOKSA 5 Mİ DESEM? BEBEĞE DE VEDA EDİN. HEPİNİZ BİRER BİRER GİDECEKSİNİZ...'' 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 15, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yangın YeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin