"Yarın sabah saat 10:00'da şirketimizle iş görüşmeniz var. Sizi telefonla arayıp bilgilendirmiştik ama e-mailde göndermek istedik. Umarım geç kalmazsınız. Yarın görüşmek üzere." Victoria Black
Black Şirketler Topluluğu Ceo'suŞaşkın bir şekilde ekrana bakakalmıştım. Bir Ceo neden bana mail göndersinki? Sekreteri dururken neden kendisi gönderdi? Düşüncelerimi bir tarafa bıraktım ve telefonumu şarja takıp yatağıma geçtim. Çok yorulmuş olduğumu yatağa uzanınca anladım. Tüm vücudum ağrıyordu. O yorgunlukla uyuyakalmışım. Alarımın çalmasıyla kendimi yerde buldum. Salak salak etrafa bakındıktan sonra gözüm saate takıldı ve saat 9:00 olmuştu. 1 saat içinde hazırlanıp şirkette olmam gerekiyordu. Hızla ayağa kalktım ve odanın içinde koşuşturdum ve heyecanla anneme seslendim "Anneeee takım elbisem nerde? Anne kahvaltı hazır mı? Ah! Napıcam şimdi?" diye saçma saçma sorular sordum. Bir kaç dakika sonra annem odama geldi ve "Takım elbisen dolabında, kahvaltı da hazır. Git elini yüzünü yıka takım elbiseni giy ve aşağı in" dedi ve yanağıma bir öpücük kondurup odadan çıktı. Banyoya gittim elimi yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım. Elimde havluyla banyodan çıktım. Yüzümü silerek odama geçtim. Dolaptan takım elbisemi çıkardım. Önce pantolonumu giydim, sonra gömleğimi üstüme geçirip aynanın karşısına geçtim düğmelerimi ilikledim. Gömleği pantolonun içine soktum. Çalışma masamın üstündeki gri kravatımı elime aldım gömleğimin yakasını dikleştirip kravatı boynuma bağladım. Gömleğin yakasını düzeltip ceketi üstüme giydim, önümü ilikleyip ayakkabımı giydim. Aynada kendime baktım. Gözümde sıradan siyah çerçeveli gözlük, masmavi gözlerim, belirgin elmacık kemiklerim, çökük yanaklarım...aaa tabi bir de 3-5 tane sivilce. Saçımı düzelttim. Tam odadan çıkacakken çalışma masasının üstündeki kol saatim cüzdanım ve iPhone'um gözüme takıldı. Kol saatimi sol koluma taktım, cüzdanı ceketin iç cebine koydum, telefonu da elime alıp aşağı indim. Masanın üstünde her çeşit kahvaltılık vardı. Resmen bir kuş sütü eksikti. Ayak üstü birşeyler atıştırıp annemin anlına öpücük kondurdum. "Bana şans dile anne" deyip evden çıktım. Spor kıyafetlere o kadar çok alışmışımki takım elbisesinin içinde kendimi tuhaf hissettim. Karşı caddedeki starbucks'dan bir kahve alıp, taksiye bindim. Gideceğim yerin adresini verdim. Kahvemi yudumlayarak camdan etrafı seyrettim. Yarım saatlik bir yolculuğun ardından kocaman ve gösterişli bir binanın önünde durduk. Parayı ödedim ve taksiden indim. Kendimden emin adımlarla merdivenlerden çıktım. Kapıdan içeriye adım attığım gibi burnuma çiçeksi ve afrodizyak etkisi yaratan bir koku geldi. Sanırım şirket böyle kokuyor olmalı. Saatime baktım, saat tam 10:00'du. Girişteki masada oturan kadının yanına gittim ve "Bugün saat 10:00 da Bayan Victoria ile görüşmem vardı. Odası kaçıncı katta acaba?" diye sordum. Kadın kafasını kaldırıp bana baktı. "Adınız ne?" diye sordu. "Alex Swan" dedim. "Bir saniye sizi bekleticem" dedi . Gözlerim şirket içinde dolaşan insanlara takıldı, hepsi güzel bir ahenk içinde ordan oraya koşuşturuyorlardı. Gözüme bunca kusursuzluğun arasında mavi cep mendilleri takıldı. Bunca siyahın ve kusursuzluğun arasındaki mavinin sırrı neydi? Kadın o sırada şirket telefonunu eline aldı. Birkaç numara tuşladıktan sonra telefonu kulağına götürdü. "Bayan Daniella. Bay Alex geldi. Ne yapmamı istersiniz? Yukarımı gönderiyim yoksa Bayan Victoria'ya haber mi veriyim?" diye sordu. Siktir Bay Alex mi? Bayan Victoria mı? Neden ben? diye salak saçma düşüncelere daldım. Kadın o sırada Bayan Victoria diyince kendime geldim. "Bayan Victoria, Bay Alex geldi. Ne dememi istersiniz?" diye sordu. Siktir! Kadın gözlerini dikip bana baktı ve "Tamam dediklerinizi iletirim" dedi ve telefonu kapattı. "Bay Alex, Bayan Victoria sizinle cuma günü görüşücekmiş. Detayları size mail atıcağını söyledi. Burda boşuna beklemenize gerek yok" dedi. Şaşkınlıkla "Neden cuma günü?" diye sordum. "Sorunuzu cuma günü Bayan Victoria'ya sorarsınız. İyi günler Alex Bey" dedi ve işine kaldığı yerden devam etti. Oradan ayrıldım. Şirketten dışarıya adım attığım gibi ilk yaptığım şey boynumdaki kravattan kurtulmak oldu. Sonrada gömleğimin üst düğmelerini açtım, üstümdeki ceketi çıkardım ve elime aldım. Cebimden sigara paketini çıkardım ve bir sigara aldım. Arka sağ cebimden çakmağı çıkardım ve yaktım. Eve yürüyerek gitmeyi tercih ettim. 1 saatlik yolu yürümeyi göze alarak, yürümeye başladım. Birinci sigarayı bitirdikten sonra ikinci sigarayı da yaktım ve derin bir nefes çektim içime. Uzun bir yürütüşün ardından bir banka oturdum, ceketimi yanıma indirdim. Ve bir sigara daha yaktım. O sırada telefonum çaldı ve arayan tanımadığım bir numaraydı. Bu sefer açtım. Açtığım gibi ince ve çekici bir ses tonuyla "Alex" dedi. "Buyrun benim" dedim. Bir saniyelik bir sessizlik oldu. Sessizliği bozan yine aynı ses tonuyla bayan gizemli oldu. "Alex ben...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASUM İTAATKAR (+18)
Teen Fictionİki farklı dünya... İki farklı hayat... Tek bir bedende bütünleşen iki beden... Dominant bir Kadın... Ve onun oyun odasına ve hayatına dahil olan masum bir genç....