Hermione
Annem ve babam ile vedalaştım. Biliyorum onları çok özliyeceğim. Aklımda binlerce soru var:
Acaba okul nasil bir yer?
Acaba hiç arkadaşım olucak mi?
Acaba bana nasil davranıcaklar?
Ben kafamdaki bu sorular ile boğuşurken kapıya iki kafa çarptı. "Ahh"diye iki farklı ses duyuldu ardından. Hemen gidip kopartmanın kapısını açtım. Biri kuzgun karası diğeri ise alev kırmızısı saçlı iki çocuk başlarını ovalıyorlardı.
Draco
Ailem ile vedalaşıp trene girdim. O sırada birkaç metre uzağımda Pansy'i gördüm. Ailelerimiz arkadaş, tıpkı bizim gibi. Arkadaşımı seviyorum ama sanki biraz fazla yılışık. Onun yanına gittim ve birlikte boş bir kopartmana geçtik.Hermione
Kıkırdadim. Çok komik gözüküyorlardi.
-Merhaba benim adım Hermione.
-Bende Harry, Harry Potter.
Harry Potter, bu isim bana tanıdık geliyordu. Sonra aklıma okuduğum kitaplar geldi. O sağ kalan çocuktu.
Harry bana yanındaki kızıl kafayı gosterdi ve
-Bu da Ron, dedi.
Onlarla birlikte kopartmana geri girdik.
Draco
Pansy ile konuşuyorduk daha doğrusu o bana tatilinin tamamını anlatıyordu ki içeriye Blasie girdi. Ona minnettardım. Hemen geleceğimi söyleyip yanlarından ayrıldım. Blasie belli ki beni kurtar bakışı atıyordu. Ben de üzgünüm diye fısıldadım yanından geçerken.
Hemen yiyecek bir şeyler almalıydım. Ne kadar güzel yemekler yesemde çok acıkmıştım.Belki de heyecandandır.
Cebimi yoklarken, bir anda bir kişinin üstüne düştüm. Sinirlendim, ama o kadar da kötü değildi. Çok güzel kokuyordu.Tıpkı şey gibi şey...Tıpkı bir çikolata gibi kokuyordu.
Gözlerimi açtım ve kızın kabarık saçlarının ve parlak gözlerinin de çikolata rengi olduğunu gördüm. Onunla tanışacaktım. Fakat asilliğimi korumam lazımdı.
-Önüne baksana kör müsün ? diye çıkıştım.
Ve o an kızın gözlerindeki ışığın ve gülümsemenin kaybolduğunu gördüm.Çok pişmandım ama özür dileyemezdim,çünkü herkes bizi izliyordu.
O da karşılıksız kalmadı ve
-Üstüme düşen sensin, beni azarlayan sensin ve ayriyeten şu an canımı acıtan da sensin. dedi.
Hala üstünde olduğumu o zaman fark ettim ve ayağa kalkmayı akıl ettim.
Herkes işine geri döndü ve o zaman kızın gözündeki parlaklığı geri istedim. Ben her zaman istediğimi elde edebilen birisi olmuşumdur. Bunu nasıl yapacağımı da çok iyi biliyorum.
-Şey...ben özür dilerim. Sanırım canını yaktım üstüne üstlük seni tersledim. Kusura bakma canım biraz sıkkın az önce kafamı vurdum da...
Kız kafasıni kaldırdı. Ve sönük gözleri anında ışıl oldu.
Yalan söylemiştim ama yine de amacıma ulaşmıştım.-Merhaba ben Hermione. dedi şeker kız.
-Merhaba ben de Draco,Draco Malfoy.dedim.
Sonra kopartmanıma geri gittim onun gibi.
Hermione
Kopartmanıma giderken istemsizce gülümsüyordum.
Ne kadar da yakışıklıydı. Kokusu ıslak toprak ve elma karışımı bir şeydi. Saçları beyaza yakın sarıydı. Ama beni gözleri baştan çıkarmıştı.Dalgınlıkla trenin sonuna gelmişim. Kopartmana gittim. Bu benim kopartmanım buna eminim. Bir an kıkırdadım.
-Ne oldu Herm .dedi bizim iki kafadar.
Ben de onlara dalgınlığımın sonucunu anlattım hep birlikte güldük.
Draco
Ne yazık ki Hermione şuan benimle değil, iki ezik ile birlikte gülüyor. Pansy, Blasieyi esir tuttu. Ben çok rahatım.
Yıldızabasalım🌟🌟🌟
ŞİMDİ OKUDUĞUN
zor hayat(dramione)
РазноеZorluklar üzerine gidildikçe kolaylaşırlar. Evet belki. Ama hayat buna dahil değil midir? Onun üstüne gidildikçe daha mı zorlaşırdı? Bu konu hakkında çok düşünmüştü. Acaba zorlukların tek sebebi utangaç olması mıydı? Yoksa onun seçimleri miydi? Belk...