Herkes ayrı ayrı fırtınalardan geçiyorlardı.
Onu sevdiğine emindi. Hayır, hayır yalan anlamsızdı. Emin olamıyordu. Karasızdı. Sevip sevmeme arasında gidip geliyordu.
Hiç tereddüt etmiyordu. Ondan sanki nefret ediyordu. Bir hata yapmış, dönüşü olmayan yola girmiş ve onu üzmüş gibi ondan sinirini çıkarıyordu.
O da ona aynı davranıyordu, tabii! Ama bazen ona öyle bir bakıyordu ki sanki, sanki ifadesizdi. O kadar sevimli bakıyor, o kadar masum gözüküyordu ki sanki dudağına yapışıp hiç bırakmamak istiyordu.
Birinin bu kadar zorlanmasının mümkünatı yoktu. Bazen oturuyor, yalnızca onu düşünüyor, onun için ağlıyordu. Belki gururuna yediremiyordu. Ama bütün göz yaşları, içinde kopan bütün fırtınalarının tek sebebi oydu.
Aşkta gurur olmaz. Ya bu aşk değilse bir intikamsa?
Artık aklına gelen, daha doğrusu gelmeyen tek şey ona aşık olduğuydu.
Nasıl onu sevebilir, nasıl kendini onun kuyusuna atabilirdi. İmkansızdı.
Ama şu da aklına gelmiyor değildi:
"İmkansız, asla imkansız değildir..."
____
Hayatının kararı gibi geliyordu. Sanki yanlış kararda uçurum, onu bırakmayacak gibiydi. Belki hayatının mutluluğu onu terk etmeyecekti, belki de sonsuza kadar pişmanlıklar hikayesini oynayacaktı.
Onu sevmiyordu.
Ona deliler gibi aşıktı.
Nokta!!!!
Yıldızabasalım🌟🌟🌟
ŞİMDİ OKUDUĞUN
zor hayat(dramione)
RandomZorluklar üzerine gidildikçe kolaylaşırlar. Evet belki. Ama hayat buna dahil değil midir? Onun üstüne gidildikçe daha mı zorlaşırdı? Bu konu hakkında çok düşünmüştü. Acaba zorlukların tek sebebi utangaç olması mıydı? Yoksa onun seçimleri miydi? Belk...