Merhaba saygı değer okuyucularım. Nasılsınız?. Neyse ben geldim ve ben buraya hep gece gelirim. Saat 04.14 bilin ki ben yeni bir bölüm yazmışsam uyumamışım demektir.Belki şu anda çoğunuz rüya görüyor olabilir veya kabus fark etmez uyandığınızda görürsünüz ben hikayeme kaldığım yerden devam edeyim en iyisi sizde uymaya (;
Bay ukalanın amacını hala anlamış değilim. Ama bu durumdan bir an önce kurtulup derse yetişmem gerekiyor gerçi baya geç kaldım ama şansımızı denemeye değer. 'Demek beni istiyorsun bay ukala' elimi ensesine götürdüm öpeceğimi düşünmüş olmalıydı ki kendini hemen salıverdi bende hemen dizimi kasıklarına geçirdim. 'Ahh' diye acı çektiğini belli ederken bende bi 'ohh' çektim. Az bile. 'Kızım ne yatığını sanıyorsun sen! Ulan varya çocuğUm olmazsa seni sikerim.' Oha ya hala böyle konuşabiliyorsa yuh derim. Neyse onunla uğraşamazdım. fırsattan yararlanıp kaçmaya başladım arkamdan 'seni bulcam kızım sen görürsün hatta kendi ayaklarınla geleceksin bana' diye bağırıyordu. 'hıhı tabisiki şekerim' diyerek dalga geçtim kendini ne sanıyordu aceba kral falann..
Koşarak okula doğru gitmeye başladım. zil çoktan çalmıştı ve ben bay ukala yüzünden yok yazılmıştım. Yok yazıldığım halde okulda durmamın bi anlamı yoktu.Okuldan çıktım ve araştırma yapmak için bu şehrin en gizemli ve korkutucu yeri olan 'Lanetli bölge' ye doğru rotamı aldım. Aslında ismi 'Lanetli sokak' önceden 'Lale sokak' olarak bilinirdi tabi bu dediğim olay 70 lerde, sonradan işler değişti.;Yaptığım araştırmalara göre önceden burada şehrin en zengin insanları oturuyormuş kısa bir süre sonra evlerin birinde bir patlama olmuş nedeni hala çözebilmiş değiller. Evden hiç kurtulan olmamış. Sırasıyla bütün evler tek tek aynı olayla karşılaşmış. hiç bir zengin hayatta kalamamış. bu durumdan ilk olarak fakir insanları suçlamışlar onları çekemediklerini o yüzden yaptıklarını falan iddia etmişler ama daha sonra mahallenin sonunda bulunan mezarlığın ön kısmındaki okulda patlayınca işler değişmiş. Araştırmalar yapılmış ama bu olay ne bir gaz kaçagı soncu nede bir kaza soncu oluşmuş. Nedeni hala bilinmiyor lanetlenmiş olacağını düşünerek mahalleyi ben doğduğum zamanda yani 2000 li yıllarda kapatmışlar ve girilmesini yasaklamışlar. Düşünün korkularından orayı yıkıp başka birşey bile inşa etmemişler bu esrarengiz olay hep bir sır olarak kalmış bu olayların giriş kısmıydı gelişme bölümünde ise hala öldürülen insanlar var ve kimse arkasını aramıyor geleceğim için endişeleniyorum. Korkuyorum ama korkumu yenmezsem çoktan ölmüşüm demektir azraili beklememe gerek kalmaz.Bu yüzden bende bu sırrı çözmeye gidiyorum.
Kulağıma kulaklığımı taktım ve etrafı inceleyerek o bölgeye gittim. Sokağa yakın evlerden ikincisinde yaşlı bir bayan oturuyor. Bunuda araştırdım en orjinal bilgileri ancak ondan alabilirim diye düşündüm sonuçta o yıllarda yaşamış olan biri çok şey biliyor olabilir. Evin önüne geldim.Eski evlerden olduğu çok belliydi; Kerpiçten yapılmış dışı beyaz suvayla kaplı tabi biraz hasar görmüş boyası çıkmıştı , tahta pencerelerle ev çok rahat eski görünümünü taşıyordu.Evin karşısında durup biraz inceledikten sonra kulağımdaki müziğe(medya) veda edip kulaklığımı çıkardım. Zil olmadığı için kapıya vurmaya başladım 'tık tık tık' durup gelen giden varmı diye biraz bekledim. Ses gelmeyince tekrar vurdum ama daha sert 'güm güm güm' içeriden kapı gıcırdama sesi geliyordu sonra ayak sesleri duyuldu birilerinin geldiğini anladım ve bir adım geri çekildim.Çok geçmeden yavaş ve sakin bir şekilde kapı açıldı.
Karşımda duran teyzenin 80 yaşında olduğunu düşünüyorum; Başında baştan sağma yapılmış beyaz bir başörtü vardı kenarları oymalı falan oluruya hani , yüzündeki çizgiler o kadar nettiki kalem alıp çizmeye kalksam bir dokunuşla halledebileceğim kıvrımlar vardı, buruşmuş yüzünde ince dudakları ve gözlüğünün altına sığınmış mavi gözleriyle sanki elinde yapacak bir şeyi kalmamış çaresiz dar ağacına (idam ettikleri ağaç) götürülen masum insan bakışıyla bana bakıyordu.Kafamı toparlayıp teyzeye odaklandım. 'Selamün aleyküm teyzecim bana yardım edermisiniz?' yüzündeki çaresiz ifade yerini şaşkın bir surata bırakırken 'Aleyküm selam da tanıyamadım evladım' dedi bana tabi oda haklı hiç tanımadığı biri bi anda kapısını çalıyor ve ondan yardım istiyor .Pekala o zaman şöyle yapalım.'Teyzecim benim ismim Kimya ve öğrenmem gereken bazı konular var bana yardım edermisiniz?' kadının dudaklarından iki kelime döküldü sadece ' konu nedir ?' bu iki kelimeye aynı şekilde bende iki kelimeyle karşılık verdim ' Lanetli bölge' kadın bu ismi duyunca yüzünde garip bir korku ve gerilim aynı zamanda sinir ifade eden bir bakış oluştu. tuhaftı eliyle'içeriye gel ' hareketi yapıp arkasını döndü bende onu takip ettim biraz korkmuştum açıkçası ama sabretmeliydim.
Koridoru döndü ve bir kapının önünde durdu 'Sen içeriye geç evladım ben çay koyup geleceğim' hey bir dakika ama yaşlı bir kadına çay koyduramazdım ' Teyzecim isterseniz siz içeri geçin ben çayları koyup geleyim olmaz mı?' ne kadar ısrar etsemde kendinin getireceğini söyledi. Yapacak bişey yok. Teklif var ısrar var ama zorlama yok yani. Kapıyı gösterdi'Sen içeri geç ben hemen geliyorum dedi' o sırada gözümü işaret ettiği kapıya yöneltmiştim sözü bitince tekrar ona döndüm fakat kadın ortada yoktu bak işte şimdi daha çok korkmaya başlamıştım. Her neyse cesaretimi toplayıp odanın kapısını açtım içerisi baya karanlıktı bide tabi dışardan gelince hiçbir şey seçemiyordum. Kapıyı kapattım ve yaslandım elimi duvara götürdüm ışığı açmaya çalışıyordum fakat duvarda yumuşak bir şeye dokunduğumu farkettim galiba yalnız değildim. Tam çığlık atacakken biri eliyle ağzımı kapattı ve ışığı açtı' Bunu mu arıyordun?'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil Kızı
Novela JuvenilHayat hiç bu kadar acımasız olmamıştı. Yeni yeni öğreniyorum gerçekleri. Yuzlesmem gereken şeyler vardı biliyorum ama korkuyordum."korkma ben yanındayım" kimse bana bu kadar yakın olmamıştı. Hiç kimseye kendimi bu kadar yakın hissetmemistim...