(Resmi kaydırın :))
~ bir hafta sonra...
-"Hadii aybükee, taksi yi kaçıracağız, kapının önünde bekliyor. Yaa ben başımı bağladım hazırım, sende niye bukadar uzun sürüyor? Hala! aybüke hep mi böyle ya?" diye bağırdı emine.
-"Yaa geldim geldim işte, emine şu iğneyi takarmısın başıma?" dedim.
-"tamam getir" dedi.
-" Sorma yeğenim sorma. Bu kız bizide hep çileden çıkarıyor. Süslü işte." dedi annem.
-" Uf anne yaa uf" dedim ve çıktık.
Biz kapıyı kapatırken, annem arkadan-" geç kalmayın sakın, baban kızar sonra" diye bağırdı.
Çarşıya indik, üst baş aldık, sahile indik simit aldık, denizin karşısına oturup çay içtik ve eskilerden konuştuk. Sonra biraz geç oldu ve eve giderken içimden bir his
" turan ocağının önünden geçsek keşke " dedi ve geçtikte...
Geçmez olaydım...
Rezilliğin bukadarı, ben bir daha dışarı nasıl çıkacağım? ya nasıl insan içine çıkacağım? Nasıl o'na görünmeden yaşıyacağım...
Ne oldu biliyormusunuz? Anlatayım:
Ocağın önünden geçerken önüme değilde, ocağın içine bakmaya çalışdım. Sonra birden sert birşeye çarptım ve düştüm. O sert şey dediğim bir engel değildi... bir insan dı, bir erkek di, ama nasıl bir erkek. Düştüğümde kalkmaya çalışacağıma o'na baka kaldım. Emine yanımda çaktırmadan sessizce
-" Aybükee kalksanaa. Ne duruyorsuun?"
dedi, yani demiş ben birşey duymadım.
Hâla bakıyordum o simsiyah saçlarına, sakallarına, hilal gibi bıyıklarına kahverengi gözlerine. Sonra eğildi, ve çöktü, elini uzatmak istemedi çünkü benim için ve onun içinde haram olduğunu biliyordu.
Eğildi ve
-" Kusura bakma, iyimisin?" dedi.
Allahım o nasıl ses o nasıl bir tebessüm.
Ağazımdan neredeyse salya akıcaktı.
Birden kendime geldim ayağa kalktım, ve
-"Asıl sen kusura bakma, benim hatam" dedim , gülümsedim ve eminenin koluna girip hızlı hızlı eve yürüdük.
Emine yolda bana durmadan olay hakkında birşeyler sorup duruyordu, ama benim aklımdan o'nun yüzü ve sesi gitmiyordu. Emine yüzüme bir tokat attı ve dediki:
-" Kızım ne oluyor sana demindan beri sorularıma cevap vermiyorsun. Kızım sende gittin en zor adamı buldun ya. O kim biliyormusun Turan ocağı başkanı, ömer başkan. Uff ama nasıl baktı sana öyle. Ben ömeri küçüklüğümden tanırım mahalleden. Ama daha hiç bir kıza öyle baktığını, hatta hiç bir kızla konuştuğunu görmedim."
-"Ömer'mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BIR BOZKURT VAR ...
RandomBir asena yürekli kıza, ancak bir bozkurt yürekli yiğit yakışır.