O günden sonra Minhyuk benimle konuşmayı kesmişti.Eve geç saatlerde geliyor ya da bütün gün odasından çıkmıyordu.Onun için endişelenmeye başlamıştım.Benimle konuşmaması, ben yokmuşum gibi davranması sorun değildi.Sağlığına dikkat etmiyordu ve zayıf düşmüştü.Hasta olmasından korkuyordum.Doğru dürüst yemek bile yemiyordu.Odasına götürdüğüm dopdolu sıcacık yemeklerle dolu tabakları sabah soğumuş şekilde geri mutfağa götürüyordum.
Elimdeki tabağı tezgaha koyarken derin bir nefes aldım.Bu iş cidden canımı sıkıyordu.Onu eski haline nasıl getirebileceğimi bilmemek beni deli ediyordu.
Açılan kapının sesini duyduğumda hızla arkamı döndüm.Siyah yırtık kotu ve üstüne giydiği beyaz tişört ile odadan çıkan Minhyuk saçlarını karıştırarak mutfağa doğru geliyordu.
"Minhyuk~"diye neşeyle cıvıldamıştım.
Bana boş bir şekilde baktığında korkmuştum.Daha önce hiç bana böyle baktığını görmemiştim çünkü.Ve bu hissiz, boş bakışı beni ürkütmeye yetiyordu.
Elinde tuttuğunu fark etmediğim dosyayı bana doğru uzatırken bakışlarını başka yöne çevirmişti.
"Bu da ne?"
"Soru sorma.Sadece imzala."diyerek dosyanın üstünde duran kalemi işaret etti.
"Ne olduğunu söyler misin Minhyuk?"
"Evi sana vereceğim Kihyun."
"N-ne?"
"Dediğimi duydun.İmzaladıktan sonra bu ev artık senin olacak."