Bölüm XXXIII - Ateşin verdiği

4 0 0
                                    

Onun nefret ettiği ülkesinin acı çekmesiydi. Bu öylesine bir acı değildi, bir kısa laf ile geçiştirilebilecek. En ağır muameleler, açlık, saldırılar ve suç üstüne işlenen suçlar. Artık bunu durdurmanın zamanı gelmişti. Jeanne'ın etrafında toplandılar, sayısızdılar, dalgalar gibi tepeleri kapladılar, yüz yıllık savaşta Onun etrafında toplandılar işte.

Ama Onun için değerli olan Fransa'sını kurtarırken tüm ruhlara acıdı. Nefret ettiği ruhunu çoktan kaybetmiş olanlardı. Acıdığı ruhlar için ağladı. Her savaşından sonra, hem de hepsinde. Nefreti bilmemesi gereken herkes gibiydi. İşte O benim tanıdığım Jeanne'dı.

Onu ateşe layık görenler bilmiyordu, O bizi asla terk etmeyecekti. Onun zaferini kesinleştirdiklerini ve kendilerinin nefret kuyularından içmiş varlıklar olduklarını bilmiyorlardı. İşte Onun için son iyiliklerini yapanlar, ağaç dallarından bir haç veren biri, bir güzel söz söyleyen bir keşiş ve çocuklar: Onlar bu savaşın yok edemeyeceği son insanlık kalıntıları...

Ve O bu dünyadaki görevini tamamlamış, zaferle terk ederken Onlar ağlayacaktı. Jeanne, hepsini daha sonra ziyaret etmiş olmalı, ruhlarını kutsamak için Tanrı'nın yanından bana nasıl geldi ise, Onlara da gitmiş olmalı. Ve bizim O şefkatli meleğe söyleyeceklerimiz olacaktı...

"Seni seviyoruz Jeanne...", diyen oradaki çocuklar gibi:

"Seni seviyoruz Jeanne."

JEANNEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin