Bölüm 1

248 45 15
                                    

Merhaba. Bu yeni hikayem. Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı bekliyorum.

Öğle arası için zil çaldığı zaman aşağıya hızlıca inmeye çalışıyordum. Gerçekten çok açtım ve hemen yemek yemek istiyordum. Başarılı oluyor muydum? Pek değil. Çünkü herkes çok hızlı koşuyordu. Zar zor da olsa aşağı inmeyi başarmıştım ama. Okulun kapısından çıktıktan sonra yemekhaneye doğru koşar adımlarla ilerliyordum. İçeri girip, sağa döndüm ve o anda onu gördüm. Onu gördüğüm an sanki dünya durmuştu. Gerçekten filmlerdeki bir an gibiydi. Gözleri, dudakları, burnu her şeyi mükemmeldi. Ya da ben öyle görüyordum. O kısma çok takılmayalım. Midem bulanıyordu ve başım dönüyordu. Açlıktan diye umuyordum ama gerçeği biliyordum. Ben aşık oluyordum. Hadi ama. O çok mükemmeldi ama ben. Asla bana bakmayacağını biliyordum. Bu düşünceler içinden geçirdiğim 3-4 dakika –ki bana 3-4 yıl gibi gelmişti.- Yürümeye başladım. Onun yanından geçerken bacaklarım titriyordu. İçeri girip yemeğimi aldım ve boş bulduğum bir yere oturdum. Deminki açlığımdan eser kalmamıştı. Ağzıma birkaç lokma bir şey götürürken aklımda şu düşünce vardı. “Bu çocuğu daha önce nasıl fark etmemiştim.” Yemeğimi bitirip tepsimi bıraktım. Oldukça hızlı adımlarla en yakın arkadaşım Cortney’in yanına sınıfa çıktım. Cortney ise beni görünce bir şeyler olduğunu anlamıştı. “Evanna niye suratında saçma salak bir gülümse var acaba?” diye sordu. “Ben ben benim mi? Yani bak şimdi” diye konuşmaya çalıştım ama tabii ki başarılı olamadım. Hala aklımdan çıkmıyordu. “Bak sakin olup olanları anlat bana.” “Bir şey olduğu yok yani var ama benim için. Ben yemekhanede birini gördüm” dedim ve özelliklerini anlatmaya başladım. “Evanna sen okulun en popüler çocuğu, okul basketbol yardımcı kaptanı Alex Yardley’den bahsediyorsun. Hadi ama. Koca okulda başka bir insan yok gibi ona mı aşık oldun?” “Bilerek olmadı. Kimseye bilerek aşık olmazsın her halde?” dedim. Sonra Cortney ile birlikte merdivenlerden inip bahçeye çıkmaya karar verdik. Normalde teneffüse ve öğle arasına çıkmazdım. Sınıfta kalmak ve kafamı dinlemek her zaman daha iyi bir seçenekti benim için. Ama bu sefer oldukça istekli bir şekilde aşağıya iniyordum. Çünkü onu yeniden görmeyi o kadar çok istiyordum ki. Bahçeye çıktığımda duvarın üstünde onu gördüm. Arkadaşıyla beraber-Tanrı aşkına bu yanındaki çocuk ne kadar uzundu?- oturuyordu ve ben donup kalmıştım. Kendime Cortney’in oldukça acıtan dirsek darbesiyle geldim. “Evanna bu kadar dik bakılmaz ama. Yanındaki çocuk Channe. Oldukça inek biri.” “Okula aynı anda geldik. Ama sen çok şey biliyorsun. İlginç.” Biz bunları konuşurken Channe ve Alex oturdukları yerden kalkıp alt bahçeye doğru ilerlemeye başlamıştı. “Cortney beni lafa tutuyorsun. Hadi bizde aşağıya inelim” deyip Cortney’in kolundan tutup onu sürükledim ve alt bahçeye doğru yürümeye başladık. Yarı yolda Channe içeri girdi. Alex de yürüyüp futbol maçı oynayan kalabalığın arasına karıştı. Bir şeyler söyleyip kaleye geçti. Ben bu süre zarfında hiç hareketsiz durup onu izliyordum. Hadi ama, bu çocuğu her gördüğümde böyle donup kalacak mıydım? O kaleye geçince biz de onu rahatça kesebileceğim bir banka oturduk. Yaklaşık yarım saat boyunca güneşin altında onu izledik. Bu arada Cortney sürekli söylendi tabii. Ama size şok olayı söyleyeyim. Ona yarım saat aralıksız bakmama rağmen beni hiç fark etmedi ve bir kez bile bakmadı. Ona bakarken zil çoktan çalmıştı. Sınıfa gidip sırama oturdum ve sonraki 3 ders boyunca sadece onu düşündüm. O kadar bakmama rağmen bir insan nasıl bakmaz ya. Cidden yani. Tam bir odundu. Bunu onu tanımadan anlamıştım. Ya da aslında o da haklıydı. Ben çok güzel değildim. Niye baksın? Bu düşünceler içindeyken zil çalmıştı. Zil sesini duyar duymaz kendimi dışarı attım. Cortney’e veda edip okul servisine bindim.-Annem zorla servisle gönderiyor. Evimiz uzakmış. Bana kalsa ben yürümeyi tercih ederdim. Ama annem her zamanki gibi bana seçim hakkı bırakmadı.- Kulağıma müziği takıp yine onu düşünmeye başladım. Yaklaşık yarım saat sonra eve varmıştım. Servis şoförümüze iyi akşamlar dileyip servisten indim. Merdivenleri koşarak çıktım. Çünkü bir an önce Alex’e ulaşabileceğim bir yer bulmalıydım. Eve girince üzerimi bile değiştirmeden bilgisayar başına oturdum. Hemen Alex’in Facebook profiline girdim. Evet, evet. Bir Ask.fm üyeliği vardı ve ben anomim olarak oradan ağzını arayabilirdim. Ask.fm üyeliğine girdiğim an ise başımdan kaynar sular boşalmıştı. Hadi ama! Bu olamazdı…

Şanssızlar KrallığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin