Merhaba. Bu bölüme çok uğraştım. Umarım beğenirsiniz ve umarım okuma oranları da artar. Bir de bölümlerle ilgili konuları biraz yavaş ilerliyor. Öyle daha iyi olur diye düşündüm. Farklı düşünceleriniz varsa yoruma yazarsınız sevinirim. :)
Adam lanet Adam. Arkamda o varmış. Ben de bir anlığına... Ne sandım? Bana el salladığını mı? Ben asla akıllanmayacaktım. Neden bu kadar salaktım. Yardley benim yanımdan hızlıca geçip onun yanına gitti. Ben de bir anlığına mal gibi kaldım tabii. Ama 10-15 saniyede kendime geldim. Hayır,bu çocuğa daha fazla rezil olamazdım. Kendimden emin adımlarla sanki onu hiç takmıyor gibi yürümeye devam ettim. Ve Tanrı şahitim olsun ki iki şeye emindim. Bir Adam ve Yardley arkamdan bakıp konuştular. İki Yardley beni asla sevmeyecekti. Sınıfa çıktığımda Cortney'i buldum ve arka merdivenlerdeki camın kenarına geçtik. Burası bizim köşemizdi. Okulun başından beri burayı çok severdik. Tam konuşmaya başlayacaktım ki Yardley ve Adam'ın sesleri merdivende duyuldu. Yutkundum ve onların yukarı çıkmasını bekledim. Geçerken Adam'ın bakışlarını üzerime hissetmiştim. Yardley'i görmeyi seviyordum -Adam'ı hiç sevmiyorum.Okulun başından beri ondan sürekli negatif elektrik aldım. Ayrıca çocuk uyuşturucu kullanıyor gibi gözüküyor.-ama sürekli onun peşinde gibi gözükmek hiç hoş olmazdı. Onlar çıkıtıktan sonra Cortney ile kaloriferin yan kısmına oturduk. Daha havalar soğumadığı için yanmıyorlardı. "Dün anneme ne dedin de bana hiçbir soru sormadı?" diyerek konuşmaya başladım. "Çok fazla basketbol oyandığın için yorgun olduğunu ve yarınki sınav için çok endişeli olduğunu söyledim." dedi. Yüzünde her zamanki o bilmiş ama onu çok tatlı gösteren gülümsemesi vardı. "Evet. Sınavımız var. Ve ben Yardley yüzünden çalışamadım." Bu arada zil çalmıştı. Yavaşça ayaklanırken "Aman salla." dedi. Sınıfa doğru ilerlerken "Göreceğiz sallayı..." dedim. Yerimize geçtik. Ders başladı. Sınıfta da Cortney ile oturuyordum. 2. saat sınavımız olduğu için dersi dinlemeyip matematiğe çalıştık. Size kimlerle aynı yerde sınava girdiğimi söylemedim dimi ben. Muhteşem Yardley'in arkadaşı Channe ile. Yardley'i sevdiğimi söylediğimden beri ilk kez aynı sınıfta olacaktı. Tanrı beni onun bakışlarından korusun. Zil çaldığında Cortney'e başarılar dileyip sınıfa girdim. Channe daha yoktu. Yerime geçip son kez konulara göz attım. Zilin çalmasına 2 dakika varken Channe geldi ve yerine geçti. Benim iki sıra önümde oturuyordu. Hoca geldi ve kağıtları dağıttı. Yaklaşık 10 dakika kağıda baktım ve hiçbir şey yapamadım. Kesinlikle hayatımda ilk kez "F" alacaktım. Yine de bir umut derste aklımda kalanlarla bir şeyler karaladım. Sınavı bitirdim ve kafamı kaldırdım. Channa tam o sırada esniyordu. 2 metrelik boyuna uygun upuzun kolları vardı esnediğinde kolları resmen tavana değecekti. -Tamam. Biraz abartı var.-Esnerken arkasına döndü. Bana baktı. Sonra hızlıca kağıdını verip çıktı. O çıktıktan iki dakika sonra bende çıktım. Cevaplar asılmıştı. Kontrol ettim ve "B" alıyordum. Lanet olsun! Tamam. Belki bazılarına göre iyidir. Ama benim için değil.Ben bu okula dördüncü girdim ve geçen seneki ortalamam "A+"ydı. Duvarı yumruklamamak için Cortney'in sınava girdiği sınıfın önünde beklemeye başladım. Bu kız neden son saniyeye kadar bekliyordu ki? Zil çaldığında çıktı. Sınavı iyi geçmişti yüzünden bunu görebilirdiniz. Gidip cevapları kontrol ettiğinde "A" almıştı. Evet, şu an onu boğabilirdim. Tek hırslı olduğum konu dersti. Ama yine de bir şey söylemedim. Okul böyle sıkıcı bir şekilde geçti. Teneffüslere çıktık, sürekli Yardley ve arkadaşlarıyla karşılaşıyorduk. Onların yeri de üst bahçedeki duvarın üstüydü. 7 teneffüsün 5 teneffüsü ordaydı. Artık bakmaları azalmıştı. Çıkış zili çaldığında eve gittim ve yatağımın üstünde düşünmeye başladım. Neler oluyordu, ben ne yapıyordum? Ben Evanna Earlena'ydım. Tamam, güzel ve zayıf değildim. Ama bir çocuk için bu hallere düşmem çok yanlıştı. Yatağımdan kalkıp kulağıma kulaklığı taktım. "Nickelback- Someday"i açtım. Bu şarkı beni rahatlıyordu. Bağıra bağıra şarkıyı söylüyordum, aynı anda da evi temizliyordum. 45 dakika sonra ev tertemzidi. Bende kafamı biraz rahatlatmıştım. Biraz dinlendikten sonra yemek yapmaya başladım. Anneme sürpriz olsun diye ya da sabahki davranışımı unutturmak için. O kısma çok takılmayalım. İyi özelliklerimden biri de gerçeken çok güzel yemek yaparım. Yeme konusunda da çok iyiyimdir. Bunu önümdeki koca göbekten anlayabilirdiniz. Yemek yapmayı bitirip, sofrayı hazırladım. Her şey hazır olduğunda zil çaldı annem ve kardeşim gelmişti. Annem şaşırdı "Prensesimin ellerine sağlık." dedi. Üzerlerini değiştirip yemeğe geldiler. Kendimi övmekten nefret ederim ama gerçekten çok güzel yemek yapıyorudum. Yemek bittikten sonra annemden izin isteyip odama gittim. Annem sabahki olayı hatırlamıştı. Biraz ders çalıştım ve Yardley'e göndermeli tweet attım. Tabii görmeyecekti. Çünkü onla takipleşmiyorduk. Saat 10 olmuştu. Annemlere yatacağımı söyleyip yatağıma geçtim. Kulağıma müziği taktım ve Yardley'in fotoğraflarını açtım. Tanrım, bu çocuğu niye bu kadar mükemmel yarattın. Sonra fark ettim ki ben kendimle çelişiyordum. Akşam üstü onu takmamam gerektiğini söylerken şimdi onun fotoğraflarına bakıyordum. Ben kendimle bile ne yapacağımı bilmezken Yardley'i ne yapacaktım? Uyumalıyım,uyumalım,uyumalıyım...
Sabah uyandığımda daha iyiydim. O yüzden bugün kendime özen göstereyim dedim. Saçlarımı yaptım ve hafif bir makyaj yaptım. Çantamı hazırlarken yemekhane kartımı bulamadım.-Yemekhane de yiyorum. Annem zorunlu koydu. Sağlıklı beslenmem için. Zaten öküz gibiyim. Neyse artık.- Çok aramadım zaten. Kim nöbetçiydi? Yardley olamayacağına göre. Çünkü o yakında olmuştu. İsim yazdırırdım.Okula vardım ve dersler yine tam hızıyla başladı. Cortney Eric'ten bahsediyordu. Onu dövecektim. Ben onu hep Channe ile yakıştırıyordum. Eric benim 10 senelik arkadaşım. İyi çocuktur. Cortney de onu 3 senedir seviyor. Ama hala söylemedi. -Ben iki ayda söyledim.Nasıl bir kafam varsa?- Ben onun Eric ile çıkmasını istemiyorum. Zorla Channe'ye aşık etmeye çalışıyorum. Dersler hızlıca geçerken öğle arsaına geldik. Yemekhane'ye girince inanamadım. Yardley nöbetçiydi. Bu nasıl olurdu ya? -Sonradan öğrendim. Sean hasta olduğu için o nöbeti zorla devralmış.- Kartımda yoktu. Lanet olsun! Şimdi ne yapacaktım. Cortney bana ben Cortney'e bakıyordum. Derin bir nefes aldım ve yanına gittim. "Kartım yok" dedim. Baktı ve konuşmaya başladı. Sesi benim için bir ilahiydi. "Müdür yardımcısından gidip kağıt alman gerek. Adını yazacağım." Bembeyaz olmuştum. Calvin hocadan kağıdı aldım ve verdim. Adımı yazdı. Adımı unutmamıştı! Cortney de kartını işaretletmişti. İçeri ilerlerken nefes alamıyordum. Yemeği aldım ve oturdum. Ellerimin titremesinden yiyemiyordum. Cortney sakin olmamı söylüyordu ama ne mümkün. Zar zor yedikten sonra lavaboya gidip ellerimizi yıkadık. Ona kolay gelsin demek istiyordum. Ama yapamazdım. Lavabodan çıktıktan sonra ona uzun uzun baktım ve ilerledim. Bugün gerçekten çok ilginçti. Cortney ile bunu uzun uzun konuşmam gerek. Ama sonra. Öğle arasıda hızlıca geçti. Eve gittiğimde kendimi onun Twitter sayfasında buldum. Bu yaptığımın zayıflık olduğunu biliyordum ama onu takip ettim. Yanlış biliyorum. Cortney'de beni öldürecekti. Yaklaşık 15 dakika sonra sayfayı yenilediğimde yeni bir takipçim vardı. Kimdi bu ?