Kim olduğunu henüz kestiremeden beni tutup arkamdan sarılan bedenle irkildim, burnuma tanıdık gelen kokuyla şirince mırıldandım ve kendimi serkanın kollarına bıraktım.
Nekadarda soğuk bi hava diyip daha çok sarıldı bana, gülümseyip üşüdüysen montumu veriyim diyip sinsice sırıttım.
Güldü ve saçlarıma kafasını koyup saçlarımı kokladı ve söze girdi,
" ah esilam hep aynı kokuyosun nasılda beceriyosun beni ilk günki gibi etkilemeyi"
çok yorgun olduğum için cevap verecek gücü bulamadım kendimde ve yere dogru çökmeye başladım,
serkan anlamış olacakki beni kucağına alıp hemen arabanın arka koltuğuna yatırdı kendiside oturup dizlerinin üzerine koydu başımı, serkan saçlarımı okşarken bende uykuya daldım..
Sabah olduğunda yatağımdaydım,
terliklerimi ayagıma geçirip aşağıya indiğimde karşılaştığım manzarayla gözlerimi sonuna kadar ayırdım ve anneme bakıp bu kim manasında kaşlarımı kaldırdım,
ne işi olurdu annemin bu mafya kılıklı adamlarla.
Annem lafa girdi
" kızım bu çocuk baban olucak o herifin adamıymış bizimle birşeyler konuşup gidecekmiş "
diyip çocuğun tabagını doldurdu teşekürler diyip mütevazi bir şeklilde başını sallayan çocukla afiyet olsun yavrum diyen anneme gözlerimi devirip masaya geçtim.
Kahvaltı bittikten sora çocuk gözlerini gözlerime sabitleyip kızınızmı dedi annemse evet diyip gülümsedi,
fahri bey kızdan bahsetmişti dedi ve annemin sesli öksürmesiyle irkildi tekrar söze girdi.
Fahri beyin yolladıgı parayı getirmiştim ben diyip içi baya kabarık duran zarfı masaya koydu.
Bizim o adamın yolladığı paraya ihtiyacımız yok diyip çocuğa baktım esila diye bağıran annemle irkildim kusra bakma evladım diye gülümsedi çocuğa.Senin adın ne yavrum yaşın genç değilmi dedi çocuksa burukça gülümseyip adım efe teyzecim 19 yaşındayım ben fahri abinin elinde büyüdüm sayesinde bu günlere geldim,
onun hakkını ödeyemem diye bissürü boş şeyler zırvaladı, annem okadar yol gelmişsin efe evladım bu gece misafirimiz ol dedi çocuğa,
çocuksa saol teyzecim otelim hazır dedi annem hemen lafa daldı çocuk lafını bitirmeden, ben misafirimiz ol dedim evladım diye yineledi çocuksa muzip bir gülümsemeyle sizi kırmak isdemem ama uygun olmaz dedi.
Ben hemen lafa girip kal bence annemi üzme çok sever erkek çocuklarını dedim annem gülümseyip bana sarıldı,
tamam o zaman diyip annemin itelemesiyle koltuğa oturdu annem ben çay koymuştum kızım kekide fırından çıkarıp servis et bize dedi bende tamam dedim,
mutfaga gitmek için bir adım attım hemen zil çaldı ben bakarım diyip koşarak kapıya gittim.
Ooo prenses diye gözlerini kısan serkana kocaman sarıldım burnunu ıssrdım azda, yavrum sakin kaçmıyorum diyip yanagımı sıktı,
içeri geç diye iteledim serkanı annem bagırdı,
kızım iteleme oğluşumu dedi çocuk sertçe bakınca buda annemin diğer ogluşu diyip sırıttım bu serkan bu efe diye tanıştırdım bunları.
Keki falan servis edip çayları döktüm efenin çayını verirken biraz fazla eğilmiş olmalıyım serkanın belimden tutup beni düzeltmesiyle irkildim annem televizyona bakıyodu görmedi ama neyse görse kızardı efe gözlerini devirdi ve çayını yudumladı.
Serkan ayağa kalkıp benim gitmem lazım diyip irkildi, ne oldu manasında göz kırptım, abim bugün çalışanlar yok gel yardım et demişti tamamen unuttum senide çagırmaya gelmiştim diye anneme baktı,
anneme yaklaşıp elini öptü centilmence sonra sultanım izninle diye şirince gülümsedi,
annem hiç dayanırmı hemen tamam ama saat çok geç olmadan getir esilayı diye gülümseyip serkanın yanaklarını sıktı.
Efe evladım sende git takılırsın diyip bana baktı, tabi annecim gelsin diyip şirince sırıttım .
" Hava soğukmu ne "
dediğim lafla sesizliği bozdum beş dakkadır yürüyoruz ve tek kelime etmedik hala çünkü.
Efe isdersen üstümdekini verebilirim diye bir soru yöneltti, saol sende üşüme diyip gülümsedim
oda bana gülümseyince farkettiğim şeyle dahada gülümsedim resmen çocuğun gamzelerine hayran kaldım oha lan ne o belediye çukuru gibi benimkindende güzeldi gamzeleri rsmen fark ettimki yolda giderken çocuğun suratını inceliyodum, incelemen bittiyse önüne dön diyip güzel gülümsemesiyle kafamı tutup önüme çevirdi,
utandım işallah kızarmadım, amann zaten karanlık nolcak diyip kafamı kaldırdım.
Arkadan gelen ayak sesiyle ikimizde birbirimize baktık efe direk arkasına döndü kimse yoktu karanlıktı zaten, kimsin diye bagırdı ama ses gelmedi.
Efe belinden bişey çıkardı metalin parlamasıyla silah olduğunu anlamam zor olmadı.
Tamam ya kimse yok gidelim dedim, o suratsız çocuk olmasın diyip bana baktı, yok ya serkan aslıyla enesi almaya gitti diyip gözlerimi devirdim.
Tekrar arkasına baktı ve önüne döndü yürümeye devam ettik. 10 dakka sonra barın önündeydik karşı duvara yaslanmış mavilerini bana dikmiş soykana takıldı gözlerim, efeye sen içeri geç ben serkanı arıyıp geliyorum eğlenmene bak dedim, tamam diyip hızla gözden kayboldu.
Soykanın yanına gidip ne var manasında kafamı salladım, hiç diyip kafasını kaşıdı kekeleyerek
şe- şey
ben o çocuk kimdi merak ettim diyip kapıyı gösterdi, sanane diyip arkamı döndüm tam bir adım attım atıcam, kolumdan çekilmemle kendimi soykanla bitişik bir şekilde bulmam bir oldu,
mavilerini dikmiş öylece gözlerimin içine baka kalmıştı, bende baktığımı farkedip hemen o andan istifade itip geriye adım attım,
bidaha sakın bana bukadar yaklaşma !
Dediğim lafla kafasını başka yöne çevirip yürümeye başladı bende hemen içeri girdim.
Kolumdan çekilmemle ağzımın büyük bir elle kapanması bir oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEÇİLMİŞ HATUN
Teen Fictionhiç yolda yürürken takip edildiginizi hissettinizmi, peki bir gün o gerçekle yüzlleştinizmi .