Hayatın resmin onun ince dudaklarındaki minicik bir mimik gibiydi. Ama o gittikten sonra kanlar yerini aldı o dudakların yerine. Masum gözlerin yerine intikam için yanan gözler, küçük burnu yerine iğrenç kokuları alan çirkin bir burun gelmişti. Hayatın resmi şimdi bir şeytanın yüzüydü. Melek gibi yüzünün yerine şeytan gelmişti ne yazık ki.
<<<<<
Sabah erkenden karga gibi olan Aslı yatağımın başında göbeğimi ve burnumu elleriyle dürtmekle o kadar meşguldü ki kalktığımın bile farkında değildi.
"Kalktım Aslı kalktım. Dürtmene gerek yok."
"Tam tamına bir saat beş dakika otuz dört saniyedir seni uyandırmaya çalışıyorum. Ha şu an otuz beş saniye oldu. Otuz alt,otuz yedi."
"Niye uyandırıyorsun beni ki?"
"Belgin çok kötü görünüyor. Dün akşam ne konuştunuz?"
Yerimden aniden kalkıp saçlarımı karıştırdım.
"Nasıl kötü? Dün akşam ne konuştuğumuz seni ilgilendirmez Aslı."
"Solgun, göz altları mosmor ve baya baya kusuyor."
"Tamam. Ben ilgileneceğim."
Yataktan kalkıp Belgin'in odasına doğru yol almaya başladım. Katta sadece üç odama olmasından kaynaklı bu katı seçmiştim. Çünkü ben yalnız olmayı seviyordum. Üç odadan biri benim biri babamın benim için ayarladığı ve kilitli oda. Diğerini de Belgin'e vermiştim. Odasının kapısını tıklatmadan içeri daldım. Biliyordum doğru değildi ama onun için endişelenmiştim ve hemen onu görmem gerekiyordu.
"Belgin? Neredesin?"
"Tuvaletteyim. Buraya gelmezsen iyi olur."
"Neden?"
"Gelme işte Alparslan. Her şeyi sorgulamak zorunda mısın?"
Dinledim mi? Tabi ki hayır. Tuvalete doğru ilerledim kapıyı açtım. Gördüğüm manzara midemi bulandırsa da onun yanında olmam lazımdı. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum ama yapmasam içimde bir burukluk oluyordu. Klozete doğru başını eğmiş kusmakla meşgul olan Belgin'in arkasına geçip saçlarını ellerimle topladım. O kadar yumuşak ve güzel kokuyorlardı ki. Hem de bu kusmuk kokusuna rağmen. Kusmuğa karşı ayrı bir şeyim olduğu için kendimi durduramıyordum. Belgin'in saçlarını bırakmayıp onun yanına çöktüm ve bende kusmaya başladım. O kadar uzun zamandır kusmuyordum ki midemde olmayan şeyler bile çıkıyordu.
"Alparslan?"
"Hı?"
"Senin hakkında bir şey daha öğrenmiş oldum."
"Ne?"
"Kusmuk görmeye dayanamıyorsun."
"Bunu gerçekten öğrenmek istiyor muydun?"
"Seninle ilgili her bilgi benim için önemli."
Cevap vermedim. Ne diyebilirdim ki? Klozetten başımı kaldırım Belgin'in saçını bıraktım. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra Belgin'e döndüm.
"Temizlen. İş yerine gideceğiz planlarım var."
Odasından çıkıp kendi odama geçtim. Midem hala bulansa da yapacak bir şeyim yoktu. Üzerime siyah bir şeyler geçirip aşağı kata indim. Mutfaktan şarkı söyleyen Aslı'nın sesini duyunca keyfinin yerinde olduğunu anladım. Aslı'nın sesi bayılırdım ama bunu asla dile getirmezdim. Mutfağa geçme gereksimi bulmadan salona geçip koltuğa yayıldım. Belgin aşağı inince Aslı'da mutfaktan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayatın Resmi DÜZENLENİYOR
Chick-LitHayatın resmi bir çiçek bir böcek değildi. Hayatın resmi kan kırmızısı şeytanın siyah kanatıydı benim için. Şeytan bendim. Kan kırmızısı ise insanların acı çığlığının simgesiydi. --- "Geceydi seni bana taşıyan Sen geceye yakındın ben de sana... Ağı...