17. Bölüm. (Kahvaltı)

1 0 0
                                    


Semra Hanım sabah erken kalkmış kahvaltı hazırlığı için mutfağa gitmişti. Çayın altını yaktı. Derin dondurucudan daha önceden hazırladığı paçanga böreklerini çıkartıp buzlarını mikro dalgada çözdürdü. Fırını hafif ısıtarak taze taze yesinler diye fırında 15 dakika ayarına getirdi. Mustafa erken kalkmış salonda gazetelere göz atıyordu. İpek gerinerek odasından çıktı.

"Günaydın anne!"

"Sana da günaydın kızım yüzünü yıka bana yardıma gel!" İpek tamam der gibi başını salladı. Murat daha kalkmamıştı. Dün gece arkadaşı ile nasıl geçirdiğini merak ediyordu? Odasının kapısını tıklattı. Birkaç denemeden sonra kapısını acaba bir şey mi oldu diye açarak içeri girdi. Murat derin bir uyku halinde uyuyordu. Tatlı bir dokunuşla.

"Kalk oğlum yoksa işine geç kalacaksın!" Dedi. Minik dokunuşlarla dürtmeye başladı. Murat kendine geldi.

"Tamam anne! Uyandım gelirim az sonra yanına." Görevini yerine getiren bir komutan edasıyla karargahı mutfağına yöneldi. Fırından sıcak paçanga böreklerini çıkartıp servis tabaklarına bölüştürdü. Kahvaltılıkları dolaptan çıkartarak masaya bir güzel yerleştirdi. Her şey hazır görününce:

"Kahvaltı hazır! Herkes mutfağa!" adeta saldırı veren bir komutan edası ile seslenmişti. Mustafa Bey gazeteleri bir kenara toplayıp mutfağa yollandı. Arkasından İpek en sonda da mahmur gözlerle Murat içeri girdi.

Servis tabaklarına sıcak sıcak paçanga böreği mis kokusuyla insana ye beni der gibiydi. Çaylarını yudumlarken ev haklı göz ucuyla Murat'ı göz hapsine almış ağzının ucuna bakıyorlardı. Dün gece nasıl geçti merak ediyorlardı. İpek atıldı dayanamayıp:

"Anlatsana abi! Dün gece arkadaşınla nasıl geçti?" Murat ağzını bıçak açmazcasına gülümsedi. Bu sahte bir tebessümdü aslında. Onları korumak için onları hiçbir şeyi paylaşamayacağını biliyordu.

"Hiç sıradan bir gece geçirdik. Bir barda sakin bir müzik altında geçmişten bahsettik. Okul yıllarımızdaki anıları anlattık. İlerde gelirse gene buluşalım diye sözleşip ayrıldık. Gece 03.00'dü eve geldiğimde. Onun için hala uyanabilmiş değilim." Dedi. Mustafa Bey oğlunu göz ucuyla çaktırmadan inceledi. Kahvaltısını bitirince ev telefonundan şoförüne telefon etti.

Şoförü aşağıda hazır bir halde Mustafa Beyi evin girişinde bekliyordu. Mustafa Bey ev halkına döndü:

"Akşama görüşmek üzere kolay gelsin hepinize acil bir şey olursa ararsınız." Dedi. Aşağıya inerek araca binip işe gitti.

Murat içi tedirgin bir şekilde umarım renk vermemişimdir diyerek iç geçirdi. Çayını yudumlarken dün gece yaşananları beyninde ve ruhunda tekrar yaşadı. Çayı bitince acaba gerçek miydi? Hazırlanacağım diyerek annesi ve İpek'in yanından ayrılıp odasına yollandı. Şifreli gardırobunu açtı baktı. Verilen pelerin, kılıç ve maske orada duruyordu. Demek ki dün gece bir hayal veya alacakaranlık kuşağı değil tamamen bir gerçekti. Hazırlandı İpek ve annesine

"Hoşça kalın!" diyerek aşağıya indi. Aracına binip işine doğru yol almaya başladı. İpek'le Semra Hanım baş başa kalınca:

"İpek! Bugün planımı uygulamaya başlayacağım." İpek anlamadı?

"Ne planı anne?"

"Kızım geçen abine gelin adayları arıyordum ya!"

" Haa! O mu? Ee! Ne planladın merak ettim şimdi.?

"Kafamda üç arkadaşımın kızları var annelerini çaya davet edip gün yapalım bahanesinde bulunacağım. Amaç; hem muhabbet, hem de çaktırmadan kızlar evlerindeyken nasıl davranıyorlar keşfetmek."

"Anne senden korkulur Valla. Şeytana pabucunu ters giydirirsin sen!" Gülümsedi. Semra Hanım alınmadan:

" Konu Murat olunca Yapmayacağım şey yoktur. O bitsin, sıra sana da gelecek! Deyince.

"Aman anne ben daha okul bitince lisans yapıp akademik kariyer peşindeyim şimdilik o işler bana uzak!" Dedi. Annesinin gönül işlerine karışmasını aslında pek istemezdi. Zamanı gelince ben sana açılırım diye içinden geçirdi.

Beraberce masayı toparladılar. Bulaşık olan malzemeleri temizleyip, bulaşık makinasına yerleştirdi. Annemler bu makinalar olmadan amma eziyet çekmişler diyerek içinden geçirdi. Şanslı bir kuşak olduklarını düşünüyordu. Çalışan kadınlar için bu makinalar zamanı kolaylaştıran bir nimetti. Mühendislik çığır açmış her alanda zamanı kolaylaştıran icatlar hayatımıza girerek zamanı doğru kullanmalarını sağlamıştı.

Odasına gidip okul için hazırlandı. Semra Hanım yalnız kalmıştı. 

Kod KIRMIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin