18.Bölüm (Eve Dönüş)

1 0 0
                                    


Leyla ve Ali sinemadan çıkmış akşam hava kararırken Kızılay'da dolaşarak biraz daha vakit geçirmişlerdi. Bu gün ikisine de çok iyi gelmişti. Ruhlarını birbirini bulmuş geriye kalan tecellilerini bekliyorlardı. İlerde evlenip yuva kurmak temiz bir geleceğe adım atmak için bugün onlar için bir milat olmuştu sanki. Hava serinlemeye başlayınca bir taksi durdurdu. Leyla'nın hasta olmasını istemiyordu.

Taksi ile sitenin arka kapısına kadar geldiler. Dikkatli davranarak ortalığı göz ucuyla kolaçan etti Ali. Sonra Leyla'ya taksiden çıkması için yardım etti.

"Teşekkür ederim. Sayende güzel bir gün geçirdim ." Dedi. Gülümseyerek apartmanlarının giriş kapısına yöneldi. Ali'de kendi apartmanlarının bulunduğu tarafa yönelerek gitmeye başladı.

Annesi geciktiğini zannettiği Ali'yi telaşlı gözlerle karşıladı.

"Neredesin oğul? Hiç böyle yapmazdın geç geleceğinde haber ederdin!" Dedi. Ali, Leyla'yla geçen saatlerde saatleri unutmuş biricik anacığını

Telefonla aramayı akıl edememişti.

"Bir arkadaşımla işim vardı anacığım seni aramayı unuttum? Hakkını helal et!" Dedi. Hiç yalan söylemeye alışık olmayan yüzü patlıcan moru gibi olmuş yüzüne giden kandan yüzünün rengi dönmüştü. Neyse ki anacığı fazla üstelemedi.

Ertesi sabah erkenden kalkıp iş yerine gitti. Mustafa amcasının elini öpüp teşekkür etti. Dün geçen güzel gününün kahramanı o idi. Öğleye kadar yoğun geçti. Gelen giden müşterilerden dinlenmeye vakit bulamadı.

Öğlen namazından sonra cübbeli birkaç kişi Mustafa amca ile görüşmek için izin istediler. Mustafa amca buyursunlar diyerek üst kattaki odasına davet etti. Gelenler farklı cemaatlerden gelen samimi birkaç Müslüman kişilerdi.

Ben kendilerine çay, kahve servisi yapmaya başladım. İçlerinde yaşlı olan bir kişi:

"Sebebi ziyaretimiz yatılı kuran kursumuzun maddi yardıma ihtiyacı var Mustafa Bey, hayrınıza talibe geldik." Dedi.

"Ne kadar lazım sizlere?"

"Arkadaşlarımızla toplam ihtiyaçlar için 50 bin Türk Lirası lazım!?"

"Ne zamana kadar lazım bu para?

"Bir hafta içinde bulmamız lazım bir tanesinin içine mobilya ihtiyacı için, diğerlerine de yakıt ve yiyecek ihtiyaçlarında kullanmak için lazım olacak!"

"Siz adreslerinizi ve telefonlarınızı bırakın! Ben bir hafta içinde halledip paranızı bulacağım." Dedi. Ayağa kalkıp eline sarıldılar.

"Allah razı olsun sizden! Sayenizde sabiler sevinecekler." Dedi. Mustafa amca beni çağırdı. Telefonlarını ve adreslerini not almamı istedi. Gelenlere adlarını, telefon ve adreslerini alarak Mustafa amca nezaretinde aşağıya kadar uğurladılar. Onları gönderince bana:

"Oğlum ben bankayı arayıp talimat vereyim. Sende parayı alıp şoförümle adreslere emanetleri teslim et! Para verince makbuz almayı da unutma!" Dedi.

"Peki!" Diyerek hızla aşağıya indi Ali. Şoför ve bir koruma hazır bekliyordu. Tekrar iş bankasının yolunu tuttular. Görevli memur telefon talimatını aldığı için vip müşteri ayrıcalığı ile sıra beklemeden işlemlerini yaptılar. 50 bin Türk Lirası hazırlanarak çantalarına yerleştirilmişti.

Adresleri telefonla arayarak teyit etti. Paraları bütün ihtiyaç sahiplerine teslim ederek makbuzlarını alarak işlemleri tamamlayıp gönül huzuruyla iş yerine Mustafa amcasına rapor vermek üzere geri döndü. Makbuzları uzatarak:

" Hepsinden Dua aldın Mustafa amca. Allah razı olsun senden" Dedi

Makbuzları alarak kasaya yerleştirdi. Çay istediğini belirterek koltuğuna gömüldü. Çayını getirdiğinde huzurla çayını yudumlamaya başlamıştı.

Aslında bu tür yardımlara birkaç sefer rast gelmişti Ali. Mustafa amca hayır ve hasenatı seven birisiydi. Cemaatler bu konudaki hassaslığını bilir lüzum olduğunda kendilerine gelir yardım talebinde bulunurlardı. Karşılıksız bir iş gibi görünse de cemaatlerden evleri ve yurt gibi yerlerde iş yerlerinde tül alış verişlerini kendinden yaparlardı. Alan razı, satan razı şeklinde bir durum söz konusu idi. Ayrıca Mustafa amcası muhasebeye o aldığı makbuzları vererek devletten vergi indirimi yaparak işlerini kolaylaştırıyordu.

Ali, kendi kendine hayal kurdu. Bir gün İnşallah bende alan değil veren ellerden olurum diyordu. Dürüst olmalı ve çok çalışmalıydı. Mustafa amcada tezgahtarlık yaparak yükseldiğinden bahsediyordu. Ben de çalışırsam ilerde sermaye bularak kendi işyerimi açarım. Evlenirim çoluk çocuğa karışırım diye düşler içindeydi.

"Ali! Diye Mustafa amcasının seslenmesiyle düşten birden uyanıverdi.

"Buyur Mustafa amcam! Dedi.

Kod KIRMIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin