11. Bölüm ( Augustus Tapınağı )

2 0 0
                                    



Murat'ın bilinci kendine gelir gibi oldu. Ağır tütsü kokusu burnunu rahatsız ederek uyuşmuş bedeni ve beyni toparlandı gözleri kapalı olduğundan bir şey anlamadı. Biraz üşüdüğünü hissetti. Üstünde hiç elbise yoktu. Sadece alt tarafının pantolonunun yerinde olduğunu el yordamıyla anladı. En son algıladığı sprey tıslaması ve koku olmuştu. Korkuya kapıldı. En son beş yaşında örümcek korkusuna kapılmış uzun yıllar boyunca bununla boğuşarak zor atlatmıştı. Kapalı yerde kalma korkusu olmamasına rağmen içi titredi.

Kulağı çıtırtılar duydu. Meşaleler yandığından onların çıkardığı bir sesti bu. Gelen ayak seslerinden yankılar oluşuyor herhalde birileri geliyor diye düşündü. Sesler yoğunlaştı ve sonunda durdu. Metalik bir ses:

"Kendine geliyor!" dedi. Sesi özel bir malzeme ile tanınmamak için konuşanları değiştiren bir özelliğe sahipti. Bir kişinin yanına yaklaştığını hissetti. Gelip gözünü kapatan siyah kadifeden bağı aldı. Gözü ışık oyunlarının loşluğunda karşısında duran yedi kukelatalı siyah cübbeli kişiler duruyordu. Yüzlerini kapattıkları porselen karışımı maskeleri vardı. Sadece birisinin kukelatasının içinin kırmızı olduğunu ilginç bir yüzük taktığına dikkat etti. Yüzük sol orta parmağına takılıydı. Boynuzlu bir şeytan figürü orta parmağını boğumlu yerleri katlanarak özel yapılmış bir yüzüktü.

Sağ tarafına baktığında bir sunak gördü. Pagan görevlerinde kullanılan cinsten taş bir sunak vardı. Yerler özel taş malzemelerle döşenmiş çok eski bir yerdi bilemediği bu yer. Altı kişinin ellerinde kısa meçler vardı. Sapları özel işlenmiş eskrim kılıçlarına hiç benzemiyordu. Sapları birbirine çift sarılmış yılanlardan oluşmaktaydı. Sadece kırmızı kukuletalının elinde altından özel taşlarla işlenmiş tepesinde şeytan figürü bulunan bir asa taşıyordu.

Bir kişi yanaşarak ellerinin arkadan bağladı. Sıkı olmamasına rağmen açmadan hipnotize edilmiş gibi karşılık vermeden hareket etmeye başladı. Gelen kişi onu ayağa kaldırdı. Sunağa yaklaştırdı. Yere çökmesini emretti. Çökerek başını hafif aşağıya saldı. Diğerleri de yaklaşmaya onu daire şeklinde kuşatmaya başladı.

Sadece bir meşale kalacak şekilde diğerlerini söndürdü birisi. Ortalık daha gizemli bir atmosfere dönüşmüştü. Meşaleler sönünce yerine döndü kukelatalı. Başkan olduğunu tahmin ettiği kişi asasını taş zemine altı kere vurdu.

"Baphomet!"sesi kalın tonlarda metalik seslerde çınladı. Başkan bu seremoniyi tam iki kere daha tekrar etti. 6.6.6 okuduğu bazı kitaplarda 666 rakamının Şeytanı temsil ettiğini kulaktan dolma bilgilerle biliyordu. Sonra birden bir sessizlik oldu.

"Murat Yurtbilen! Neden buraya geldiğini biliyor musun?"

Hayır, anlamında başını salladı başkanın sorusuna konuşmaya mecali yokmuş gibiydi. Birileri ruh enerjisini çekmiş sadece anlayıp tepki verebiliyor ama konuşamıyordu. Bitkisel hayata girmiş gibi hissetti bir an kendini.

"Sen seçildin! Buraya sadece masonlukta üst düzey olanlar alınabilir. Sen özel seçildin. Davamıza hizmet etmeye Baphomet'e yemin edecek ve sırlarımızı ölümüne saklayacaksın." Dedi. Kafası karıştı ne seçilmesi ne hizmeti diye sorgular yumağı oluştu beyninde. İşinde de beyin fırtınası yaparak sorunları analiz etmek üzere işe girmişti. İç İşleri Bakanlığı'nda strateji bölümüne. Kabul etmiş gibi yapsam ve uygulamasam ne olur diye geçirdi içinden. Başkan, sanki içinden geçeni okur gibi seslendi:

Hoşdere Caddesinde 12 numarada dedenin yaptırdığı apartmanda ailenle beraber yaşıyorsun. Yurt dışında eğitim alıp iki yıl önce İç İşleri Bakanlığı'nın Strateji Daire Başkanlığında İç Kontrol biriminde araştırma görevlisisin. Hassas dosyaları görme ve inceleme yetkin var dedi. Odan beşinci katta oda numaran 14 dedi.

Beyni tekrar uyuşmaya neredeyse göbek bağını hangi hemşirenin kestiğini söyleyecekti. Kanı çekildi sanki bir anda vücudundan bu kadar bilgiye ulaşanlar nelere ulaşır diye düşünürken;

"Beş yaşında örümcek korkusu yaşadın ve uzun yıllar sonunda bunun üstesinden geldin" Deyince bir anda ipler koptu. Sanki alacakaranlık kuşağına dalmış başka bir yere geçiş yapmıştı. Bunu bilmeleri imkansız ailem ve yakın arkadaşlarım dışında kimse bunu bilmiyor dedi. Bu kadar bilgi ona yetmişti. Karşısında esaslı bir bilgi ağıyla donanmış kişiler duruyordu.


Kod KIRMIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin