-Hanımefendi, diyen sesle irkildi Yeşim. Dönüp arkasına baktığında genç bir adamla göz göze geldi.
-Bu çiçekleri nereye koymamı arzu edersiniz?
-Kapının girişindeki masalara lütfen!…
Yeşim oldukça heyecanlıydı, arkadaşı için verdiği bu küçük parti İdil’i çok mutlu edecekti. Bu onun yeni işi için küçük bir hediyeydi. Lisedeki çoğu arkadaşları şu an oradaydı. Hatta ilk hoşlandığı genç bile o akşam onlara eşlik etmeyi kabul etmişti. Ne kadar da değişmiş… Hâlâ bekâr olduğunu biliyordu ama yanındaki genç kadın liseden biri olmadığına göre sevgilisiydi belli ki. Sıcak haziran akşamına rağmen giydiği takım elbise ciddi duruşundan bir şey kaybettirmiyordu. Lisede olduğu gibi çelimsiz vücudu çok değişmemişti ama hep gülen kahverengi gözleri, artık çok boş ve çok acı doluydu. Onda eksik bir şeyler vardı ve bunu çok sonraları öğreneceğini henüz bilmiyordu. …
-İnanmıyorum sana!
Kendisine doğru yaklaşan genç kadın şaşkındı. Yeşim bu hayret dolu gözleri görmekten zevk alırcasına kıkırdadı. Bir kere daha arkadaşına çok yakıştırdığı mor elbisesini hayranlıkla süzdü. İnce zarif kollarıyla onu kucakladı.
-Hepsi senin için tatlım! diyerek İdil’i bahçenin ortasına getirdi. Orada onu bekleyen arkadaşları yeni işi için tebriklerini sundular. İdil hâlâ şaşkındı, bu kadar insanı bir araya getirmek oldukça zor bir iş olmalıydı ama Yeşim bunu başarmış görünüyordu; çünkü hemen hemen hepsi gelmişti. Yeşim’in inadını bildiği için içten içe hepsine acıdı. Kim bilir bu geç kadın onları bir araya toplamak için kıvrak zekâsını nasıl da yormuştu.
-Nasıl gidiyor? diye gelen sesle başını kaldırıp içini hâlâ titrettiğine inanamadığı kahverengi gözlerle göz göze geldi. Suat oldukça tok sesli ve gerçekten etkileyici gözlere sahip bir adamdı. Bir an gözlerini kenetlediği gözlerden, kaçarcasına uzaklaştı. Utanmıştı öyle uzun süre baktığı için.
-Teşekkürler, eğlenceli… diye aldırmazca cevap verdi Yeşim. Utancının hâlâ devam ettiğine inanamıyordu. Suat bunu anlamış gibi gülümsediğinde de yanakları çoktan al al olmuştu. Yanaklarında gezinen gözlerin dikkatini dağıtmak için köşede arkadaşlarıyla kaynaşmış İdil’i işaret etti.
-Çok mutlu görünüyor, diye soğuk olmasına çalıştığı sesiyle mırıldandı. Başarmıştı ve kendiyle bir kere daha gurur duymuştu.
-Evet… Sizin bu kadar uzun seneler arkadaş kalmanız hep garip geldi ama birbiriniz için çok özel olduğunuz gün gibi ortada.
-Biz…
Bunu söylemekte çok kararsızdı ama bir anda çıktı kelimeler ağzından.
-Biz birbirimize hiç ihanet etmedik Suat, dedi birden ve gözlerine kilitlenen gözlere inatla bakmayı sürdürdü Yeşim. Ne demek istediği ortadaydı. Suat ona lisedeyken umut vermişti. Evet, vermişti tabi… Kantinde poğaça sırası beklerken kendi poğaçasını vermişti ona bir keresinde, hatta ayakkabısının açık olan bağına takılıp düştüğünde herkes gülerken Suat kaldırmıştı onu yerden ve soyulan dizine pansuman yapmıştı Yeşim’in. Şimdilerde çocukluk dediği bu anılar o zaman çok farklı hisler uyandırmıştı. Şimdi olsa kesinlikle hepsi saçma gelirdi çünkü artık büyümüştü. Daha sonra sıra sıra dolaşan küçük küçük notlar yollamıştı ona. Hatta bir tanesinde yazılı olan satırlar Yeşim’in saf kalbini çalmaya yetmişti.
Sen kalem ol ben de kağıt
Yaz beni yârim, yârim...
Hatırladığı bu kısa not bu sefer Yeşim’i öfkelendirmişti. Onu okulun en şımarık kızıyla gülüşürken gördüğü an gelmişti aklına, sonra kızın kulağına eğilip bir şeyler fısıldamış belki aynı sözleri söylemişti kim bilir. Yeşim kırılan kalbine sadık kalmıştı ve bir daha da kimseyle görüşmemişti.
Yeşim’in neden bahsettiğini anlamıştı Suat. Ona yazdığı notların okunmadan geri dönmesi ders arasında nedenini sorduğunda aldığı cevapla örtüşüyordu. Ve o günden sonra Suat’la bir daha göz göze bile gelmemişlerdi.
-Yeşim… dedi mahcup bir sesle ama Yeşim onu dinlemeye hiç niyetli değildi.
-İyi eğlenceler Suat, deyip usulca yanından uzaklaştı. O gece bir daha karşılaşmadılar, belli ki Suat gitmişti. Müzik İdil’in keyifli sesiyle kesildi.
-Arkadaşlar herkes buraya baksın lütfen, biliyorsunuz ki dün atama sonuçları açıklandı ve bu gece bu yüzden can arkadaşımın emeğiyle hazırlandı. Doğduğum, yaşadığım bu güzel şehirde yeni nesil yetiştirecek olmak benim için gurur verici. Edebiyat öğretmenine yakışır şekilde konuşamayabilirim, heyecanıma verin, dediğinde herkesten kahkahalar yükselmişti bile…
-Bana bu özel geceyi hazırlayan can dostuma sonsuz teşekkür ederim ve o güzel sesiyle benim için, bizim için bir şarkı söylemesi gerektiğini düşünüyorum.
Bir an Yeşim’le göz göze geldiler, bu durumdan hiç hoşnut olmadığı belliyi ve yolunacak saçlarını da hesaba katarak yine de devam etti sözlerine.
-Alkışlarınızla Yeşim Saraç’ı sahneye davet ediyorum!
Çok zor olmuştu bu son cümleyi kurmak ama Yeşim yine de gelmişti sahneye.
-Ah, evet ben çok teşekkür ederim… Bu gece hepinizin sayesinde güzel oldu, herkese minnettarım, dediğinde yüzü çoktan şekil değiştirmeye başlamıştı bile. Hangi şarkıyı söyleyeceğini düşünmeden vokalist gencin kulağına eğilmiş, bir şey mırıldanmıştı belli ki aklında bir parça vardı. Müzik başladığında bahçeyi aydınlatan bazı spotlar söndürülmüş daha loş bir ortam olması sağlanmıştı. Bu kesinlikle İdil’in işiydi. Yeşim müzikle beraber hafif tempo tutuyor, sıkıca tuttuğu mikrofonla sağa sola sallanıyordu. Hevesli olmadığı halde heyecanlıydı; çünkü bu parça özeldi, Yeşim’in özeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamanı Geri Alabilsem
Teen FictionAşkta gurur olmaz demeyin! Gururuna aşkını kurban eder bir kadın...