Bir an nerdeyim diye etrafıma bakındım. Dün gece geldiğim parka gelmiştim.
Ama bunu isteyerek yapmamıştım.
Ama bir yandan da iyi olmuştu. Eve gitmek yerine parkta biraz oturabilirdim.Daha bu sabah bu parktan ayrılmıştım. Ama sanki uzun zamandır buraya gelmemişim gibi hissettim.
Banklardan birine oturmayı düşündüm. Ama çimlerin üzerine uzanmayı tercih ettim. Sırtüstü uzanıp gökyüzünü seyretmeye başladım.
Hava çok güzeldi. Kendime söz verdim. Eve gidince bisikletime binip saatlerce gezeceğim.
Bir yandan da kulaklığımı takıp şarkı dinlemeye başladım. En sevdiğim şeyi yapıyordum şuan. Şarkı dinleyip papatyaların arasında gökyüzünü seyrediyordum. Bundan başka ne isteyebilirdim ki.
-Merhaba Deniz.
Gözlerimin önünde bi adet Toprak vardı şuanda. Kafasını üzerime doğru eğmiş gülüyordu. Biraz korkmuştum bi anda geldiği için ama çaktırmadım.
Yattığım yerden doğrulup yüzüne baktım.
-Merhaba.
-Uzun zaman oldu görüşmeyeli. Naber, dedi ve güldü. Bende aynısını yaptım.
-Ya ne demezsin. Okuldan çıktım ve ayaklarım beni buraya getirdi. Gerçekten yorucu bi gündü bugün. Dinlenmek için uzanmıştım ki sen geldin. Doğrusu bi daha karşılaşmayız diye düşünmüştüm.
-Dünya küçük. İllâ ki yine karşılaşacaktık.
Güldüm. Sözümü unutmamış ve aynı şekilde bana karşılık vermişti.
Gülümsedim.
-Ee senin günün nasıl geçti?
-Benimki iyi geçti.
-Neden geldin o zaman buraya?
Biraz ters bir şekilde sormuştum bu soruyu. Hesap sorarmış gibi. Aslında amacım bu değildi.-Nasıl yani?
-Hani bunaldığında gelirdin sen buraya. Bugün iyi geçti madem niye geldin?
-Ha evet. Bugün bunaldığım için gelmedim.
-Neden?
-Bugün seni tekrar görmek için geldim.
Şaşırmıştım. Daha bu sabah tanıştık. Neden beni görmek istesin ki?
Yine sordum.-Neden?
-Bi nedeni yok.
Sanırım biraz fazla sıkıştırmıştım onu. Bunu onun yüz ifadesinden anlayabiliyordum. Bu yüzden hemen ortamı yumuşatmak için güldüm.-Tamam ya şaka yapıyorum. Olabilir gelebirsin yani. Sorun yok.
Gülümsedi. Rahatlamıştı.-Sen nerede oturuyorsun?
-Ben iki mahalle aşağıda oturuyorum. Yakın yani evim.
-Kim kim oturuyorsun? Ailenle mi yoksa arkadaşlarınla mı?
-Tek başıma.
-Hmm. Ailen? Yani onlar neredeler?
-Cennette...
Ne yani ölmüşler miydi? Bunu duyduğumda o kadar üzülmüştüm ki.
Ne diyeceğimi de bilemedim haliyle. Yüzüme bakmıyordu. Kafasını eğdi ve öylece papatyalara baktı.-Benim annem de senin gibi papatyaları çok severdi.
-Benim sevdiğimi nerden biliyorsun?
-Sevmiyor musun?
-Seviyorum.
-Tahmin ettim, dedi. Ve hâlâ yüzüme bakmıyordu.
-Peki. Ne zaman öldüler?
-Bilmiyorum. Aslında öldüklerini de tam olarak bilmiyorum. Ben 17 yaşımdayken ikisi birden kayboldular. O gece hava yağmurluydu. Şimşek çakıyordu. Fırtına vardı. Sonra annem ve babam eşyalarını toplayıp hazırlandılar. Sordum. Napıyorsunuz ve nereye gideceksiniz diye. Cevap vermediler. O gece beni öylece bırakıp gittiler. Arabanın arkasından bu parka kadar koştum. Dayanamadım. Düştüm. Arkalarından öylece baktım. O gece bu parkta uyumuştum. Hatta uyumadım desem daha doğru olur. Sabaha kadar beni neden bırakıp gittiklerini düşündüm. Ama bi cevap bulamadım. Her yıl o tarihte bu parkta onları beklerim belki gelirler diye. Dün altı yıl oldu tam. O yüzden dün buraya geldim. Sana başka bi şey dedim ama buraya gelmemdeki asıl amacım buydu. Ama gelmediler biliyor musun? Yine gelmediler..
Ne diyeceğimi bilemiyordum. Toprak bunları anlatırken ağlıyordu. Aynı şekilde ben de ağlıyordum. O kadar üzülmüştüm ki ona.
-Çok üzüldüm gerçekten. Keşke dün gelselerdi. Ben de bu mutluluğa şahit olurdum. Ama ben inanıyorum. Bi gün gelecekler. İllâ ki mantıklı bir açıklaması vardır gitmelerinin. Umudunu yitirme.
Kafasını kaldırdı ve bana baktı. Gözlerinden sicim gibi akıyordu. Onun ağladığını gördükçe ben de ağlıyordum.
Bir anda bana sarıldı. Kollarıyla beni çevreledi. Ona destek olmak için ben de ona sarıldım. Bu sefer hıçkırarak ağlamaya başladı.
O kadar çaresizdi ki durumu. Kendimi onun yerine koyunca nefes alamadım bi an.
-A-anneme ç-çok benziyorsun...
Bunu dediğinde bi kez daha yıkıldım. Demek ki beni annesine benzettiği için buraya gelmişti.
-Ciddi misin?
-Evet öyle. Bu yüzden seni bi kez daha görmek istedim. Seni de çok ağlattım. Özür dilerim.
-Hayır özür dilemene gerek yok. Bak ne istersen yaparım. Bundan sonra ailenin için bir şeyler yapabiliriz. Onları arayalım. Ve annene benzemem yani seni şey yapıyorsa. Anladın işte. Sana bu konuda destek olabilirim.
-Çok teşekkür ederim gerçekten. O kadar anlayışlısın ki..
Bak ne diyorum. Hadi seni evime götüreyim. Annemin fotoğrafını göstereceğim sana.Peki dedim. Ve ayağa kalkıp onun evine doğru yürümeye başladık...