Partide Oscar bizi karşıladı. Ben, Jack, Emily, Jessica ve Oscar takılmaya başladık. Beklediğimizin çok altında bir partiydi. Burası gittikçe sıkıcılaşıyordu.
Çalan şarkı bittikten sonra ergen pop şarkıları açtılar! Jack "Hemen burayı terk etmeliyiz" dedi. Kesinlikle haklıydı. Buraya geleli daha yarım saat olmuştu.
Oscar, "Hey, bomba bi parti biliyorum. Bu gece hemde. isterseniz sizi oraya götürebilirim." Grup olarak gitmek zorundaydık. Hepimiz sıradan bi parti bekliyoruduk.
Vardığımızda bara benzer orta büyüklükte bi yerdi. İçeri girdik ve içecek aldık. Jessica aniden "Hey çocuklar dinleyin Bon Jovi çalıyor!" Evet gerçektende "Bon Jovi - Livin' On A Prayer" çalıyordu. Birden bağırmaya başladım. Herkes şaşırmıştı. Burada iyi müzik çalıyordu!
Sesin geldiği odaya gittik ve ne görelim! Bir grup çalıyordu! Evet bir grup! Fena değildiler. Şarkıya eşlik ettik ve şarkı bittikten sonra Jack
"Tom! Bizde çıkıp birşeyler çalmalıyız!" Önce gerçekten çok saçma gelmişti fakat sonradan mantıklı olduğunu düşündüm. "Peki ama solist bulmamız gerekecek" dedim.
"Jessica veya Emily söyleyemez mi? Sesin fazla iyi olmasına gerek yok" dedi. Gidip Jessica ve Emily'e sorduk. Jessica sesinin kötü olduğunu söyledi ve reddeti fakat Emily kabul etmişti.
Heyecanlandık ve sahneye daldık. Kimse bir şey demedi. Jack bateriye geçti. Bende amfinin üzerinden gitarı aldım. Gitar Fender marka güzel bir gitardı.
Şaşırdım ve içimden sevindim. Ardından Emily "Evet hangi şarkıyı çalıyoruz" dedi. Ben "Sex Pistols - God Save the Queen" dedim fakat Emily "Hadi ama onu söyleyemem" dedi.
Haklıydı da. Başka şarkıları da düşündük fakat ya ben çalamıyordum yada Jack çalamıyordu. En sonda "Aerosmith - Walk This Way" 'i karar verdik.
Şarkıyı çalarken fena değildik. Şarkı bittikten sonra herkes alkışlıyordu. Muhteşem denmeyecek şekilde iyi çalmıştık. Sahneden indik ve Oscar'la Jessica'nın yanına gittik.
Jessica tebrik ediyordu. Oscar'sa adeta delirmişti. Sonra beraber biraz daha içmeye gittik.
---
Sabah uyandığımızda partinin olduğu evdeydik. Dün gecekilerin yarısı vardı ve hepsi uyuyordu. Ortalık resmen savaş alanına dönmüştü. Herkes saçma sapan yerlerde uyuya kalmış, odadaki bazı eşyalar dökülmüş kırılmış, her tarafta içki şişeleri ve bardaklar vardı. Partiyi veren her kimse başı fena dertte olmalıydı.
Jack ve Oscar'da olduğum odada uyuyorlardı. Sessizce Jack'i uyandırdım. Sersemlemiş bi şekilde "Hızlı trenin saati yaklaşıyor." dedi. Diğer odalardan da Emily ve Jessica'yı bulup uyandırdık. Daha sonra 4'ümüz dışarı çıktık.
Ayrılma zamanıydı. Jack'le çok teşekkür ettik. Sonra ordan ayrıldık. Jack'le hızlı trene bindik. Hızlı trende babam aradı. Cevap vermedim ve "Sweet Child O' Mine" 'ı dinledim.
Varınca Jack'le vedalaştık ve dağıldık. Eve geldiğimde babam evde değildi. Kapıyı Laurel (annem) açtı. "Kimler gelmiş! Dün gece nasıldı Thomas?" Aldırmadan direk odama çıktım.
Banyoya gidip duş aldım. Ve sonra acıktığımı farkedip mutfağa indim. Babamın salak yeni karısı çok kötü yemek yapardı. Nerdeyse herşeyi hazırdan alır yada sipariş ederdim.
Evde yiyecek hiçbir şey nerdeyse yoktu. Laurel'in saçma yemeklerinden yiyeceğime aç kalırım daha iyi. Buzdolabından kutu kola kapıp odama çıktım.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tom Rocks
Teen FictionThomas, ailesi ile problemleri olan ve tek hayali bir rock grubu kurup Jimi Hendrix gibi olmak isteyen bir genctir. Bu hikaye onun bir yaz boyunca yaşadıklarını anlatmaktadır.