Aslında Luke'u gruba almamız için bir şanstı bu. Paul gittiği için artık kimse Luke'a karışamazdı. Bu iyi olmuştu. Zaten kişi eksikliğimiz vardı. Jack ile aramızda konuştuk. Jack homofobik değildi. Ama nedensiz yere Luke'un bizim gruba katılmasını istemiyordu. Ona "Hadi ama dostum! Bu fırsatı kaçırmayalım. Onun duşa girdiğinde nasıl bağra bağıra şarkı söylediğini 3. kattan duyuyoruz! Ve sesi bence muhteşem." dedim. Oda kafasını olumlu şekilde salladı. Galiba Paul'un bir gün gelmesinden korkuyordu. Umarım gelmez.
Ve birden Jack ayağa kalkıp "Aman Tanrım! Kızlar!" diye bağırdı. Hemen kalktım kapıya doğru gittim. Koridorda kimse yoktu! Hadi ama. Jack pencerenin önündeyken "Burdalar!" diye seslendi. Pencereye doğru ilerledim.
Aşağa baktığımda Grace aşağda diğer kızlarla beraber Cameron ile konuşuyordu. Zoruma giden aşırı samimi olmalarıydı. Özellikle Grace. Aslında hoş kızdı. Biraz fazla sosyaldi. Bunu bu pazar yapılan yemekte farketmiştim. Fazla gülüyordu. Yani normal insanlara göre. Kızlara "Kızlar gelmicek misiniz?" diye seslendik. Kızlar birbirlerine bakıp el salladıklarında çok zoruma gitmişti. Ama nedense Grace sadece baktı.
Herneyse bizim ilk önce şu grubu tamamlamamız lazımdı. Luke'un odasının kapısını çaldım. Kimse yanıt vermedi ve bende direk içeri daldım. Malesef Luke uyuyordu. Garip olan piercingini çıkarmış olmasıydı. Piercing'i olan kimse bunu yapmazdı. Çünkü takılması tahmin edileceği gibi baya zordur. Odadan çıkmak için kapıya yöneldim. Kapıyı açtım çıkarken Luke'un sesi geldi. "Otur Tom" dedi. Bende yatağına oturdum. Odasının duvarları tamamen posterlerle kaplıyıdı. Ayrıntıları anlatmama gerek yoktur. Oturur pozisyonuna geldi. Hemen konuya girdim.
"Jack. Artık Paul'da yok. Bence bizim gruba artık gel. En azından bizim için. Çünkü artık hiç paramız yok."
"Zaten tek sebep Paul'du. Şimdi hiçbir sebep yok. Yani grubunuza yeni üye alındı." dedi. Sevinçten ona yarım saniyelik sarıldıktan sonra teşekkür ederek çıktım. Yandaki odamıza gittim. İçeri girdiğimde içeride Cameron vardı. Jack ile konuşuyordu. Ben geldikten sonra kendi aralarında ben anlamıyım diye ispanyolca konuşmaya başladılar. Bende biraz biliyordum ama çok hızlılardı. Sonra Cameron dışarı çıktı. Açıkçası şaşkınca izliyordum. Jack'e ne hakkında konuştuklarını sordum. Oda bana "Burda kalmamızla ilgili. Bağzıları bizim burada kalmamızı istemiyormuş." dedi. Bu evde 12 kişi yaşıyordu ama çoğunu daha görmemiştim. İsimlerini bildiğim birkeç kişi vardı. Jack bana "Yarın ki ilk işimiz , tüm ev halkıyla tanışalım." dedi. Bende onayladım.
Hava kararmaya başlamıştı. Luke içeri girip "Ne yiyoruz?" dedi , yatağa doğru fırladı. Uyuyor gibi yapmaya devam etti. Yemek sipariş etmek için aşağa inicektim. Kapıyı açtım , çıktım.
Koridor boştu. Ama bir odadan garip sesler geliyordu. Hiç odadaki olanları tahmin etmek istemiyordum. Merdivenlerden aşağa iki kez indim. Salonda kimse yoktu. Herkes nerdeydi? Kapıya yöneldim. Dışarı baktığımda 100'e yakın insan karşı evde bulunan kızların evindeydi. Parti yapıldığı çok belliydi. Neden kimse bize haber vermemişti? Ama birden Grace açık olan kapıdan çıktı ve iki evin arasındaki kaldırımın üstünde oturdu. Benim birşeyler yapmam gerekiyordu. Kapıyı aralık bıraktım. Ona doğru yürüdüm. Ellerimi cebime sokup "Meraba" dedim. Oda bana karşılık olarak "Selam Tom!" dedi.
İsmimi nerden biliyordu? Acaba beni birilerine mi sormuştu? Umarım sormuştur çünkü onunla çıkmak isterim. "Benimle yürümek ister misin?" diye sordum. İlk önce bana cbaktı , güldü. Sonra arkadan bir erkek geldi. Grace ayağa kalktı ve ona sarıldı! Umarım düşündüğümü söylemez!
"Naber aşkım?" dedi. Ve beni onla tanıştırdı.
"Merhaba. Ben Ollie. Ollie Sneed."
"B-Bende Tom Williams."
"Tanıştığıma memnun oldum. İçeri geçelim mi?" dedi ve Grace'e sarıldı. Grace'de görüşürüz anlamında kafasını salladı. İçeri doğru yürüdüler. Bende arkalarından baktım. Ona yavşadığı çok belliydi. Kırk yılın başı birinden hoşlandım , onun sevgilisi varmış.
Eve geri döndüm. Bizimkiler bile yoktu. İçeride tek Luke vardı. Salonda oturmuş bira içiyordu. Yanına oturdum. "Yemeğin odamda. " dedi. Yukarı çıktım , odasına girdim. Oda biraz karışıktı. Ama yorganın altında bir çocuk vardı. Çıplaktı ve uyuyordu! Pizza kutusu televizyonun yanındaydı , aldım. Oyalanmadan yedim. Geceye doğru hiçbirşey yapmadım. Şarkı dinleyip uyudum.
---
Uyandığımda saat 9'du. Jack'in yatağı boştu. Daha gelmemiş. Elimi yüzümü yıkadım , dişlerimi fırçaladım. Aşağa indim. Salona girdiğimde Luke dünkü yerindeydi. Tam oturdum ki kapı çaldı. Kapıya koştum. Kapıyı açtım. Kapıda olan Grace'di. Çok şaşırdım.
"Bize gelir misin?"
Oha. Kim? Nerede? Nezaman? Nasıl?
"Seni Jack sordu. "
Hah. Zaten sen neden sorasın ki. "Tamam gelicem. " dedim. Hemen çıktım. Benden öndeydi. Onu takip ederek evin bahçesine gittik. Masa yine doluydu. Jack'in yanında oturdum. Tam karşımda Grace vardı. Her lokmamda ona bakıp gülüşünü izliyordum. Aslında her filmde kız erkeğin peşinde koşar. Bizde de tam tersi.
Yine bu akşam olacak partiden bahsediyorlardı. Jack kulağıma "Dostum ben seni çağırmak için ayağa kalktım. Ve birden Grace "Ben çağırırım. " dedi. Bence bir şansını dene!"
Jack sevgilisi olduğunu bilmiyordu. Biz konuşurken bir anda üstüme bira döküldü.
"Özür dilerim!"
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tom Rocks
Teen FictionThomas, ailesi ile problemleri olan ve tek hayali bir rock grubu kurup Jimi Hendrix gibi olmak isteyen bir genctir. Bu hikaye onun bir yaz boyunca yaşadıklarını anlatmaktadır.