Kapıyı açan Jessica'ydı. Elimle başımda selam yapıp "For those about to rock, we salute you" dedim. Jessica kahkahaya boğuldu. (Bu bir AC/DC şarkısından alıntı.) Sarılıp birbirizimle konuştuk ve Jack'le beni bir odaya götürdü.
Gelirken anne ve babasını da görmüştük. Annesi normal ve güler yüzlü birisine benziyordu. Fakat babası hiçte öyle değildi. Çok keyifsiz ve hayattan bezmişe benzer bakışları vardı. Üstelik sinirli bir adama benziyordu.
Jessica'nın bizi götürdüğü oda orta büyüklükte bir odaydı. Odada 2 yatak, mavi bir tane koltuk, çok küçük bir kitaplık ve müzik seti vardı. Ayrıca müzik setininin tam yanında bir kutu vardı. Tahmin edin kutuda ne vardı! Evet bir sürü CD vardı. Yani birbirinden güzel albümler vardı! Hepsi sırayla dizilmiştiler. Burası sanırım dünyadaki cennet! Eski odamıza göre bu oda kesinlikle muhteşemdi!
Daha şimdiden Jack'le bu kadar güzel ve rahat bir yere bu kadar basit bir şekilde geldiğimizi konuşuyorduk. Bu sefer şans bizden yanaydı.
Odaya yerleşiyorduk. Jack'le beraber neredeyse tüm eşyalarımızı odaya dizmiştik.
Günümüz böyle devam etti. Geceye doğru ben, Jack ve Jessica dışarı çıkacaktık. Jessica babasından zar zor izin alabilmişti.
---
Çılgın bi geceden dönüyorduk. Güneş daha yeni doğuyordu. 3'ümüzde yorgunluktan ölüyorduk.
Gecede bir ara alkolden midir değil midir bilemiyorum ama Jessica ve Jack'in öpüştüğünü görmüştüm. İlginç bir olaydı ama tepki vermedim bile.
Eve girince Jack'le direk odamıza dalıp uyuduk. Jessica ne yaptı hiç bir fikrim yok.
---
Uyanınca saat öğleden sonra 2 gibiydi. Müzik setinde kısık sesle 'Led Zeppelin I' albümü takılıydı. Muhtemelen Jack takmıştı. En sevdiğim grubun Led Zeppelin olduğunu bilir.
Fakat ortalıkta Jack yoktu. Salona, mutfağa, bahçeye baktım. Hiçbir yerde yoktu. Daha doğrusu kimse yoktu. Jessica'nın anne ve babası heralde işteydiler.
Jessica'nın odasına baktım. Kapıyı çalmadan direk girmiştim. Keşke çalsaymışım.
Jack ve Jessica, Jessica'nın yatağında, yorganın altında o işi yapıyordular! Neyse buraları anlatmayacağım. Bu hem kötüydü hemde komikti. Ne yapacağımı bilmiyordum.
Biraz Jack'le konuştuk ve konuyu hallettik.
Saatler sonra Jessica'nın babası işten geldi. Jack'le bizim odadaydık. Sanırım Jessica ve babası tartışıyorlardı.
---
Akşam olmuştu ve benle Jack bu gecede dışarı çıkmak istiyorduk. Evde yapılabilecek bir şey yoktu.
Jessica'yla konuştuk. Bu akşam babası yüzünden çıkamayacağını söyledi. Fakat biz evde sıkıntıdan patlıyorduk.
"Jack, gidip Jessica'yı ikna etmeli ve babalarından gizlice herkes uyurken dışarı çıkmalıyız"
"Lanet olsun mükemmel bir fikir"
Yaklaşık 20 dakika kadar Jessica'yı ikna etmeye çalıştık. Kıza resmen yapışmıştık. En sonda kabul etti. Galiba susup onu rahat bırakmamız içindi.
Plan böyleydi. Gece Jessica'nın anne ve babası yataklarına gittikten 1 saat kadar sonra sessizce mutfaktaki bahçeye çıkan kapıdan gidecektik.
Aynen de böyle yaptık. Şu ana kadar hiç bir sorun olmamıştı.
---
Jessica'nın mı Emily'nin mi ne okuldaki bir oğlanın yaptığı partiydi. Eve biraz daha erken döneceğimizi bildiğimiz için fazla içmemeye çalıştık.
Jack nedense plana bağlı kalmadı. Sürekli içti. Garip olan Jack'in içmeyi pek sevmemesi fakat o gece çok istekli içmesiydi. Ayrıca sarhoşken de sürekli Jessica'dan bahsediyordu. Eve dönerken ben ve Jessica iyiydik fakat Jack perişan haldeydi.
Eve doğru geldik. İçeri girecektik ki, salonun ışıkları açıktı! İşte şimdi sıçtık!
Mutfaktaki kapıdan girersek belki bir sorun olmaz diye düşündük ama her kimse (muhtemelen Jessica'nın babasıydı) kapıyı kilitlemiş a*ına koyayım!
Bizde de ön kapının anahtarı olduğundan dolayı ön kapıya gittik. Yakalanacağımız artık kesindi.
Jessica sessizce kapıyı açmaya çalıştı. İçeriye adımımızı attığımız anda yan odadan Jessica'nın babası çıktı. İşte sıçtığımızın resmi buydu.
Babası Jack'i gördü. Zaten uyuklayarak bana dayanıyordu. Babası sert bir sesle "Siz ikiniz hemen odanıza! Jessica sen burda kal seninle konuşacaklarım var!" dedi.
Jack'i de alıp odamıza gittik. Jessica'nın başı büyük dertte olduğunu tahmin ediyordum falat yapabilecek hiçbir şeyim yoktu.
---
Sabah ben, Jack ve Jessica kahvaltı yaptık. Dün gece hakkında konuşmadık. Jack zaten geçen gece ne olduğundan hiçbir fikri yoktu.
Kahvaltının sonlarında Jessica yumuşak ve suçlu bir sesle "Çocuklar, üzgünüm ama babam evden gitmenizi istiyor. Kusura bakmayın, yapabileceğim bir şey yok." dedi.
Bunu anlayışla karşıladım ve oldukça doğaldı fakat Jack "Ne! Ne alakası var?! Ne oldu da şim..."
"Jack tamam yukarda sana anlatırım. Şu anda odamıza gidip toparlanmamız lazım"
Odamıza çıktık. Eşyalarımızı toplamaya başlamadan önce müzik setine 'Black Sabbath - Vol. 4' albümünü taktım. Daha sonra toparlanırken olanları Jack'e anlattım.
Kapıdan çıkarken Jessica'ya teşekkür ettik. Hala özür diliyordu. Gitmemizin tek iyi yönü Jack ve Jessica'nın fuckbuddy/sevgili tarzı saçma ilişkilerinin bitiyor olmasıydı.
Jack'le yürümeye başladık ve ne yapacağımız hakkında hiç bir fikrimiz yoktu.
...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tom Rocks
Teen FictionThomas, ailesi ile problemleri olan ve tek hayali bir rock grubu kurup Jimi Hendrix gibi olmak isteyen bir genctir. Bu hikaye onun bir yaz boyunca yaşadıklarını anlatmaktadır.