1930'lu yılların başıydı. Carl o zamanlar bile oldukça dikkat çekiciydi. Simsiyah delici gözleri ve onları çepeçevre saran uzun kalın kirpikleri vardı. Geniş omuzları, uzun boyu ve atletik yapısıyla tüm okulun dikkatini çekiyordu. Çarpıcı yüz hatlarını tamamlayan siyah saçları ve beyaz teni, yüzünün adeta bir güneş gibi ışıldamasını sağlayan gülüşüyle daha o yaşta istediği herkesi elde edebiliyordu. 19 yaşındaydı ve sahip olduğu çekiciliğin farkında olmanın verdiği özgüvenle oldukça serseriydi. Okulda takılmayı pek sevmezdi. Kalabalık bir arkadaş grubu vardı ve onlarla ülkenin bulabildikleri hemen her yerine kamp yapmaya giderlerdi. Tuhaf zevkleri vardı. Asla yaşıtları gibi kitap okuyan, bisiklete binen, dersleriyle ilgilenen biri olmadı. Yamaç atlayışı yapmak, gecenin geç vakitlerinden gün ışıyana kadar yürüyüş yapmak ve kimsenin gitmediği yerlere gidip oraları keşfetmek gibi hobiler tatmin edebiliyordu onu. Tek yaşaması onu oldukça özgür ruhlu yapmıştı. Fakat kışın bu aylarında şehir yürümeye bile elverişli olmuyordu. Kimi zaman karın kalınlığı yarım metreyi bile bulabiliyordu. Neyse ki bugün o günlerden biri değildi. Yine de yapacak birşeyi olmadığından okulun yolunu tutmuştu. Şimdi ön sırada ki kızı inceliyordu. Yeni gelen kızı. Henüz ikinci haftasıydı bu sınıftaki ve Carl'ın dikkatini çekmeyi başarmıştı. Kızı şöyle bir gözden geçirdi. Şimdi daha net görüyordu. Kızın uzun dalgalı karamel renkte saçları, güzel vücut hatları, harika bir gülüşü, uzun ve ince parmakları, beyaz bir teni, kusursuz yüz hatları, pembe yanakları ve büyük ela gözleri, uzun kirpikleri vardı. Ama bundan ziyade başka birşeydi onu bu kadar kendine çeken. Kızın kendinden emin bakışı, Carl'ı görünce yüzünde oluşan umursamaz, küçümseyici gülüş ve belki de diğer tüm kızların tersine onunla hiç mi hiç ilgilenmemesiydi. İlk başlarda bunu umursamamıştı fakat artık bu durum Carl'ı rahatsız etmeye ve canını sıkmaya başlamıştı. Nasıl olurdu da o kızın dikkatini çekemezdi? İsmi neydi sahi? Eliza evet Eliza. Ne şekilde olursa olsun Eliza'yla konuşma fırsatı bulacak ve onu etkilemeye çalışacaktı. Onun kaidelerini kimse bozamazdı. Carl'ın o gün geri kalan hayatının ilk günüydü. Bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. Ama o bunu henüz bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
" - Çok Doğdum Ama Hiç Ölmedim Carl. "
Mystery / ThrillerBir Cadıya Aşık Olmaktan Daha Kötü Birşey Varsa Oda Kesinlikle Bir Cadının Sıradan Bir İnsana Aşık Olmasıydı. Zehirli Bir Aşk Aynı Zamanda Kurtuluşu Olabilir miydi İnsanın? İmkansızlık Hiç Bu Kadar Tutkulu Olmamıştı..