Carl bir süredir okula gitmiyordu. Havalar soğuk olmasına rağmen bir kaç gündür kar yağmıyordu. Daha iyisi soğuk havaya rağmen güneş bile açıyordu bazen. Carl yataktan doğruldu ve uzanıp su içti. Belki okula uğramayalı bir hafta olmuştu fakat Eliza'yı aklından çıkaramıyordu. Ne olmuştu ona? Bu zamana kadar en uzun ilişkisi bir kaç ay sürmüştü ve hiç bir kızdan tam anlamıyla hoşlanmıyordu. Sadece onlarla vakit geçiriyordu ve sonrasında onlardan uzaklaşıyordu. Şimdiyse oturmuş haftalardır Eliza'yı düşünüyordu. Ondan gerçekten hoşlanmış mıydı? Yoksa takıntı haline mi getirmişti onu? Bunu kendisi bile cevaplamak istemiyor gibiydi. Kalktı ve pencereyi açtı. Neyse ki güneş biraz olsun neşesini yerine getirmişti. Uzun zamandır telefonuna bakmadığını farketti. Telefonunu aldı ve pencere kenarına oturup telefonuna bakmaya başladı. Bir kaç mesaj vardı. Göz gezdirdiğinde annesinin onu özlediğini yakında ziyaretine geleceğini söyleyen mesajını okudu. Babası öldükten sonra annesi yeni bir evlilik yapmıştı ve mutlu görünüyordu. Carl onun mutluluğuna her zaman saygı duyardı. Fakat yine de hiçbir zaman babasının yerine başka bir adamı koymayı hayal edemiyordu. Bu yüzden annesi ve eşiyle yaşamayı istemedi ve onlardan yeterince uzak olan Forx'a taşındı. Artık bir yetişkindi ve tek başına idare edebilirdi. Annesine hızlıca onunda kendisini özlediğini ve tek başına herşeyin yolunda olduğunu idare edebildiğini ve merak etmemesini söyleyen bir mesaj attı. Diğer mesajları okumaya koyuldu. Arkadaşları onu kampa davet ediyordu. Havalar güzeldi ve yeni yerler keşfetmek için daha uygun bir zaman düşünemiyorlardı. Carl onları bir süredir çok ihmal ettiğini farketti ve onlara da bir saat sonra meydanda onlara katılacağına dair bir mesaj yolladı. Hızlıca diğer mesajlara baktı. Bir kaç kız ona görüşüp görüşemeyeceklerini soruyordu ama o cevap bile vermek istemiyordu. Bir anda tüm kızlardan soğumuştu. Kimseyi görmek istemiyordu. Telefonu bir köşeye bırakıp kamp için gerekenleri hazırlamak üzere çantasına yöneldi. Çantasını hazırladı, duş aldı, birşeyler atıştırdı ve hızlıca bir kahve içti. Şimdi kendini daha iyi hissediyordu. Saatine baktı. Geç kalmıştı. Hızlıca arabasına doğru ilerlerken bu kampın onu meşgul edecek olmasından memnundu. Eliza'yı düşünmeyeceğine dair kendine söz vermişti. En azından bu kampta Eliza'yı düşünmeye pek fırsatı olmayacağına seviniyordu. Arabayı çalıştırdı ve meydana doğru yola çıktı. Meydana ulaştığında Abraham, James, Clark, Caitlin ve Lisa onu bekliyordu. Onları görünce kendini daha iyi hissetti. James Carl'a gidecekleri yeri anlatmaya başladığında kafasının dağılmaya başladığını hissediyordu Carl. Bu iyiye işaretti.
- Forx ormanının batısında ki patikayı geçince duracağız, yeni bir nehir yatağı keşfettik. Etrafı oldukça ağaçlık ve avlanmaya elverişli. Bayılacaksın dostum.
- Beni nasıl heyecanlandıracağını iyi biliyorsun James. O zaman baylar bayanlar ; sıkı tutunun, yola çıkıyoruz! ' Dedi Carl.
Gülüştüler. Arkadaşlarıyla birlikte arabalara atladılar. Üç araba yola çıktıklarında Lisa Carl'ın arabasında ki yerini çoktan almıştı. Carl Lisa'nın yanında kendini oldukça rahat ve güvende hissediyordu. Lisa onun çocukluk arkadaşıydı ve annesinin yanından ayrılmak istediğini duyunca Forx'a taşınmasını ona Lisa teklif etmişti. Lisa'da ailesiyle birlikte taşındıktan sonra oradaki bir liseye başlamıştı. Carl o zamanlar nasıl olsa yeni bir hayata başlayacaktı ve yanında en azından çocukluktan bu yana tanıdığı birinin olması düşüncesi ona mantıklı gelmişti. Lisa sayesinde Forx'a çabucak adapte olmuştu ve kendisini yalnız hissetmiyordu. Lisa belki de Carl'ın başka gözle bakmadığı tek kızdı. Onunla çocukluktan bu yana aralarında kuvvetli bağlar vardı. Birlikte zaman geçirmeyi seviyorlardı. Carl Lisa'nın onun arkadaşı olmasından çok memnundu. Fakat Lisa için işler biraz farklıydı. O oldu olası Carl'ı çok beğeniyordu. Çocukken ona hayrandı. Büyüdükçe bu önce hoşlantıya daha sonralarındaysa aşka dönüştü. Carl'da zamanla bunu anlamıştı fakat bunu ikiside dile getirmiyordu. Çünkü birbirilerini kaybetmek istemiyorlardı ve Lisa en azından yakın arkadaşı olarak Carl'ın yanında olmayı tercih ediyordu. Carl ise bu konunun sonsuza kadar dile getirilmemesini umuyordu. Yol oldukça uzaktı. Yol boyunca Lisa'yla sohbet etti Carl. Eliza'yı daha az düşündüğü için çok mutluydu ve Lisa'ya bu yüzden minnettar hissediyordu. Lisa radyoyu açtı ve bir kanalda durdu. Güzel ve sakin bir şarkı dinliyorlardı şimdi. Bu Carl'ı tekrar Eliza'yı düşünmeye itmişti. Lisa Carl'ı çok iyi tanıyordu. Carl'ın yüzünü inceledi ve neyi olduğunu merak etti. Carl öyle birşeyleri pek umursayan biri değildi ve onu şu ana dek çok nadiren düşünceli görmüştü. Onun için endişelendi.
- Neyin var Carl?
Lisa'nın sorusuyla düşüncelerinden sıyrıldı Carl. Lisa'nın onu endişeyle incelediğini farketti. Cevap alana kadar peşini bırakmayacağını bildiği için Lisa'ya gerçeği söylemeye karar verdi. Bu onu incitebilirdi ama onların dostluğu da böyleydi işte. Şeffaf ve olduğu gibi.
- Biri var Lisa.
Lisa duyduklarına inanamıyordu. Carl'ın bir kızı düşünüyor olması karşısında hayretlere düştü. Kalbi kırıldı ama bunu belli etmemesi gerektiğini bilecek kadar zaman geçirmişti Carl'la.
- Yalnış duymuyorum değil mi? Seni kendisiyle ilgili dalgın dalgın düşündürecek bir kız mı var ?
Carl bir süre sessiz kaldıktan sonra konuşmaya devam etti.
- Farklı biri Lisa. Sanki onu tanıyor gibiyim ama henüz yeni tanıştık. Onda beni şiddetle kendine çeken birşey var. Aklımı her an meşgul ediyor ve onu düşünmeden edemiyorum. Oysa o benim varlığımın bile farkında değil. Farkındaysa bile muhtemelen umurunda değil. Benimle konuşmak bile istemediğini biliyorum. Nefret dolu bakıyor gözlerime ve ben ona hiçbir şey yapmadım. Neden böyle davrandığı hakkında en ufak bir fikrim bile yok. Benden nefret edebileceği ne yapmış olabilirim bilemiyorum. Sanırım benden pek hoşlanmadı.
Lisa şaşkınlıkla Carl'a bakmayı sürdürdü. Nasıl cevap vereceğini bilemiyordu fakat ona destek olmalıydı. Carl'ın üzülmesine izin veremezdi.
- Heey, sen Carl Watson Black'sin. Kim senden hoşlanmaz ki? Yalnış düşünüyorsun belki de tamamen senle alakasız sorunları vardır. Hayatında yolunda gitmeyen şeyler olabilir. Biz kızlar anlaşılmaz varlıklarız. Bazen birşeyler canımızı sıkıyor ve biz başka birşeyden bunun acısını çıkarıyoruz. Yanlış zamanda tanışmış olabilirsiniz. Tekrar denemelisin bence. Ayrıca şunu demeliyim ki o kız seninle gerçekten tanıştığında ne kadar şanslı olduğunu anlayacaktır.
Carl Lisa'nın dediklerini düşündü. Çok mu hızlı tepki vermişti olanlara? Kendine yeminler vermişti. Onunla bir daha asla konuşmayacaktı. Yoksa bir kere daha şansını denemeli miydi? Şimdi kafası karışmıştı. Lisa haklı olabilirdi. Ama kalbi çok kırılmıştı. Küçük düşürülmüştü. Bunu sonra düşünmeye karar verdi. Gidecekleri yere varmışlardı. Arabayı durdurdu. Lisa'ya baktı. Kafası karışmış görünüyordu. İnerken ondan birşey rica etti.
- Dediklerini düşüneceğim, zamana ihtiyacım var. Diğerlerinin birşey bilmesini istemiyorum, bu aramızda kalmalı Lisa.
Lisa başıyla onayladı.
- Meraklanma Carl, unuttum bile.
Carl gülümsedi.
- Son olarak ... Teşekkürler Lisa.
Gülümseme sırası Lisa'daydı.
Arabadan inerken Lisa gözlerinin dolduğunu hissetti. Hızlıca kendini toparladı ve Carl'la birlikte diğerlerine katıldılar. Arabalar dar patika yola girmediği için çantalarını sırtlarına alıp onları park etmişlerdi. Şimdi hava kararmaya başlarken fenerlerini açıp uzun bir yürüyüşe başlamışlardı. Temiz havayı ciğerlerine doldururken Carl yeniden umut dolu hissediyordu. Şimdi kampa, yürüyüşe ve bir dolu yeni keşfedilecek yere konsantre olabilirdi. Epey ilerledikten sonra yoruldular ve grupça biraz dinlenmeye karar verdiler. Kayalıkların üzerine yeni oturmuşlardı ki ağaçların sıklaştığı yerden sesler duydular. Başta bir ayı çıkabileceğini düşündüler. Oysa şimdi gördükleri karşında hepsi adeta şoka girmişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
" - Çok Doğdum Ama Hiç Ölmedim Carl. "
Mystery / ThrillerBir Cadıya Aşık Olmaktan Daha Kötü Birşey Varsa Oda Kesinlikle Bir Cadının Sıradan Bir İnsana Aşık Olmasıydı. Zehirli Bir Aşk Aynı Zamanda Kurtuluşu Olabilir miydi İnsanın? İmkansızlık Hiç Bu Kadar Tutkulu Olmamıştı..