Huzura erişmek denilen şey intihar değildir. Huzura erişmek sadece beyni temizlemekle geçmişi silmekle olur. Fakat kimse bunu yapamayacağı için intihara başvurur. İnsanların sadece bedenleri yok olur ruhları değil. Önemli olan ruhu değiştirmektir onu kontrol edersen intihar diye bir kavram yok olur...
~•~
Canımı sıkan kağıda göz gezdirdim. Çalıştığım yerlerden çıkmayan sorulara bakıyordum, onlarsa bana göz kırpıyordu. Lanet olasıca tarih dersi !Adam kimle savaş yaptıysa yapmış bize ne. Diye içimden sitem ediyordum belki fakat bunu hocaya karşı dile getiremiyordum. Bakmaya bile tenezzül etmiyordum.
Hayıflanıp sınıfa göz gezdirdim. Ben kafamı kaldırdığımda benim gibi etrafına bakan bir çok kişi vardı.
Hocaya baktıktan sonra ağzımı yavaşça oynattım "4 ne?". Karşıdan gelen cevabı hemen işaretledim. Hocaya baktığımda hala pencereden dışarı bakıyordu. 'Bakmaya dvm glm' dedim içimden ve sırıttım.
Diğer soruları da alabildiğim kadar kişiden aldım geriye kalan bildiğim soruların hepsini işaretledim ve arkada gereksiz olarak koyduğu kodlama kısmına kodladım. Hayır tamam üşengeçsiniz de biz de deneme sınavına mı giriyoz kardeş ?Yanımdaki daha ismini bilmediğim sıra arkadaşımı ittirdim.
"Çekil". Hızla ayağa kalktı ve geçmem için bekledi. Ona kısa bir bakış attım ve kağıdı hocaya verdim.
"Hilal? Ne bu hız kızım?" Dedi fısıldayarak
"Çözdüm işte..." dedim ve hocanın gözünün içine baktım "Ben dışarıdayım hocam" dedim ve kapıya doğru ilerledim.
"Hayır efendim çıkamazsın, otur oturduğun yere." Hocaya döndüm. Senden iğreniyorum demek isterdim ona ama maalesef vereceğim cevap malum.
"Hocam sormadım". Tamam belki yine çok cici ya da hemen kabul eder gibi değildi ama bu iğrenç ter kokan sınıfta durmak da çok isteyeceğim bir şey değildi. "Hem çantam sınıfta okuldan kaçamam." deyip kapının kulpunu tuttum ve dışarı çıktım.
Kapıyı kapatırken hocaya baktım. Söyleniyordu. Kapıyı sertçe kapadım ve kızlar tuvaletine doğru ilerledim.
Kapıyı açtım ve etrafıma bakmadan lavaboya girdim. Klozete oturdum cebimden telefonu çıkardım ve direk mesajlara gittim.
Kime: Eda
Dersten çıktım zilin çalmasına da az kaldı dersten çık ve mekana gel.Mesajı attıktan sonra lavabodan çıktım ellerimi yıkamak için musluğa yaklaştım ve ellerimi tüm avucum sabun dolacak şekilde sabunla doldurduktan sonra musluğu açtım . İsraf misraftı tamam belki elimde sabun da kalmamıştı ama zevkli bir şeydi bu. Elimi yıkayıp aynaya doğru salladım. Tüm ayna su damlacıkları olurken oradan da yansımama baktım. Su damlacıkları yüzümden minik minik kaymalar vardı yüzümde. Kendi kendime fısıldadım
"Tablo gibi kızım be maşallah bana." deyip gülümsedim ellerimi okul üstüme sürdüm ve tırnaklarıma baktım. Tırnaklarımı yemediğim için mutluydum. Ne o iğrenç uzunluğu vardı ne de ete gömülmüş kısalığı. Hafif yuvarlaktı ve orta boydaydı.
Saçımı hafiften ellerime tararken kapıya yöneldim.
Çıktıktan sonra merdivenlerden aşağıya doğru inemeye başladım. Spor salonu bodrum kattaydı. O yüzden 2 kat aşağı indim. Aşağı inmek zevkliydi belki kabul ama yukarı çıkarken bu merdivenler benden az bela almıyordu.
En sonunda aşağı kata geldiğimde ders işlenmesi gerekirken spor salonu bomboştu.
Hıçkırık sesi !
Etrafıma bakındım
Bir erkek inlemesi!
"Hey!"
Sesler kesildi fakat aynı anda yavaşça koridorun sonundan beri süregelen ışıkların hepsi teker teker kapanmaya başladı.
"Oyunuma hoş geldin Hilal"
Bir süre durdum, etrafımda dört dönüyor ve sesin nereden geldiğini algılamaya çalışıyordum.
"Kimsin sen !" Sonunda dilimin bağı çözülmüştü
"Buna verecek bir cevabım şimdilik yok." Dedi her kelimesine her harfine baskı yaparak.
"Çıksana ortaya. Kimsin dedim sana !"
"Bir daha bana emir vermeye kalkışırsan bu arkadaşın için pek hayırlı olmaz bu birincisi. İkincisi beni tanıyor olman gerekirdi. Babanın yediği onca halt bana karşıydı." Sesindeki tını çok iyi değildi ama korkunç da değildi. Ya da bir diğer seçeneğim aklımı kaçırmış olmamdı.
"Babamı nereden biliyosun!"
"Baban bilinmeyecek gibi değil hem de onca borca girdikten sonra." Bir süre suskunluk yaşandı. Bu süre zarfında kapanan ışıklardan son bir tanesi beni aydınlatırken o da bir kaç yanıp sönmeden sonra kapandı. Şimdiyse geriye bir tek küçük pencereden kalan ışık vardı.
"Bu kadar sohbet yeter." Sesi tok olduğu için dediğim dedik konuşuyordu. "Sabah 3.30 da senle buluşacağız fakat ben ilk başlarda filmi uzaktan izleyeceğim. Adamlarım seni alacak. Tam saatinde orada olmazsan çevrenden herhangi biri ölecek."
"Ne saçmalıyorsun sen ya." Diye bağırdığım boş duvarlara karşı.
"Eğer saçmalasaydım..." bir yerden yuvarlanma sesi geldi ve ayağıma bir şey çarptı. Çığlık atarak geri çekildim "Arkadaşın bu halde olmazdı."
Gözlerim irileşirken yere eğildim ve minik ışık parçasıyla aydınlanan sınıfta Eda'nın yüzünü kendime çevirdim. Alnında bir şey yazılıydı.
'Hem ağlamayı seviyorsun hem gülmeyi. İnsanları korkuturcasına bakıyorsun orada ama aslında altında can çekişen bir ruh yatıyor. Kendini iyi hissettiren şeyi yap ve oraya bir adım at. Gerisi gelecektir...'
Alnında silik halde duran yazıyı okuduktan sonra ayağa kalktım fakat bir anda camlar paramparça olurken yere tekrardan eğildim ve çığlık attım. Bir yandan da elimle kulaklarımı tıkıyordum.
"Bu bir uyarıydı, eğer beni ciddiye almazsan bu kurşunlar bir cam yerine bir insanın kalbini hedef alır." Dediği şeyle ağlamam daha da arttı ve deli cesaretimle bağırmaya başladım.
"Adi şerefsiz! Ne istiyorsun benden! Çık karşıma yiyorsa! Bu kadar mı korktun benden ha! Bana zarar versene! Hadi bir denesene!"
Karşılık olarak duyduğum tek şey yankı yapan sesim ve cümlelerimdi...
~•~
Herkese merhabaaağğğğğ !!!
Bu bölüm daha kısaydı normalde ama uzattım. Daha fazla okumanız için.Aslında şöyle bir durum var normalde sürekli kağıtlara kısa kısa hikayeler yazarım ya da bir defter alır ve ona hikaye yazmaya başlarım fakat hiçbirini beğenmem ve sonucunda ya kağıdı ya da defteri yırtar atarım.
Fakat bu sefer bu hikayemin güzel olmasını istiyorum
(Bu arada evet sözel dersleri hiç sevmiyorum üzgünüm sözel karşlerim)
Umarım hikayeyi beğenirsiniz. Eleştriye açığım her türlü yorum atabilirsiniz.
Bu arada bölümler kısa olursa şunu da söyleyeyim telefonumdan yazmaya çalışıyorum...
İyi okumalar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAİNİTE #Wattys2017
Teen FictionKirletilmiş bedenlerin içindeki dokunulmamış ruhları kana bulamak kolaydır. Asıl marifet ruhumuzun mabedindeki taşları kazınmamış halde saf ve temiz tutmaktır. ~ Yıllardır onun ne yaptığını biliyordu. O hayatını sürerken gölgesi gibi ardında onu i...