P~6

40 5 2
                                    

Canınız yanar, içiniz burkulur, fakat elinizden hiçbir şey gelmez. Sanki ağzınızı kapatmak için üst ve alt dudağınıza kelepçe geçirilmiştir. Konuşturmazlar sizi. Fakat bilmezler ki susunca gözlerimiz konuşur. Gözyaşlarımız dile gelir ve ağzımızdan daha çok şey anlatır.

Şu anki hislerimi göz önüne almaya çalışıyordum fakat olayın şokunu üstünden atamamış ve içimde birbiri içine geçmiş duyguları da çözecek gücüm kalmamıştı.

Babamın ayağa kalktığını gördüm. Kulaklarım uğulduyor içimdeki küçük kız can çekişiyordu.

"Sen ne dediğin farkındamısın densiz! O daha 18 yaşında 18! Sense kocaman adamsın, o daha lise okuyor sen şirket yönetiyorsun. Aklını başına topla Aşar! Başka bir şey iste benden."

Soyadı Aşardı sanırım. Fakat tek idrak edebildiğim durum buydu.

"İsteğimi zaten sana söyledim Kenan. Kabul ediyor musun, etmiyor musun?"

"Sorduğun sorunun saçmalığının farkındamısın Aşar! Cevabım tabiki de hayır kızımı sana satmam. Para uğruna."

Gözlerime hücum eden yaşları geri itmeye çalışmıyordum. Çağrının iğrenç isteğinden bulanan midemle mide asidimin o acı tadını boğazımda hissediyordum. Gözlerimi yumdum. Bu hale mi gelmiştik ailecek? Annemi görüyordum. İçindeki duyguları hissedebiliyordum. Dışından gözyaşı akarken içine doğru kan ağlıyordu. Ya babam. O da rn az bizim kadar yıkılmış haldeydi. Buraya içindeki mutlulukla ve hayallerle gelmiştim. Aileme kavuşma hissiyatını tatmak için. Fakat beni buraya getiren etkenlerin başındaki o iğrenç adam şimdi beni istiyordu.

Gözlerimi Çağrıya çevirdim. Onun da duygularını görmek gözlerinden geçen hisleri anlamak istemiştim. Ama tek gördüğüm bulanıklar arasındaki yan profili olmuştu. Bana bakmıyordu, gözlerinin hizasını takip ettiğimde salonun girişindeki adamlara bakıyordu.

"Dediğim başka bir cevaba açık değil. Madem istemiyorsun..." işaret ve orta parmağını birleştirip adamlara salladı. Soğuk metalin çekilme sesi kulaklarıma doluyorken gözlerimi sildim. Bu kadar güçsüz değilsin sen Hilal.

Gözyaşımı sildiğim elime baktığımda karardığını gördüm. Bu yüzümden akan yaşlardan ve akan yaşlara karışan siyah makyajdan kaynaklıydı. En az nefis kadar karanlık, kirletilmiş bir siyahtı.

Silahlar bir anda babamın kafasında belirince yerimde donakaldım. Ayağa kalktım ve babama ilerlemeye çalıştım. Ancak bu sadece bu halde kalmıştı. İcraata geçirememiş halde koltukta Çağrının yanına düştüm. Çığlık atarken babama bakıyor ve ağlıyordum. Güçlü değildim. Bedenen değildi bu, ruhen güçsüzlüktü. Ve ruhum artık pes etmişti.

Çağrının elinde kurtulmaya çalışıyor çırpınıyor ama yine boşa kürek çekiyordum. Kolunu omzuma attı ve beni iyice kendine çekti. Nefesini kulağımda hissediyorken gözlerimi yumdum. Gür sesiyle kulağımın dibinden konuşmaya başlayınca ürkmüş ve yerimde hafif doğrulmuştum.

PAİNİTE #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin