İyi okumalar.●○●○
İntihar... Güçsüzlük. Acıların, zorlukların kısa yolu. Siz hiç intihar etmeyi düşünecek kadar acı çektiniz mi? Siz hiç o kadar zorlandınız mı? Omuzlarınıza taşıyamayacağınız kadar yük yüklendi mi? En derininden sarsıldınız mı?
●○●○
Sürekli not tuttuğum deftere göz yaşları eşliğinde içimi dökerek gözlerimi kapadım. Fikrimi düşünmeye başladım. Otururken cenin pozisyonuna geçip, kollarımı bacaklarıma dolayarak kafamı diz kapaklarımın üzerine koydum.
Elime düşen gözyaşı ile birlikte hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Bunu her zaman yapıyordum, ilk değildi. Sinir krizi geçirmem an meselesiydi.
Şu an kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum, çünkü bir gün daha hastanede kalmayı göze alamıyorum. Hastaneyi sevmiyorum. Benim için sadece yorgunluk ve ailemin acısını hatırlatıyor. Her bir sedyeyi gördüğümde, aklıma annemin elimi tutarken söylediği sözler geliyor.
Kendimi sakinleştirmeye çalışmalarım başarıyla sonuçlanınca beynim olmayacak düşüncelere daldı. Hayal görmek benim için herşeydi, beni bu evden, amcamdan ve nefret ettiğim herşeyden soyutluyordu.
Cama birkaç kez vurulması ile birlikte yerimden hafifçe sıçradım. Bu kimdi?
Yatağımdan kalkarak balkonuma doğru emin adımlarla ilerlemeye başladım. Yere yapışmamla birlikte aslında emin adımlarla yürümediğimi fark ettim. Çok sakar olduğumu söylemiş miydim?
Perdeyi açtığım anda gözlerimin Eymen'in gözleriyle buluşması ile yerimde donakaldım.
O. Buraya. Neden. Geldi?
Eymen'i tanıtayım hemen size.
Mahallenin en zengini, zengin olduğu halde neden bu mahallede yaşadıkları hakkında bir fikrim yok, yakışıklı, yardımsever, aslında sözde yardımsever, her kızın peşinde koştuğu ego küpünün teki. Onu pek sevdiğim söylenemez.
'Çünkü o sana bayılıyordu.'Dediğinizi duyar gibiyim. Bende öyle düşünüyorum sorun yok.
"Neden burdasın?" Amcamın evde olduğunu bildiğim için kısık sesle sormuştum.
"Hoşbuldum." Suratında tam olarak "piç gülüşü" vardı. Umarım nasıl birşey olduğunu biliyorsunuz.
"Hoşgelmedin. Hemen git buradan!" Kapı aniden kapatacakken ayağını araya koydu. Koymasıyla eş zamanlı yüzünü buruşturdu.
Hey, böyle pandalara benziyor!
"Acıdı." Göz devirip yanıtladım demek isterdim ama ne yazık ki göz deviremiyorum. Bi beceremeyen benim sanırım.
"Ben mi dedim ayağını oraya koy diye? Git dedim değil mi?"
"Evet." Verdiği cevapla bir süre afalladım. Bunu bende biliyorum.
"O zaman git!" Kapıyı kapatmama aradaki ayağı engel oldu. Sadece biraz daha bastırdığım için canı biraz daha yanmıştı.
Şu anda düşündüğüm tek şey; İyi oldu.
"Amacın ayağımın kopması falan mı?"
"Aslında evet ama şu an değil. Amacım şu an için sadece gitmen."
Bi kere o balkona nasıl gelebildi ki? Biz ikinci katta oturuyoruz. Bunu başka bir zaman, aslında hiçbir zaman, konuşuruz.
"Asel senden birşey isteyecektim."
"Amcamın evde olduğu günü mü buldun?" Kaşlarını çatarak kafasını hafif geriye kaydırdı.
"Ciddi misin? Tek sorun amcanın evde olması mı? Uff, bu muydu gerçekten?"
"Evet, buydu salak. Şimdi hemen git burdan!"
"İçeri gelemez miyim?"
"Ya, tabiki gelemezsin." Amcam içerdeyken içeri giremeyeceğini anlaması üzerine cebinden telefonunu çıkarıp bir kaç tuşa bastıktan sonra annesi olabileceğini düşündüğüm bir ses samimi bulmadığım birkaç kelime söyledi.
Eymen annesiyle biraz daha konuştuktan sonra telefonu kapattı ve göz kırptı. Oha çok güzeldi!
Hayran hayran onu seyrederken amcamın telefon melodisini duymamla Eymen'e bakarak hafifçe gülümsedim.
"Amcam yaklaşık yarım saat annemin yanında olacak."
Kapı kapanma sesini duymam ile birlikte Eymen'e içeri geçmesi için elimle yatağı gösterdim. (Fesatlar aldlalfla)
SADECE OTURMASI İÇİN.
Yatağa oturduğu anda bakışları yatağa oturmam gerektiğini söylüyordu. Bu da bakış dili olsa gerek.
Tekrar düşmemek için bu sefer gerçekten emin adımlarla yatağa doğru ilerledim ve oturdum. Oturduğum anda konuya girdi.
"Senden birşey isteyecektim."
"Dinliyorum." Aslında bunu söylemesem dinlediğimi anlamayacağına eminim. Ne kadar mantıklı konuşuyorum öyle.
"Sevgilim olmanı istiyorum."
* * * * * *
(Düzenlendi)
Sizleri seviyorum.
Beğenmenizi umuyorum. Yorum ve votelerinizi bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-ÇARESİZ-
Подростковая литература" Seni anlıyorum, canın yanıyor, biliyorum." Yine her zamanki sinir krizlerinden geçiriyordum. Sinir krizi geçirdiğimde etrafımdaki kimseyi görmüyor, ne söylediğimin farkına varmıyordum. Bu benim suçum değildi! " Anlamıyorsun! Sen dört yaşında zen...