Arkadaşlar 20 vote gelmese de bölümü yayımlıyorum.
Arkadaşlar sizce Fadime Teyze'nin ve Hasan Amca'nın annesinin gelmesiyle bir ilgisi var mı? Bunun cevabını bu satıra yorumlamanızı istiyorum.
Size bir kitaptan ve yazardan bahsetmek istiyorum. Plutonlu_Unicorn adlı okuyucumun yazmış olduğu Kara Güneş adlı kitabı hepinizi öneririm. Ben çok beğendim. Sizin de okuyup yazarımıza destek olmanızı rica ediyorum. Ayrıca arkadaşlar artık her bölümde bir kitap önereceğim.
Multimedia Emel.
Neyse çok konuştuğumun farkındayım.
İyi okumalar..
Önüme döndüğümde ise Eymen tanımadığım bu kadın hakkında tek bir kelime söylemişti :
" Anne!"
Eymen'in annesini daha önce hiç görmemiştim. Eymen son kelimesini söylediği andan itibaren ağzım açık bir şekilde sırasıyla bir Eymen'e bir annesine bakıp duruyordum. Fadime Teyze'ye baktığımda ise artık gülmediğini fark etmiştim. Peki ya annesi burda olduğumuzu nasıl öğrenmişti? Ya da daha önemlisi kaçtığımızı nerden biliyordu? Eymen'in ağzından bir kaç kelime dökülmüştü :
" Sen, se-senin bu-burda ne işin var?"
" Asıl sizin burda ne işiniz var?" Eymen'e bakarak ; " Bu çaresiz ve fakir kıza mı acıdın? Bununla burda ne arıyorsun? Ne işin var burda ha? Söylesene!"
" Anne, şey... Iıııııııı... Ben bu kızı tanımıyorum. Dağ evine giderken arabamın benzini bitti. Bende yoldan geçen bir tır gördüm ve binip buraya geldim. Burda bu kızla tanıştım. Daha sonra sen geldin işte. Yanlış anladın anne.
" Ahh! Eymen!" Gözlerinin içine bakarak konuşuyordu ve çok sakindi .
" Bana ilk defa yalan söyledin!" Sakinliğinin aksine bağırarak ve çok kızgın bir şekilde konuşmuştu bu sefer.
" Tabiki bunun bir cezası olacak!" Dengesiz miydi bu kadın? Şimdi de az öncekinin tam tersine bağırıyordu. Yaşadığım olaylardan dolayı biraz utangaçtım. Eğer her çocuk gibi olabilseydim şu an cevabımı vermiştim bile. Ağzımı açmaya yeltenmişken Eymen benim aklımda ki soruyu sormuştu ;
" Yalan mı? Hayır anne! Ben sana yalan söylemem asla. Biliyorsun!" Annesi ile Eymen'in arasındaki diyoloğu pür dikkat dinliyordum. Eymen'in beni yalnız bırakmaması mutlu olmama sebebiyet verirken aynı zamanda annesiyle arasını bozduğunu düşünüyordum.
" Bilmediğimi mi sanıyorsun? Her şeyi biliyorum. " Daha fazla aralarını bozmaya tahammülüm yoktu. Konuşmak istiyordum artık. Utangaçlığımı aşmam gerekiyordu sanırım. Tek bir harf söylemişken ikiside ellerini kaldırıp avuç içlerini bana döndürüp " Dur Asel" demişti. Bir dakika annesi benim ismimi nerden biliyordu? Eymen'in de bu dikkatini çekmişti.
" Sen onun ismini nerden biliyorsun?"
Annesi cevap vermeye tenezzül bile etmemişti. Eymen'i kolundan tutarak götürmeye başlamıştı. Hayır! Ben ne yapacaktım tek başıma! Neyseki Eymen beni bırakıp gitmemişti. Yanıma gelip sıkı sıkı sarılarak, annesine ;
" Asla bırakmam onu, asla!" Gözlerimin içine bakarken çok değerli olduğumu hissediyordum. Her ne kadar kendimi beni bırakmayacağına inandırsamda annesi de onun kadar inatçı ve bir o kadar da tehditkardı. Son olarak anladığım " tehditkar" özelliğini son olarak söylediği son cümleden anlamıştım. Söylediği cümleyle Eymen bir bana bir de annesine bakıyordu. Eğer Eymen onunla gitmezse beni tekrar amcama bırakacağını söylemişti. Çok önemli değildi bu. Aslında hayatımın en önemli şeyi şu an önemli değildi. Çünkü diğer tehditi eğer Eymen onunla gitmezse onu tüm servetten, eşyalarından, malzemelerinden, mallarından ve mirastan ayrı bırakacağını söylemişti. Birincisi neyse ama ikincisine hakkım yoktu. Eymen benim her zaman yanımda olmuş, elinden geldiğince yardım etmişti. Şu an yıllardır yaşadığı zenginlikten ve lüksten bahsediyorduk. Hayır! Bu benim hakkım değildi. Canım yanıyordu, artık gerçekten yorgundum, hayatımın sınavını aşmaya ne kadar kalmıştı? Ben niye normal insanlar gibi olamıyordum? Dört yaşımdayken anneme ve babama vurup kaçan o adam tüm hayatımı mahfetmişti. Hepsi onun yüzündendi. Eymen'in ismimi söylemesiyle kendime gelmiştim. Eymen aklımdaki soruyu sormuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
-ÇARESİZ-
Novela Juvenil" Seni anlıyorum, canın yanıyor, biliyorum." Yine her zamanki sinir krizlerinden geçiriyordum. Sinir krizi geçirdiğimde etrafımdaki kimseyi görmüyor, ne söylediğimin farkına varmıyordum. Bu benim suçum değildi! " Anlamıyorsun! Sen dört yaşında zen...