-Ekin-***
Şaşkınlık, bedenime girecek en son şeydi. Şaşırmak veya şok geçirmek. Hayatımın absürt komediden farkı kalmamıştı veya ben öyle hissediyorum. Yatağımdan doğruldum ve çocuğa doğru adım attım. Herkes beni izliyor, korku dolu gözlerle bakakalıyorlardı. Ben ise gözlerimi fal taşı açarak, çocuğun yüzüne bakıyordum.
''A-anlamadım. S-en, n-nered.'' sözümü keserek; ''Şimdi konuşmanın sırası değil. Kendini toparladıktan sonra konuşalım.'' dedi ve oracıkta kendisini dışarıya attı ve sanki sihirli sözcükler fısıldamış gibiydi. Yerde parıldayan sim bulutları ardından gözden kaybolmuştu.
Herkesin gözü, kulağı benim üzerimdeydi ve kaybolan çocuğun. Daha yeni tanıştığımız Şeyma denen büyücü, omzuma dokunarak; ''O kişiyi size anlatacağım. Fakat onu evinize misafir etmeniz gerekli. Yoksa anlatmam olanaksız.'' dedi.
Neden tanımadığım bir insanı evime almalıyım diye düşündüm. Peki Şeyma'nın söylediği sözlere inanmalı mıydım? Omuz silkerek; ''Nereden biliyoruz ki o belli belirsiz kişinin sahtekar olmadığını? Peki ya sen, senin ucuz bir insan olmadığın ne aşikar?'' sözlerim sertlik kazanmıştı. Tolga araya girerek bana ikilemde bulundu;
''Lütfen dur. Dur lütfen Ekin! Bize yardım edecek tek kişi bu. Lütfen dur!'' Tolga'nın sözlerinin ağırlığı ve anlaşılmayacak üslubunun olduğunu fark ettim. İnsanları yormamak ve kendimi dinlendirmem gerektiğinin farkındaydım fakat bize gösterilen, bu gerçek olmayan görüntüleri ve yeni tanıştığımız, sahtekar veya ucuz olup olmadığını bilmediğimiz bu iki insanı ne yapacaktık.
Bilmiyordum.
''Ben Ekin Tokgöz ve asla yalan söylemem.''
''Emin misin?''
-?-
***
Tolga, kafasını karıştıran bu olaylara isim bulmaya çalışmıştı. Beynini saçma sapan şeylere yormayı seviyordu ve psikolojisinin berbat olduğunu da sayarsak delirme kıvamına gelmişti. Şeyma, Tolga'nın yanına oturdu. Son zamanlarda en çok konuştuğu insan olmuştu. Tolga'nın yakını gibiydi veya Tolga emin değildi. İki haftada tanıdığı bir kıza hemen güvenemezdi fakat bu olaylar için tek güveneceği kişi oydu. Şeyma'ya dönerek bir şeyler söylemeye başladı;
''Ya bilmiyorum. Sadece anlamıyorum. Yaşananlar veya yaşanmışlıklar bizi ayıracak mı diye. Sence bu arkadaşlık sona mı erecek?'' Şeyma Tolga'nın suratına bakmadan yerdeki fayans bölmelerinin renklerini izliyordu. Utancından ne söylemek istediklerini kestiremiyordu veya kestiriyordu. Akıllı olmasına şaşmamalı fakat Tolga'nın yanına geldiğinde beyni durma noktasına değiniyordu. Garip bir surat ifadesiyle Tolga'ya baktı ve şu sözleri söyledi;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Göz (The Evil Eyes) *GEZGİN ÖNCÜ ZİNCİRİ*
خيال (فانتازيا)*** -Ekin- *** Gerçeklik algısı olmayan karanlık, tamamen esir düşürmüş; nedensiz bir şekilde etrafımızı bertaraf etmişti. Gri olan her şeyden korkmalı, beyazın tonları arasında hayat bulmalıydık. Siluetlerin esiri olmamalı, hayatın bütün zorlukla...