3.Bölüm

55 49 6
                                    

                        Yetimhane: Son Kaçış

"Sevgili günlük 9 yaşındayım, evet biliyorum kardeşim gittiğinden bu yana içime kapanmış bi durumdayım. Tek arkadaşım olarak yanımda Beth kaldı. Tommy'nin gidişinden sonra herkese tavır takınmaya başladım. Bu yüzden bütün arkadaşlarım benden uzaklaştı. Tek Beth benimle arkadaşlığını sürdürürdü ve aramız çok iyiydi. Onu çok seviyorum. Beth'le paylaştığımız özel bir durum söz konusu. Beth abisinin hala hayatta olduğunu düşünmekte. Tabiki onu üzmek istemem. Beth hergün abisine yaşadıklarını anlattığı bir mektup yazıyor ama postaneye vermesi ve kendince hatırladığı adrese mektubun gönderilmesi gerekiyor. Evet buraya kadar herşey normalmiş gibi geliyor ama yetimhane çalışanları böyle şeylere izin vermiyor. Bende buna karşılık kaçıp postaneye mektubu vermesini söylesemde korktuğunu söylemişti. Arkadaşlık duygusu nasıldır bilirsiniz. Bende onun benim yanımda tek duran arkadaşım olduğundan ona her daim yardım etmeye hazırdım. Her akşam saat 23:30'tan sonra herkesin uykusunu daldığından emin olunca odamızın camından çıkar postaneye kadar gidip gelirdim. Bunu neredeyse hep yapardım ve bi yerden sonra alışkanlık haline gelmişti ama Beth benim herşeyimdi ve o bunu iyi hissettiriyorsa yapmamda bence bir sakınca yoktu..."
       Bir saniye bir saniye aradan 4 sene geçti demek. Mackenzie sarışın güzel bir kız oldu. Okulda tek arkadaşı Beth ile günleri çok güzel geçiyordu. Artık oyun arkadaşının yanısıra kardeş gibi olmuşlardı.
Mackenzie Beth'i çok seviyordu ama kardeşini unutamamıştı. Onu çok merak ediyordu. Yıllar asla ona bir kardeşi olduğunu unutturmayacaktı. Belki kardeşi olduğunu unutmazdı ama bir gün yolda görse de tanıyamazdı.
***

Yıllar Mackenzie için biraz boş, biraz ise monoton bir şekilde olabildiğince hızlı geçmekteydi. 13 yaşına geldiğinde arkadaşı Beth ile yolları ayrılmıştı ama bu onun için mutlu bir ayrılık olmuştu. Gönderilen mektuplar işe yaramış zorda olsa abisinin eline geçmişti. Zaman almasının sebebi nedir bilinmez ama sonuç olarak Beth abisine kavuşmuştu. Mackenzie de son kez Beth'e sımsıkı sarıldı ve o da yetimhaneden gitti.

Beth'in de gidişinden sonra Mackenzie iyice sıkılmıştı. Nasıl olsa Beth sayesinde yetimhaneden girip çıkmayı öğrenmişti. Bu düşüncesinin üzerine bir plan yapmaya karar verdi. Akşam yine herkes yattıktan sonra yetimhaneden kaçacak ve bu sefer asla geri dönmeyecekti. Kardeşini bulmak çok istiyordu ve bu isteğini burda pinekleyerek yapamazdı sadece bir istek olarak kalırdı. Saat 23:30 olduğunda Amanda dışarda son temizliğini bitirmek üzereydi. Bir süre bekledikten sonra Amanda yine her zamanki gibi söylene söylene içeri girdi ve açık kalan diğer ışıklarıda söndürüp, derin uykusuna geçti.
Bunu fırsat bilen Mackenzie camı açtı ve planındaki gibi yetimhane binasından çıkmıştı. Dış kapının önüne geldiğinde Amanda'nın odasının ışığının yandığını görünce biraz tedirgin olmuştu. Amanda binanın önüne çıktı ve "Bak görüyo musun, akıl mı kaldı? Çöpü dışarı çıkarmayı yine unuttum" diye söylenerek yürümeye başlayınca Mackenzie koşmaya başladı.

O akşam hava çok şiddetli yağışlıydı ve hafif siste bulunmaktaydı. Mackenzie koşmaya başladığından beri arkasına bi kere bile dönüp bakmamıştı. Yerler yağmurdan dolayı ıslak ve kaygan olduğundan koşma durumları tehlikeliydi. Mack yani uzun adıyla Mackenzie son hızla koşuyordu ve o sırada ayağı kayınca yere çok sert bir şekilde düşmüştü.
***

"Sophiaa... Sophiaa... Benim küçük kızım.."
"Ha? Ne? Ne oldu bana? Off bu ne anlamsız bir rüya. Sophia da kim?... Bi dakika ben nerdeyim? "
Mackenzie gözünü açtığında hafif tozlu, sarımtırak bir odada yatıyordu. Yağmurda koşuştururken ayağı kaydığından sonrasını hiç hatırlamadığından şuanda olduğu yere anlam verememişti. Ellerine baktığında ufak tefek çizikler vardı."Beni kim getirdi buraya?" diye düşünürken odaya yaşlı bir teyze elinde çorbayla girdi.

"Yavrucum uyandın demek. Seni yolda buldum. Çok kötü gözüküyordun,doğrusu havada kötüydü seni evime getirdim. Şimdi daha iyisindir umarım? "
Mackenzie garip garip kadına bakıyordu. Sonra elinde ki çorbaya baktı. "Bu kokan şey... Pastırma mı? Iyy nefret ederim. Bir insan neden pastırmalı çorba yapar ki?"
Yaşlı teyze Mackenzie'nin konuşmadığını görünce daha fazla üstelemedi.

"Sana pastırmalı çorba yaptım. Biraz bile içsen seni dinç tutar. Daha iyi hissedersin. Buraya masanın üstüne bırakıyorum içmek istediğinden alırsın"
Mackenzie başını onaylar bir şekilde salladı ama tabikide içeceği yoktu. Asla pastırmayı sevmezdi ki zaten alerjisi vardı. Bunuda yetimhane de fark etmişlerdi.
Bi kaç saat sonra içerden bazı horultular gelemeye başlayınca Mackenzie yaşlı teyzenin uyuduğunu düşünmüştü. Mack bu evde kalmak istemiyordu ve kadının uyuduğunu fırsat bilerek evden çıkmayı düşünüyordu. Bulunduğu odadan çıktığında yaşlı kadının cam kapaklı dolabının içinde parlayan bir şey gördü. Ne olduğunu çok merak etmişti ve daha yakından bakınca bunun bir yüzük olduğunu anladı. İçindeki bir ses yüzüğü almasını söylüyor, diğeri ise bi an önce evden çıkması gerektiğini söylüyordu. Biraz düşündü ve dayanamayıp yüzüğü cebine attı. Sonra her zaman olduğu gibi yine camdan çıkarak yaşlı kadının evinden uzaklaştı.
***

Saatlerdir yolda yürüyordu. Cebindeki yüzükle kendi bile tam olarak ne yapacağını bilmiyordu sadece merakına yenik düştüğü için almıştı. Hava tekrar kararmak üzereydi ve Mack'in kalacağı herhangi bir yer yoktu.
Sabaha doğru duran yağmur şiddetini tekrar göstermiş ve yağmaya başlamıştı.
Dükkanlar da kepenklerini indiriyordu. Mackenzie nerde kalacağı hakkında bir haberdi. Etrafına bakınsada barıncak bir yer göremedi. Yağmurdan ıslanmış saçları onu çok rahatsız ediyor, muhtemelen bu hava şartlarına yeni yeni alışan bedeni hastalık kapacak diye endişeleniyordu.

Pasta dükkanı olan Clary amca oranın en iyi pastalarını yapardı. Ondan iyisini gördüyseniz ona hemen söylemelisiniz. Bu adam gerçekten kendinden başka iyisini kabul etmiyor. Uzun lafın kısası Clary amca sırılsıklam olmuş Mack'i görünce dayanamadı ve yağmurun sesinden de kendi sesini duyurabilmek için bağırdı "Heyyy, ufaklık. Buraya gelll.. Buraya gelll.."
Mack şaşkın şaşkın etrafına bakındı ve en sonunda adamı fark etti. Adam ona el hareketiyle gelmesini söylüyordu. Bu sırada yağmur olduğundan daha da şiddetlenmişti. Mack yağmurdan az da olsa etkilenmemek için dükkanlardan birinin altına girmişti. Clary amca biraz düşündü, kız yanına gelmekte zorluk çekeceğinden eline şemsiyesini aldı ve kızın yanına koşar adım gitti. Küçük kızı elinden tuttu ve şemsiyenin altında hızla yürüyerek dükkana girdiler.
Clary amca küçük kızı burada ilk defa gördüğü için "Senin annen, baban yok mu kızım?"
Mackenzie sadece sustu.
Clary amca cümlesine devam etti "e peki başka sana bakan birileride mi yok kızım? Dışarıdaki halin hiç iyi değildi. Hasta olacaksın".
Mack adamın bu şekilde konuşmasına ona yardımcı olmasına çok sevinmişti. Dediğine göre dükkanı eviyle bağlantılıydı ve hiç dışarı çıkmasına gerek kalmadan dükkandan evine geçiyordu.
Clary amca çok yardım severdi ve küçük kızla ilgilenmek istiyordu.. Biraz düşündü ve "Bak kızım sen bir kaç gündü benim evimde kal. Hem yarına hasta çıkman büyük olasılık seni bu şekilde dışarda bırakamam. Sonra gitip gitmemek sana kalmış. Bu arada kızım senin adın neydi?"
Mack hafif gülümseyerek adama baktı ve "Mack.. Yani Mackenzie, sizinde Clary sanırım yaka kartınızdan gördüm". Adam gülümsedi ve "Hadi Mack içeri girelim ve sana temiz kıyafetler hazırlıyım. Şanslısın benimde senin yaşlarında bir torunum var arada bi bende kalır. Onun kıyafetlerinden vericem sana".

Mack bu durum karşısında çok mutlu olmuştu. Resmen şans yüzüne gülüyordu. Bir iki gün Clary amcanın evinde kalacak sonrada daha doğrusu hava düzgün olunca da yoluna bir şekilde devam edecekti...

YOL AYRIMI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin