Sırdaş: İlk Karşılaşma
Sabah erkenden uyanan Mackenzie, bahçeye çıktı ve temiz havayı derin derin içine çekti. Görünüşe göre en erken o kalkmıştı.
Jest olsun diye mutfağa girdi ve evdekilere küçük bir kahvaltı hazırladı. Saçları hafif dağınık olan Dan mutfağa girdiğinde Mack mutfakta değildi. O sırada bahçeye çıkmıştı ve Daniel sofradan ayak üstü atıştırıyordu.
Bahçeden içeri girdiğinde Dan'i gördü ve, "Günaydın uykucu" dedi gülümseyerek.
Daniel, Mack'e baktı ve, "Günaydın, sen mi hazırladın bu sofrayı?" dediğinde Mack gülmeye başladı.
"Evde bir aşçınız var bayım" dedi gülmeye hala devam ediyordu. Mackenzie'nin yaptığı bu jest Dan'in çok hoşuna gitmişti. Çünkü uzun zamandır böyle güzel kahvaltı etmemişti.
Dan'in sofraya oturduğunu görünce Mack de sofraya geçti. Atıştırırken merak ettiği bir soruyu sordu. "Sen Kansas'a okumak için gittin, peki hangi okulda okudun?" diye sorunca Dan lokmasını yuttu ve, "Kansas Üniversitesi, en iyi okullarından oranın işte" dedi ve kahvaltısına devam etti.
Onlar sofrada otururken uykusundan yeni kalkan Brenda klasik elinde telefonuyla salona geldi. Kimseyi görmeyince ve mutfaktan gelen konuşma seslerini duyunca oraya doğru yöneldi. Mackenzie ve Daniel'ı görünce başta konuşmalarını dinledi ama anlamayınca mutfağa daldı.
"Günaydın millet!" dedi gülerek.
Mack, Brenda'nın geldiğini görünce iyimser davranarak o da "Günaydın" dedi ve gülümsedi. Daniel'ın o an ağzı doluydu ve, "Gönoydın" derken onun o an ki sesine iki kızda kahkaha attı.Brenda, Dan'in işlerine çok karışmazdı bu yüzden karşısında ona günaydın diyen kızın kim olduğunu hiç sormadı ama yinede gülümsedi.
Aşağıdan gelen sesleri duyan Alex, ağır adımlarla aşağı indi 20 yaşına gelmişti ama hala tam bir uykucuydu. Mutfağa girdiğinde ilk başta bir iki saniye sersemlemiş bir ifadeyle Mack, Dan ve Brenda'ya baktı.
"Günaydın" dedi ve esneyerek kahvaltı sofrasına oturdu. Mack "Günaydın ikinci uykucu" dediğinde Brenda asık suratıyla Alex'e baktı ve, "Günaymamış" diyip kendince sırıtmaya başladı.
Alex'in kollarındaki dövmeleri gören Mack hemen meraklı bir tavırla "Aaa bunlar şey değil mi, dövme?" şaşkın şaşkın Alex'in kollarına bakıyordu.
Alex ise sadece "Hııı" diyor ve kahvaltıya devam ediyordu.Mack öylece Alex'i izliyor, Acaba ne zaman yemeyi kesicek diye merak ediyordu.
Tam Alex sofradan kalkmıştı ki, Mack bir soru daha yöneltti.
"Kim yaptı bu dövmeleri sana?" dedikten sonra, Alex "Tanımazsın, Beth adında bir kız" dedi ve geçiştirir bir ifadeyle salona geçti.Alex salona geçtiği esnada Dan'in telefonu çaldı. Arayan annesi Natalie idi.
Bir kaç dakika telefonla konuştuktan sonra Dan yüzü düşmüş bir ifadeyle "Bizimkiler geliyor" dedi.Mack anlamamış bir tavırla "Yani?" dedi. Dan ise sözüne devam ederek "Yani, senin bir hafta kadar bizde kalma işi yatabilir" diyince Mack'in yüzü düştü.
Dan ile konuşmasının ardından Mack, üst kattaki odalardan birine girdi, yanlız başına kalmak istiyordu. O sırada aşağıdan bazı sesler geldi.
Anahtarla dış kapı açıldı ve, "Biz geldikk" sesi evin içinde yankılandı. Dan şaşkın şaşkın annesine baktı ve, "Yarına geliceksiniz sanmıştım" dedi ufak canı sıkılmış ses tonuyla. Natalie güldü ve, "Süpriz yapalım dedik babanla" kelimesini duyunca Dan pek kulaklarına inanamadı. Süpriz mi? Ah hadi ama buna inanmamı beklemeyin benden diye aklından geçirdi.
O sırada Mack ise odaların birinde yanlız başına kafasındaki düşünceleri toparlamaya çalışıyordu. Alex'in kapıyı açtığının sesini duyduğunda hemen kapının arkasına saklandı. Birinin odasına gizlice girmiş gibi görülmek hiç istemiyordu.
Alex odaya girdiğinde "Off çok terlemişim, şu tişörtten kurtulmam gerek" dedi ve üstündeki tişörtü çıkarttı. O esnada Alex'in sırtındaki doğum lekesini fark etti. O an pek anlamlandıramamıştı ki fark etmediği bir şekilde pantolonun yırtılan cebinden neredeyse 9 senedir hiç merak edip araştırmadığı çünkü ne işine yarayacağına anlam veremediği, yaşlı bir kadının evinden çaldığı o yüzüğü düşürdü.
Sesi duyan Alex anında arkasını döndü ve, "Mack?" dedi şaşkın gözlerle. Mack'in utancından yüzü kızarmış "Ya şey, ben yalnız kalmak istiyordum ve odalardan birine öylesine daldım, çok özür dilerim" demesiyle Alex'e üzgün bakışlar atması bir oldu.
Alex daha fazla üstelemedi ve, "Peki, şimdi beni o zaman yalnız bırak" dedi umursamaz tavrıyla. Malesef ki yüzük yatağın altına doğru yuvarlanmıştı ve onu o an alması mümkün değildi.
"Mack?.. Odadan çıkmayı düşünüyor musun?" dediğinde Alex, Mack sersem sersem kafasını salladı.
"Ha? Dalmışım, çıkıyorum" dedi ve bu sefer gerçekten odadan çıktı.O sırada bazı sesler duydu. İçinden 'neden birşeylere illa ki benim şahit olmam yada kulak misafiri olmam gerekiyordu ki' diyordu. Gelen sesler Mack'in sandığınca eve aniden gelen anne ve babanın sesiydi. Kapıya kulağını yaslamıştı ki o sırada Alex'in odasından "Ne? Olamaz! HAYIR!!" sesleri yükseldi. Mack hemen kapıdan uzaklaştı ve merdivenlere oturdu.
Kapıyı bi hışımla açan Alex koşar adım Mack'in yanından geçiyordu ki, Mack onu durdurdu ve, "Ne oldu? Ne bu acele?" dedi.
"Beth.." dedi Alex ve merdivenlerden resmen uçarcasına indi.Alex'in sesini duyan annesi ve babasıda odadan fırlayınca karşılarında Mack'i görüp "Bu da kim?" der bi ifadeyle kıza bakakalmışlardı. O esnada Alex kapıyı sertçe vurarak evden çıktı ve annesi "Sen de kimsin?" dedi. Mack bir kaç saniye sustu ve, "Daniel'ın bi arkadaşıyım ama şimdi acil çıkmam gerek" dedi ve daha fazla birşey söylemeden Alex'in arkasından o da çıktı.
Taksiyle Alex'i gittiği yere kadar takip etti.
Gördüğü manzara karşısında şok olmuştu. Arabaların geçtiği yol ayrımının olduğu kısımda kötü bir kaza olmuş gibi gözüküyordu ve Alex de orda bir kızın başında oturuyordu.Mack hemen Alex'in yanına koşturdu.
"Alex?" dedi telaşlı ve üzgün sesiyle Mack. Alex, Mack'in geldiğini gördü ama kızdan gözünü ayırmıyor hatta dolu dolu gözlerle ona bakıyordu. Mack eğildi ve yerde oturan, kızın başında bekleyen Alex'in yanında durdu. O sırada Alex, Mack'e baktı ve, "Bethh.." dedi ve ağlamaklı sesiyle Mack'e sımsıkı sarıldı. Mack ne yapacağını şaşırmıştı ve o da sarıldı.Kıza kafasını çevirdiğinde, bu kızın bir yerlerden tanıdık geldiğini düşünemeye başladı. O an da ambulans geldi ve Beth'in yanında duran Alex ile Mack'i kenara aldılar. Kızı sedyeye koyduktan sonra aracın içine yerleştirdiler ve tanıdık varsa yanında gelebileceklerini söylediler. Alex ağlamaklı gözlerini sildi ve, "Ben onun bi yakınıyım" dedi. Ardından yanında ona destek çıkmak için Mack de ambulans aracına bindi.
Alex, ambulans'a bindiğinde tekrar gözleri dolmaya başlamıştı. Beth'in elinden tutuyor, onu kaybetmek hiç istemiyor gibi gözüküyordu. Doktorlar ise Beth'in yaşadığını söylediklerinde Alex'in gözleri parıldamıştı. Mack bir yandan Alex'in haline üzülüyor diğer yandan ise bu simayı nerden tanıdığını hatırlamaya çalışıyordu.
Bi anda kızın bileğindeki bilekliğe gözü takıldı. Bileklikte büyük harflerle "MB" yazıyordu. Hatırlamıştı, ona bu bilekliği Mack yapmıştı. Tabiki yetimhanedekilerininde yardımıyla ama Beth'e o bilekliği Mack hediye etmişti.
"BETH.."diye kalakaldı üzgün gözlerle Mack.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOL AYRIMI
General Fiction"Ben ve erkek kardeşimi çok küçükken yetimhaneye bırakmışlar" "Ben 3, erkek kardeşim Tommy ise 1 yaşındaymış" "Yollarımızın bu denli ayrılacağını bilseydim o gün o arabanın arkasından soluksuz koşardım" "Ama koşmadım" "Pes etmeyeceğim, kardeşimi...