HAYATIMIN UFKU

10.BÖLÜMM

Eve geldiğimizde hemen kapıyı açıp inmeye çalıştım ama bileğimdeki acı çok başka idi.Canımın yandığını anlayan Birce hemen koluma girdi ve yürümeye başladık.Arkamızdan bakan Burak;

"Geçmiş olsun"dedi.Bende durup arkamı döndüm ve" istersen kahve içebiliriz"dedim.Benim halimden.anlamış olacak ki"yok başka sefere"dedi.Bende kafamla onayladıktan sonra arkamı dönüp giderken"yarın mesela"dedi.Bende baygın bakışlarımı Burak a çevirdim"saat 9:00'da al"dedim gülümseyerek. Sonra arkamı dönüp apartmana girdik...

"Kızım kalk sana hadi geç kalacaksın". 
"Of Birce git başımdan ben beş dakika sonra kalakarım " uyukulu olduğum için gözlerim kapalı ve sesim yavaş çıkıyordu."Oldu bende yedim her seferinde beş dakika diyorsun bir bakıyoruz bütün güne yuvarlıyorsun beş dakikayı kalk"dedi.Gözlerimi hafif açtıktan sonra "saat kaç?"dedim. Elindeki telefona bakıp" 9:20"dedi.gözlerim fal taşı gibi açılıp hemen koşmaya başladım  ve bu sırada da isyan ediyordum"sen niye daha erken uyandırmıyorsun şurada ben on dakikada nasıl hazırlanayım"dedim.
"Hayır Okyanus dokuz dakikanın kaldı".Çığlık çığlıga lavboya gittim elimi yüzümü yıkadım hemen odama girip kıyafet bakmaya başladım. Bugün hava güneşli ve sıcak'tı illaki Nisan ayı kendini belli ediyordu.Fuşya pembesi kalın askılı dizimin biraz üstünde bir elbise aldım.Hemen üzerini giyindikten sonra saçlarımı yapmaya başladım.Balık sırtı bir şekilde ördüm kafama bandaj taktım , kısa kot ceketimi giydim.Ayağıma sandaletlerimi giymiştim geçen gün kızlarla pazara eğlenmek için gitmiştik orada bu sandeleti görünce çok hoşuma gitmişti hemen bunu almıştım.Aldığım sandelet elbiseme çok yakışmıştı.Evin içinde gezerken saate baktım"9:20 süper çok hızlı  hazırlanmışım neredeyse 10 dakika var"dedim biraz düşünüp"Birce"diye bağırdım hemen Birce yanıma geldi"Ne diye bağrıyorsun"dedi."Seni yalancı"
"Kızım kalkmak bilmiyorsun ben ne yapayım anca böyle oldu"dedi ve gözlerini yukardan aşağıya doğru beni süzdü."Çok güzel olmuşsun bu elbiseyle, aldığın şu saçma sandalet ile uydurmuşsun"dedi.
"Sende gel hep birlikte gidelim zaten sonra da okula geçeriz"dedim.kafasını olumsuz anlamda salladı."Hayır gelemem çünkü okulda işlerim var" dedi lafları kısa ve dolandırmadan söyleyince doğru söylüyor demektir."tamam"dedim.
"Ayak bileğin nasıl oldu?"
"Daha iyi neyse ben aşağı iniyorum görüşürüz"deyip evden askılıkltan yandan  takmalı açık kahverengi kutu çantamı aldım ve çıktım.Aşağıya indikten sonra Burak'ı gördüm arabasını mı değiştirmiş bu?
"Çok mu beklettim"dedim.kafasını olumsuz anlamda salladı ve benim oturacağım tarafın kapısını açtı.Bende hemen oturdum.Kendi tarafının kapısını açıp oturdu ve gülümseyerek"Sana da günaydın bu arada "dedi. Tamam unutmuş olabilirim!hemen bende "pardon unutmuştum günaydın"dememle kahkaha atması bir oldu "arabayı mı degiştirdin?" dedim.
"Dünkü araba tamire gitmek zorunda idi bende bu araba mı aldım"dedi.
Yuh inanmıyorum kaç tane daha arabası vardı acaba.Bu arada nereye gidiyorduk.Hic bir fikrim yoktu"Nereye gidiyoruz?"
"Merak etme kaçırmıyorum  ilk önce kahvaltı yapalım sonra kahve içeriz"deyince rahatlatmaya başladım"gittiğimiz yeri ilk defa. görüyordum hemen Burak'a"Üç senemi doldurdum ve daha ilk kez burayı görüyorum"dedim.
"Burayı herkes bilmez ama çok güzel ve huzur verici bir yer zaten bizim geleceğimizden haberleri vardı"deyip beni bir yere yönlendirdi ve oraya gitmeye başladık.

Kumsalın üstünde güzel bir kamelyanın içinde çok güzel bir kahvaltı.oraya oturduğumuz da yaşlı bir adam yanımıza geldi"Burak oğlum hayırlı olsun"dedi gözleriyle beni göstererek bende numaradan öksürdüm Burak bu halime gülmüş olacak ki "yok dayı sadece arkadaş"dedi.Biraz sohbet ettikten sonra yaşlı amca yanımızdan ayrıldı.

"Gerçekten senin dayın mı?"diye sordum
Elleriyle bir yer gösterdi oraya bakınca büyük bir tabelada 'DAYININ YERİ' yazıyordu hım demek ki kendi dayısı değil 'Okyanus kendini rezil etmekten başka bir işe yarıyor musun'dedi iç sesim hemen karşılık verdim'bence sen bir sus sonun kötü gözüküyor' dedikten sonra sustu zaten tek buna sözüm geçiyor herhalde.
Burak yüzüme bakıp gülüyordu e yani bu rezilikten sonra ben de  gülmekten ağlardım herhalde.Kahvaltımızı yaptıktan sonra Kahvemizi de içerken biraz konuştuk. Yola çıkarken ''nereye gideceksin?''
Okulu tarif ettikten sonra hemen okula geldik.Arabadan inmeden bileğimi tutu  ben ona bakınca hemen elini çekti ve saçlarıyla oynamaya başladı demek ki bir şey istiyordu ve söyleyemiyirdu.Ben "bir şey mi istiyorsun" dedim."Yanlış anlamazsan numaranı verir misin?"dedi ama çok fazla utaniyordu ve bu benim gülümsememe neden oldu"elbette" dedim ve numaramı verdim o da beni arayınca numarasını kaydettim ama 'ÖKÜZ' olarak.arabadan inerken el salladım ve okula gitmeye başladım.O sırada karşıma Can çıktı yanından geçerken kolumdan tutu ve beni önüne çekti. Kolumu kurtarmaya çalışıyordum hemen söze girdi
"Yeni mi?"dedi.Öyle bir söyledi ki sanki her hafta başka biriyle çıkıyormuşum gibi cevap vermedim bu sefer bağrarak"yeni mi?"dedi.Hemen çevreme baktım herkes bize bakıyordu.Bu sefer cevap vermiyecektim çünkü onu saha unutmuş değildim sadece"bırak kolumu"dedim.Daha çok sıktı ve bağırarak devam etti"tabi sen alışmıssındır her gün ayrı erkeklerin arabasına binmeyi inm..."cümlesini tamamlamadan tokat atmıştım o kadar sert vurmuştum ki elim bile acımıştı ama haklıydım ve hak etti.Bende bağırarak"sen,sen benim ne olduğumu sanıyorsun ki benimle böyle konuşma cesaretini nereden alıyorsun ben senin tanıdığın kızlardan değilim ben biriyle yola çıkarsam bırakmam,sen böyle benimle konuşuyorsun ya beni sürtük yerine koyuyorsun ve o kadar rezil gözüküyorsun ki sana sadece acıyorum "bunları sevdiğim çocuğa nasıl söyledim diye düşünürken ağlıyordum yanından geçerken bu sefer bileğimi tutu bu sefer bütün gücümle geri çektim "dokunma bana"dedim ve gittim.Giderken ağlıyordum o sırada önümdeki taş'ı göremeyince yere düştüm ve dizim sıyrıldı.Can yere düştüğümü görünce hemen yanıma geldi kolundan tutup kaldırmak istedi ama izin vermedim"benden uzak dur"dedim ve kalkıp yürümeye başladım hem dizim acıyor hem de kalbim.Herkes bize bakıyordu.Hemen okula girdim...