10. Bölüm

1.9K 132 16
                                    

   Multide Elena var. Keyifli okumalar. Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin😘😙

-Bella

   Elimdeki kitaplarla hızlı bir şekilde koridorda yürüyordum. Bir an önce yurda gitmek ve dinlenmek istiyordum. Bugün diğer günlere göre iki kat daha fazla yorulmuştum. Dolabımın olduğu yere geldiğimde durdum ve kitapları tek bir elime almaya çalıştım ama başaramamıştım. Bir sürülerdi.

    Birinin bana doğru seslenmesiyle arkamı döndüm.

"Bella....."

   Bu Tyler idi. İyice yanıma geldikten sonra gülümsedi.

"Dur yardım edeyim!" Diyerek ellerimdeki kitapları aldı. Teşekkür ederek dolabımın kapağını açtım ve içine Tyler dan aldığım kitapları teker teker yerleştirmeye başladım. Nihayet bittiğinde ona doğru baktım.

"Tekrardan yardımın için teşekkür ederim Tyler. Bir türlü becerememiştim."

"Rica ederim!" Dedi ve çantasını iyice omzuna yerleştirdi. Böyle yapmasıyla açık olan çantadan birkaç kağıt öylece yere düşmüştü.

"Hay aksi!" Dedi ve yerdeki kağıtlara doğru baktı.

   Hemen eğildim ve kağıtları topladım. Bir araya getirdiğimde ise doğruldum ve üzerindekileri okumaya başladım. Kompozisyona benziyordu.

"Bu da nedir?" Diye sordum kağıtları ona doğru verirken.

"Profesör bizden bir kompozisyon istedi. Birkaç bişey yazdım ama daha bir türlü toparlayamadım."
"Ah evet biliyorum. Şu konusu aşk olan kompozisyon öyle değil mi? Chris de aynı ödevi yapıyordu."

   Yavaş bir şekilde kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Aslında aile ile alakalı bir kompozisyon yazmamızı istenmişti ama dersten sonra Chris'in profesörün yanına gittiğini ve bir şey konuştuğu gördüm. Belki de konusunu değiştirmiştir...... Adamın aile dediğine yemin edebilirim."

   Yere doğru bakmıştım. Chris'in ailesi hakkındaki hassasiyetini az çok biliyordum ama artık umursamadığını sanıyordum.

   Tyler'a doğru baktım ve suratımdaki tuhaf ifadeyi yok etmeye çalışarak gülümsedim.

"Pekala öyleyse yarın görüşürüz. Yurda gidip dinlenmem gerekiyor. Bu arada tavsiyen için çok teşekkür ederim." Dedim ve çantamı omzuma takarak oradan ayrıldım.

.......

   Yurda gelir gelmez sıcak bir duş almıştım. Şimdi ise pencerenin önündeki tekli koltuğa oturmuş dışarıyı seyrediyordum. Elena'nın odaya girmesiyle bir an ürpermiştim. Ona doğru baktım. Elindeki çantasını yere koyduktan sonra kendini yatağa doğru attı. Ardından birkaç dakika öyle kaldı.

"Bugün çok yorucuydu" dedi kafasını kaldırarak bana bakarken.

   Karşılık vermemiştim.

"Hey Bella! Sen iyi misin? Çok düşünceli görünüyorsun..."
"Ben iyiyim yalnızca Chris'i düşünüyordum."
"Hàlà ona ne alacağına karar veremedin mi?"
"Hayır ne yapacağımı biliyorum ama sadece.....her neyse....yalnızca biraz endişeliyim o kadar. Daha önce duymadığım şeyleri duyuyormuş gibi hissediyorum."

   Ayağa doğru kalktı ve yanıma geldi. İki elini omuzlarıma doğru koydu ve konuştu.

"Akşam yemeğine geleceksin değil mi?"
"Evet...geleceğim."
"Eh hadi öyleyse....bir an önce aşağıya inip karnımızı doyuralım. Aslında çok yorgunum ama bir o kadar da açım." Dedi ve kapıya doğru ilerledi. Son kez dışarıya baktıktan sonra bende kapıya doğru gitmiştim.

   Aynı anda merdivenlerden inerek mutfağa gitmiştik. Neredeyse bütün kızlar oradaydı. Bazıları yemeğini yiyor bazıları ise daha sıra bekliyorlardı. Bizde sıraya doğru girdik ve elimizdeki tabaklarla yemeklerimizi almaya başladık. Burada hiç daha önce yemek yapmamıştım ve yapmayı da düşünmüyordum. Çünkü sandviç ve birkaç şey dışında çok becerikli bir elim yoktu.

   Elena'ya doğru baktım. Tabağının yarısından fazlasını makarna ile doldurmuştu.

"Gerçekten hepsini bitirebilecek misin?"

   Önce tabağına ardından bana baktı ve kafasını olumlu anlamda salladı. Hafifçe gülümsedim ve ilerlemeye devam ettim. Tam arkamı dönmüştüm ki birine çarpmamla makarnanın ıslaklığını hissetmem bir olmuştu. Aynı zamanda tabağımda son derece hafiflemişti.

   Çığlıklar eşliğinde kapanan gözlerimi açtığımda sabahki çarptığım kızla karşı karşıya olduğumu fark ettim.

"Off yine mi sen be! Sakarını gördümde bu kadar sakarını görmedim!" Diyerek çıkıştığında artık benim de sesimin çıkması gerektiğe kanaat getirdim.

"Ehh sanki bilerek mi yaptım, sende aniden karşıma çıkma o zaman!!" Diyerek bağırmıştım. Herkesin susmasından kimsenin benden böyle bir tepki beklemediğini anlamıştım.

"Biliyor musun Winston....sana gözlük almayı düşünüyorum. Senden bir metre uzakta yürüyordum ama nasıl olduysa yine gelip beni buldun!"

"Öyle mi düşünüyorsun! Sen daha gerçek çarpma görmemişsin kızım!" Diye bağırdım ve tabağımdaki kalan makarnayı avuçlayıp onun kafasına doğru attım.
   Çığlık atarak bana doğru baktı ve üzerime doğru yürümeye başladı. O sırada yurtta büyük bir kargaşa çıkmıştı. Biz çığlık çığlığa bağırıp birbirimize laf satarken diğer kızlar da aramıza girmeye çalışıyor ve bizi susturmaya çalışıyorlardı. O sırada gürültüyü duyan Alexa buraya doğru ilerliyordu. Alexa buradaki kızların kontrollerini sağlayan kadındı. Aramıza doğru girdi ve bizi birbirimizden ayırdı. Bağırmaya başlamıştı.

"Biz mu mutfağı siz yemekleri birbirinize fırlatın diye mi açtık?"

Gözlerimi kapattım. Kendimi kaybetmemin çok yakın olduğunu anladığımda ise.....orayı derhal terk etme kararı almıştım. Alexa'ya doğru baktım. Ardından hiç kimseyi takmadan kapıya doğru koştum ve kendimi dışarıya atarak son hızımla koşmaya başladım.

    Evlerin azaldığı bölgelerden birine geldiğimde ise oradaki ağaca doğru dayandım ve inlemeye başladım. Sanırım dönüşüyordum.

"Ahh....ahhh....aaa!!"

   İki elimle ağacı iyice kavramıştım çıkan uzun pençelerimle ağacı yırtmaya başladım. Başka nasıl rahatlardı bilmiyordum. Aslında biliyordum o kızı parçalara ayırarak fazlasıyla rahatlardım ama buna değmezdi. Hırlamaya başlamıştım. Birinin arkamdan seslenmesiyle birbirine kenetlediğim dişlerimi ayırdım ve arkamı dönerek ona doğru hırlamaya başladım.

    Bu David idi....

Kurtlar Arasında  (5. Kitap) #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin