Klaus piyangodan çıkan para gibiydi.Her yardıma ihtiyacım olduğunda yanımda oluyor.Sonra ortadan kayboluyordu.Anlam veremiyordum.Sabaha karşı uyandım ve etrafa bakındım.Klaus ortada yoktu.Kabuslarım bitmiş ve Klaus beni yatıştırma konusunu hakkıyla yerine getirip yine ortadan kaybolmuştu.Neden bana bunu yapıyordu?
Klaus yokken sürekli onu düşünerek kendime işkence ediyor.Cevap bulamadığım sorularım vardı.
Gergin bir ruh haliyle yataktan kalktım.Masamın üstünde not vardı.
“Kendini belaya bulaştırma”yazılıydı..Ben sadece onun için korunması gereken zavallı bir kız mıydım sadece.Deli gibi etrafta dolanıyordum.Sinirliydim.Kalbimin derinliklerinde sinirli olmamın sebebini bu olmadığını biliyordum.Bu kadar kısa sürede hayatımın odak noktası olmuş ve içine etmişti.
“Peki Caroline kendini belaya bulaştırma ve Klaus’ta seni kurtarmak zorunda kalmasın.” Dedim kendi kendime.
Güzel bir kahvaltı yaptım.Ares’le ilgilendim.Delice sorularla uğraşmak zorunda kalmamak için Klaus’u görmezden gelmeye karar verdim.Film izlemeye çalıştım.Bir sahnesine bile odaklanamamıştım.Karar vermekle uygulamak arasında çok fark vardı.Kesinlikle bugün odak sorunum vardı.
2 AY SONRA
Artık onu düşünmeden geçen saatlerim vardı.Kendime belaya bulaştırmamıştım ve o da beni kurtarmak zorunda kalmamıştı.Adil bir anlaşmaydı.
Sahilde bir banka oturdum.Yalnızdım ve bu artık çok ağır gelmeye başlamıştı.Ne ara bu kadar yalnız kaldım bilmiyorum.Saatlerce göz alıcı manzaraya baktım.Bu kesinlikle bana iyi gelmiyordu ama artık kötüde hissetmiyordum.Ve yine aynı şey oldu.Hiç beklemediğim bir anda ortaya çıkmıştı.Yanıma oturdu.Ona bakmadım.Ona bağırıp çağırmak ve neden her seferinde neden bunu yaptığını sormak istiyordum.Saatlerce konuşmadan oturup manzarayı seyrettik.Tek kelime bile etmeden.En sonunda gitmeye karar verdim.Durdukça ona karşı olan öfkem ona sarılma hissine dönüşüyordu.Hiç bir şey söylemeden yanından kalktım.
Bana baktı. “Caroline” dedi fısıltıyla.Dönüp bakmamıştım.Kolumdan tuttu ve beni kendine doğru çevirdi.
“Bırak beni” diyip kolumu ondan kurtardım.Bağırmak istiyordum. “Neden her seferinde bunu yapıyorsun birden ortaya çıkıyor ve sonra kayboluyorsun.” Dedim.Bana sadece bakıyordu.Öfkemi kusmak için uygun zamandı.
“Anlam veremiyorum.Beni tüm o sorularla boğuşmak zorunda bırakıyor ve canın sıkılınca yanıma geliyorsun.Kendimi belaya bulaştırmadım neden ortaya çıktın Klaus?” diye bağırdım sinirlilikle.
“Senin için.” Dedi sakince.Benim için mi.Beni her şeyin ortasında bırakan adam söylüyordu bunu.
“Benden uzak dur Klaus.” Dedim donuk bir ifadeyle.
“Bunu denedim ama her seferinde kendimi senin yanında buldum.” Bu sefer o bağırıyordu.Sinirlenmişti.Soru soran gözlerle ona baktım.Aradığım yanıtı bulamayınca onu geride bırakıp yürümeye başladım.
“Caroline.” Dedi dokunaklı bir ses tonuyla.Dönüp arkamı ona baktım
“Senden nefret ediyorum Caroline bana sevmeyi öğretigin için.”Bu söz kalbime bir ok gibi indi.Tepki veremiyordum.Bana öpüşme mesafesinde yaklaştı.
“Canavarlar hissedemez sanıyordum Caroline ve sen bunu değiştirdin yeniden.” Dedi.Gözlerimin içine bakıyordu.Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu.Boğazımda kuruluk hissi duyuyor konuşmaya çalışıyor ama olmuyordu.
“Canavar değilsin Klaus.” Dedim fısıltıyla.Dudaklarını dudaklarıma bastırdı.Bu ateşi öpmeye benziyordu.Yanıyordum ama umrumda değildi.