Yapboz parçaları gibidir aşk. Parçaları birleştirdiğinde görüntü çıkar ortaya. Aşk konulmuş ortaya ama parçaları sağda solda.
Aşkın en büyük parçaları mutluluktu, ağlamaktı, hayeldi. Ortaya çıkan görüntü ise hayata mahkum olan insandı. Aşk nedir diye sorsak hepimiz kalbe yazılanla başlardık anlatmaya. Çünkü onla öğrenmiştik sevmeyi ve gülmeyi. Hani hepimiz seviyoruz ya, hepimiz aşkı biliyoruz ya , peki aşk ne öğretti bize, seven sevdiğine ne öğretti...
O bana önce sevmeyi öğretti. Birine herkesten çok değer verebileceğini ve sonrada mutluluğu, onun bir gülüşüyle etrafımdaki her şeyin cennete dönüşebileceğini ....
En sona ağlamak kaldı. Ağlamak mutlulukla karışıktı... hayelleri öğretti.Sonrada seçenekleri öğretti. İki seçenek arasında kaldığında birini seçmek zorunda olduğunu değil hayatın sana hangi seçeneği önüne koyup onu yaşayacağını öğretti.
Dışarından bakınca ben sevmiştim. O ise hiçbir şey yapmamıştı.Aslında öyle değildi. Evet ben sevmiştim...
Ama o da farkında olmadan hayatı öğretti. Kimi zaman sınadı, önüme zorluk çıkardı ama hayat ne çıkarırsa çıkarsın ben önüme sunulan her sınavı geçtim. GEÇTİM...çünkü hayatı öğreten oydu.
Ben ona hep sevdiğimi söyledim. Oysaki ondan başka sevdiklerim de oldu.Ondan önce ilk güneşi sevdim, onu ısıtıp sonra beni ısıttığı için. Sonra bu şehri sevdim aynı havayı içimize çektiğimiz için.
SEN; her şeyi öğretmişken bana sensizliği öğretmedin. Senin olmadığın yerde nasıl nefes alınır onu öğretmedin. Ve şimdi soruyorum sana
- Sevmeyi sen öğretmişken unutmamı nasıl isterdin?
-Hayatı sen öğretmişken vazgeçmemi nasıl beklerdin?
BEN "HAYATTAN VAZGEÇEMEZDİM ÇÜNKÜ BENİM İÇİN HAYAT SENSİN"...!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adını Koyamadıklarımız
ChickLitHer şeyi kader deyip geçiyoruz. Oysaki kendi kaderimiz kendimiz belirliyoruz. Çünkü evet demekte kendi elimizde, hayır demekte. Kısacası yüzmek isteyip te yüzmeyi bilmeyen , ama yüzmek için ısrar edip denize atlayıp çırpı nanlardanız. Biz ya hayat d...