Gölgelerin İçinde

3K 57 6
                                    


Gözlerimi açtığımda kendimi toprak bir zeminde yatıyor buldum.Kulaklarım çınlıyordu,gözlerim bulanık görüyordu,nerede olduğumu bilmiyordum veya hatırlayamıyordum.Kırmızı görüyordum hep,kan olmalıydı.Bağırıp çağırışmalar,kılıç kalkan sesleri...Oklar ve mızraklar havada uçuşuyordu.Bir muharebenin ortasında olmalıydım ama halen ayağa kalkamamıştım,sarhos gibiydim.Bana doğru birisi hızla koşuyordu barbarlar gibi bağırarak.Tam kılıcını bana saplayacakken arkamdan birisi gelip engellemişti onu.Hızlıca elini omzuma koydu ve adımı bağırdı,"Raymeth !"

Kim olduğunu çıkaramamıştım ama beni silkelemesiyle anladım.Jerevia,benim yakın arkadasım ve kılıç talimcimdi.

"Raymeth kalk hemen !" Beni omuzlarımdan tutup sallıyordu, "Kılıcını kuşan ve kalk hadi !"

Kafamı sallayıp kendime geldiğimde kuşandım hemen kılıcımı kalkanımı.Daha bir söz söyleyemeden ayağımın tam ucuna keskin bir ok saplanmış kol parçası düştü.Sahip olduğu beden ise yaklaşık 3 metre önümüzde idi...Öyle yerimde duramazdım hareket etmem gerekiyordu.

"Nereye gideceğiz hedef ne,hiçbir şeyin ortasındayız şuan Jerevia !"

"Düşman çok büyük kuvvetlerle geliyor,dayanmamız zor,beni izle !" diye bağırdı elini sallayarak.Hafif uzun sakalı ve esmer yüzü neredeyse kandan kırmızıya boyanmıştı.Savaş alanında hedefsizce koşuyorduk sanki,üstümüzden oklar mızraklar geçiyordu.Koştuğumuz alan çamur olmuştu hep ayaklarımız batıyordu ve yavaşlatıyordu bizi.Önüme arkama destelerce ok yağıyordu.Kalkanımın tamamı oklarla dolmuştu.Jerevia arkasına baktı ve beni çok arkada görünce sert bir şekilde bağırdı,

"Raymeth büyük annem bile senden daha hızlı.Ölmek mi istiyorsun,hadi !"

"Etraf bok çukuru olmuş ayaklarım batıyor,hızlanmaya çalışıyorum !"

Başımı eğip derin bir nefes aldıktan sonra tüm gücümle koşmaya başladım.Yetiştim.Başımı sağa çevirdiğimde hızla bir mızrağın bana doğru geldiğini gördüm,son anda kalkanımı kaldırdım...Mızrak kalkanı biraz çatlatmıştı,bana ne yapardı kim bilir.

Karşımızda onlarca düşman askeri vardı.Kılıç darbelerini engelleyerek öldürüyordum önüme gelenleri.Kafama dogru gelen bir kılıç darbesini kalkanımla savuşturup sol böbreğin oraya bir kılıç darbesi...Çoğunlukla yaptığım şey buydu.Aslında sevdiğim şey düşmanın karnına doğru sokmak kılıcımı...Evet,bazen böyle barbar olabiliyorum ama gerçektende olmak gerek.

"İlerideki okçu sığınağını yok etmemiz lazım,bize avantaj sağlayacaktır"

Jerevia'nın taktikleri genelde her zaman işe yaramıştır.Arkasından koşup okçu sığınağına doğru koştuk.Ufak bir tepenin üstünde üç-beş okçu vardı ve Jerevia'ya doğru nişan almışlardı.Hızlanıp sol elindeki kalkanı okçunun karnına doğru fırlattı ve hızlıca diğer okçunun üzerinde doğru koştu oku fırlatmalarına izin vermeden.Yere düşürdükten sonra diğerinin boğazına sapladı kılıcı.Son kalan okçudan gelen kılıç darbesını savuşturup hayalarına tekme attıktan sonra sırtındaki oku alıp kafasına geçirdi...Doğrusu Jerevia'yı böyle görmemiştim uzun zamandır.

"Vahşi bir aslan gibisin !" diyerek güldüm.

Ona doğru koşuyordum,üstüme doğru koşarak iki düşman askeri geliyordu.Eğilerek kalkanımı düşmanın belinden aşağısına doğru tutup havada arkama doğru takla atmasını sağladım.Diğerinin kılıç darbesi kalkanımı param parça etmişti.Bir süre kılıç savuşturduk,ardından bacağına sert bir tekme attım ve kılıcımı hızlıca savurarak boğazını kestim.Yerde yatan askeri ise kılıcımı göğsüne saplayarak öldürdükten sonra yeniden koşmaya başladım.Koşarken hızlıca bir ok saplandı sağ göğsüme.Ardından gözlerim karardı yavastan,gördüğüm son şey Jerevia idi,duydugum ise onun sesi, "Raymeth,hayır !"

Öksürerek uyandım,sağ yanımda Jerevia ve birkaç asker vardı.Kalkmaya çalıştım,yapamadım...

"Evdeyiz dostum." Dedi hafif bir ses tonuyla,üzgün görünüyordu.

"Kahretsin..." Elimi alnıma doğru götürdüm, "Sen okçuları öldürmüştün,sana doğru koşuyordum ve,ve..." Devam ettiremedim konuşmamı.

"Sakin ol,bir ok saplandı sadece o kadar bir şeyin yok.Neyseki sağ göğsüne geldi." Derin bir nefes aldı ve elimi tuttu sıkıca.

"Muharebe..?" Gözlerimi açtım iyice ve doğruldum.

Jerevia başını sağa sola salladı ve ağzından üzülerek kaybettiğimiz cümleleri çıktı.Küfür ederek yattım yeniden.

"Nasıl kurtulabildik peki onca düşman arasından ? Düşmanların yerine çok yakındık,yerde yaralı yatıyordum,nasıl kurtarabildin beni ?"

Başını salladı ve hafif güldü,elimi sıktı."Baya askeri ve ekonomik kaybımız var Raymeth,ne yapacağız bilmiyorum."

Nasıl kurtulduğumuzu neden söylemmişti anlamadım.Kaşlarımı çattım ve nefeslerimi hızlandırdım.Siyah orta uzunlukta saçlarım gözlerimin önüne düşmüştü.Göğsümdeki yaraya baktım.Sadece kırmızı,kanlı bir delikti.Umursamıyordum,umursadığım sey sadece ülkem ve halkımdı.Bir şey yapmalıydım,yapmalıydık...

"Yaramın daha hızlı iyileşmesi için ne yapılıyorsa yapılsın,aksi taktirde hemen kalkacağım bu yataktan" sesimi yükselttim,nefeslerim halen hızlıydı.

Jerevia bekle anlamında elini elime hafifçe iki kere vurdu.Demekki bir bildiği vardı.Bekledim sadece,öksürüyordum.Birkaç dakika sonra odanın kapısı çalındı,gelen Amelia idi.Kırmızı uzun saçlı,kılıç tutmayı bilen bir savaşçıydı oda.Aramızda yakın bir ilişki yoktu fakat o biraz öyle düşünüyordu sanırsam.

Jerevia bana gülüp göz kırptı,"Ben sizi yalnız bırakayım en iyisi." Gözlerimi döndürdüm,başımı sallayarak onayladım.Yerinden kalktı ve Amelia oturdu yanıma,endişeli görünüyordu.

"Raymeth,iyi misin ?" diye sordu meraklı gözlerle yavaşça.

"Sadece bir ok yarası,iyiyim" dedim hafif gülümseyerek.Elini yavasca elime doğru götürdü ve başını göğsüme yasladı,

"Seni çok merak ettim,savaşta yaralandığını duyunca koştum hemen." Sesi titriyordu,aynı şekilde kendisi de,hissebiliyordum.

Saçları çok güzel kokuyordu...Her içime çektiğimde acım biraz daha iniyordu sanki...Göbeğimle göğsüm arası gezdiriyordu diğer elini.Hayır hayır,böyle düşünmemeliyim...

Gözlerimi kapatıp yavaşça uykuya dalmaya hazırdım.Ahh,aklımdan hiç çıkmıyordu şu muharebe...Şuanki zayıflığımızla ilgili acil bir şeyler yapmalıydım.Ve belki önemli değildi ama,Jerevia'nın bana neden nasıl kurtulduğumuzu söylememesine takıldı kafam.Hah,beni taşımıştır kimseye belli etmeden belki,her şey olabilir,gereksiz bir takıntı...Uykuya dalıyorum...

Gölgelerin İçindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin