Bolum 7

262 15 3
                                    

İki *** işareti arası ilk bölümden sahneler içeriyor.Beğenmeniz dileği ile...

Güneş tepede yavaşça kendini belli etmeye başlamış,gökyüzü turuncudan maviye bürünüyordu.Sıcak ve rüzgarsız bir hava...Kuşların sesi havada yankılanıyordu.Lakin bu sesi bastıran bir ses geliyordu yavaştan,bir ordunun hareket sesi...

Büyük otlak ve ağaçlık bir ovadaydık,yürüyorduk.Yaklaşık iki bin tane asker,en ön sırada piyadeler,arkasında okçular,onların arkasında da atlılar.Yürürken kınındanki kılıçlarım çarpmalarının sesi hiç dinmiyordu.Bütün askerlerin yüzünde soğuk bir ifade,elleri kılıçlarında...Büyük bir bölüm kalın metal plak zırhlarla ve başlıklarla giyinmişti.Bazılarında ise yine korunaklı ama kalın olmayan plak zırhlar.Ben ve Jerevia yanyanaydık,bende sadece kahverengi deri yelek ve siyah kadife pantolon vardı.Omuzlarımda,kollarımda ve göğsümün üzerinde metal korumalıklar vardı tabii.Jerevia'da neredeyse öyleydi.Aniden en önden bir bağırma duyuldu ve durduk.

"Durun burada !"

Gözlemci bir asker yerimizide olduğumuzu ve burada duracağımızı söyledi.Komutanların emri ilede askerler pozisyonlarını aldı.

İlk sıra kalkan ve kargılı piyadeler.ikinci sıra normal piyadeler.üçüncü sıra okçular ve en son ise atlılar.

Normal birkaç gurup asker haricinde mızraklı atlılarda benim komutam altında idi.Onlara savaş esnasında hep beni takip etmelerini emrettim.Bir süreliğine Jerevia ile konuşmaya başladım.

Derin bir iç çektim başımı eğerek,"Jerevia..."

Elini omzuma koydu ve gözlerime baktı."Tanrı bizi kutsasın Raymeth,bu savaşı alacağız."

"Kendine dikkat et dostum,iyi şanslar hepimize."

Gülerek omzuma vurdu birkaç kere,"Aynı şey senin içinde geçerli.Sadece savaş,sen iyi bir savaşçısın Raymeth."

Kahverengi saçları torbaları çıkmış gözlerinin üzerine düşmüştü.Tebessüm ettim ve sarıldım,ardından yeniden yerimize geçtik.Hafiften ilerden bir ses duyuluyordu sanki.

"Bunu sende duyuyormusun ?!" Jerevia'ya doğru bağırdım,biraz uzağımdaydı.

"Atlıların koşması gibi bir şeyden bahsediyorsan evet !"

"Herkes yerlerini alsın,düşmanlar yaklaşıyorlar !" bağırabildim kadar yüksel bağırdım ve herkes yerini aldı.Mızraklı piyadeler diz çöküp mızraklarını doğrulttular.Herkes kalkanlarını kaldırıp kılıçlarını çıkardı,okçular oklarını hazırladı.Mızraklı atlılara elimle işaret yaptım hazırlansınlar diye.

Yaklaşıyorlardı gittikçe,atlılar koşuyordu önden.Pozisyonlarını almadan hemen saldırıya başlamışlardı.

"Hazır olun !" diye bağırdı bir komutan elini havaya kaldırarak.

"Okçular hazır olun !" hepsi oklarını çekmiş fırlatmayı bekliyordu.Halen bekliyorlardı...

"Oklar serbest !"

Aynı anda atılan oklar gökyüzünü neredeyse kapatmıştı.Karşıdan gelen büyük çoğunlukta atlı düşmüştü.

"Oklar serbest !" ikinci bir ok dalgası.Artık bütün bir düşman ordusu çıkmıştı karşımıza.

"Bu böyle olmayacak planımız işlemedi,direk saldırmamız gerek !" diye bağırdı Jerevia genel komutana.Aynı zamanda karşıdanda çok daha büyük bir ok dalgası geliyordu.

"Kalkanlar !"

Kalkanıyla üstlerini kapatmıştı herkes.ardındanda atlılar hemen koşturmaya başladılar savaş alanına.okçuşar hariç tüm askerler direk saldırıya geçti.

Gölgelerin İçindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin