Bolum 4

454 21 1
                                    

Hikayede artık yavaşça konuya giriyoruz.Bir süre biraz aksiyonlu geçecek,umarım o duyguyu iyi şekilde hissettirebilirim ilerde.Okuyan ve beğenen herkese teşekkürler

Güneş doğmuştu ve ben halen uyumamıştım.Sallana sallana gidiyordum eve.Gözlerim kıpkırmızı olmuştu,bedenim ağırlaşmıştı.Eve yakınlaştığımda attan indim hemen ve eve girer girmez yatağıma yattım.Çok uykum vardı ama uyuyamıyordum.Daha üstümü bile çıkarmamıştım,kılıcım halen belimdeydi.Elimi yavaşca kılıç kınına götürdüm ve sert bir şekilde yere düştü,başımı çınlatıyordu sesi...Tam uykuya dalacakken Kapı açıldı birden,içeri birisi girmişti.

"Raymeth ? İyi misin ?" diye sordu biri kısık sesle.

Hareket etmeden,yüzüm yastığa gömülü cevap verdim, "Hayır değilim,sen kimsin,git başımdan..."

"Benim,Jerevia," sesini normale döndürdü. "Nerdeydin bütün gece ?"

Kafam halen yastığa gömülüydü. "Bilmiyorum...Neden soruyos...."

Derin nefes alıp verdi ve yanıma geldi,elini omzuma koydu hafif silkeledi.Mırmırlanarak kafamı çevirdim ona doğru,sesim boğuk çıkıyordu.

"Kral yanına çağırdı beni dün akşam,yardımıma ihtiyacı olduğunj söyledi.Sabaha karşı düşman atağını engelledik ve,hiç uyumadım...

Kıpkırmızı gözlerimi görmüştü sonunda.Hafif güldü ve omzuma hafifce iki kere vurdu.

"Sen uyu,ben yiyecek bir şeyler alıp geleceğim."

Hiçbir şey diyemeden elimi kaldırdım sadece teşekkür manasında.Ardından gözlerimi kapattım.Öyle ki,sert yatağım bile kuş tüyü gibi geliyordu bana o an.Derin bir uykuya daldım...

Bana doğru bir adam yürüyordu,elinde uzun,kanlı bir kılıç vardı.Kısa saçlıydı,yüzünde bir kaç kesik izleri vardı,siyah gözlüydü.Hırlayarak bana doğru geliyordu.Hareket edemiyordum,yapabildiğim tek şey bağırmaktı...Direnmeye çalışıyordum,birileri bana bir şeyler fısıldıyordu,

"Öleceksin..."

"Devam etme Raymeth..."

"Teslim ol..."

Neydi,kimdi bunlar ? Neye teslim olacaktım,neye devam etmeyecektim ? Karşımdaki adam dahada yakınlaştı bana,kılıcını sert bir şekilde baştan aşağı savurdu...

Kılıcı savurduğu anda nefes nefese ve terlemiş bir biçimde uyandım hemen,kabus görmüştüm.Etrafıma bakındım,kimseler yoktu.Ne oluyordu böyle...

"Lanet olsun..."

Yatağımdan kalktım ve üstümü çıkardım.Yerdeki kılıcımı alıp yerine koydum.Bir kaç dakika sonra elinde bir torba ile Jerevia geldi.Torbayı masaya bıraktı ve açtı; iki küçük parça et,somun ekmeği,iki elma ve biraz şarap.

"Birileri çok acıkmış heralde." diyerek güldü,karnımdan gelen sesi duymuş olmalıydı.Hemen masayı hazırlayarak oturduk ve yemeye başladık.Yüzümde halen endişeli bir ifade vardı.

"İyi misin dostum ?" gözlerini bana doğru dikti,ağzında et vardı.

"Sadece bir kabus gördüm,bir şey yok." elimi ekmeğe uzatıp biraz kopardım.Etle beraber yedim hepsini.Ardından şarabımı yudumladım.

"Bu gece düşman şehrine bir yolculuğa çıkacağım,yalnız."

Elindeki şarabı bıraktı aniden, "Sen delirdin mi,amacın ne !?"

"Düşmanın planları hakkında birkaç bilgi sahibi olmam gerekiyor," hafif sırıttım. "ve birde birkaç şey çalacağım."

Tek kaşını kaldırdı. "Ne gibi ?"

Gölgelerin İçindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin