Bölüm 8

196 15 0
                                    

Şehir alev ve duman,ölü bedenler ve yaralanmış insanların bağırışları altındaydı.Yemeğimi aldığım tüccar yok olmuş,eğlenmeye gittiğimiz han yıkılmış,talim alanı cesetlerle dolmuştu...Diz çöktüm ve ellerimi başıma koydum,iki dizimin arasında ise yerde duran mektup.Gözlerimden bir kaç damla yaş süzüldü.Yanımda Amelia,elini omzuma koymuş duruyordu.Bakınıyordum...Sadece etrafa bakınıyordum...Bu bizim yok oluşumuzun bir parçası olabilirdi...O an sadece bunu yapanları öldümeyi isterim,kılıcımı boğazlarına onlarca kez saplamayı istedim...

Başımı eğdim,gözlerimden akan yaşlar fazlalaşmıştı,elimle sildim hemen.Yerde duran,Alysia'dan gelen mektubu aldım elime lakin açamıyordum...Bilmiyorum neden,sadece o an açamıyordum.Derin bir nefes aldım ve açtım sonrasında,okumaya başladım.

Raymeth... duyduklarımı söylüyorum sadece bunlarla hiçbir ilgim yok.Büyük bir grup şehrinize saldırmaya geliyor,bundan haberdar olmanı istedim.Kendine dikkat et lütfen...Kendini ve halkını koru...

Bunun bana çok önceden gelmesi gerekirdi.Elimi yumruk yapıp bacağıma vurdum.

"O nedir Raymeth ?" diye sordu Amelia.

Boşver manasında başımı salladım ve ayağa kalktım.Bir dakika...

"Jerevia !" Koşmaya başladım hemen çıktığım yere.Onu unutmuştum,ne oldu ne bitti...En son koridorda kılıç kalkan sesleri duymuştum ve sonrasında işte ben...Koridora bakmalıyım.Beş altıya yakın yerde yatan asker vardı,Jerevia'yı bulmaya çalısıyordum.

Yerde kan bir çizgi yaparak koridorun sonuna kadar gidiyordu,koridorun sonunda ise yerde yatmış bir şekilde biri vardı.Yanına koştum hemen,yüzüstüydü,çevirdim.

Gözleri kapalı bir şekilde Jerevia idi bu...Hayır hayır... "Jerevia uyan,uyan !" sesim titrek çıkıyordu.Aşağıya doğru baktığımda karın tarafından kan aktığını farkettim...Omuzlarından tutup salladım,gözlerini halen açmıyordu.Elini tuttum ve ona bakıp durdum sadece.Bir an bir ses çıkardı,çok hafif bir ıhlama.Gözlerimi açtım meraklı bir şekilde.

"Ra...Raymeth..." Gözlerini kısık açmıştı. "İyi...misin...

"Beni boşver sana bakmamız lazım,dayan hemen doktor bulacağım."

"Gerek yok Raymeth...Fazla zamanım..." öksürmeye başladı, "...kalmadı"

Elini iki elimle sıkıca tuttum,üzerindeki zırhı çıkardım ve yarasına baktım.Kılıç çok derinine girmemişti şükürler olsun.

"Sadece dayan,hemen geliyorum dostum..."

Hemen koşmaya başladım dışarı doğru.Tabi doktor nerde olacaktı böyle bir zamanda...Sağlık eşyaları bulmak için yola koyuldum,sağlık çadırları vardı yakında.Hemen girdim bir tanesine.Bandaj ve antibiyotik alıp hemen geri koştum.

Yanına geldim yeniden.Diz çöktüm ve antibiyotiği çıkardım. "Dişini sık dostum,biraz acıyacak"

Yaraya biraz döktüm ve sonrasında bandajın bir kısmı ile sildim.Bandajın geri kalanı ilere yarayı kapatacak şekilde belinden bağladım.

"Tez zamanda iyi olacaksın dostum,sen güçlüsün." Elimi tuttu ve tiz sesiyle teşekkür etti.Onu kucağıma aldım ve evime götürdüm.

Neyseki evim halen eskisi gibiydi.Duvardaki çatlaklara başka çatlak eklenmemiş halinde.İçeri girdik ve yatağıma bıraktım onu,hemen uyudu.Yatağın yanına bir sandalye çektim ve oturdum,bekledim.

Birkaç saat sonra dışarıdan gelen seslerle uyandım.Sandalyeden kalkıp kapıdan dışarı bakığımda ordunun şehre geldiğini gördüm.Kral kaleye gelmiş olmalıydı,yanına gitmeliydim hemen fakat Jerevia'yı yalnız da bırakamazdım.Dışarı bakındığımda Amelia'nın bir taşın üstünde oturduğunu gördüm.Jerevia'ya ben gelen kadar bakması için çağırdım.Daha sonra atımı alıp kalenin yolunu tuttum.

Depar atarak at koşturuyordum kaleye,vardığımda ise hızlı adımlarla kralın yanına yürüdüm.Eli başında masasında oturuyordu odasında.

Yavaşça yanına yaklaştım,sesimi alçalttım,"Efendim ?"

Cevap vermedi.Sadece derin bir nefes alıp verdi.Ardından yavaşça hareket etti dudaklarını,"Nasıl..."

Başımı eğdim,diyecek bir şey yoktu...Olanlar böyleydi,geçmişi değiştiremezdik bu saatten sonra.

İçimden bir şey söylemek geçiyordu ama söyleyemiyordum.Başımı sağa sola sallıyordum sadece.Ben,bir şey yapmalıydım.Ama nasıl...

Kralın yanından yavaşça uzaklaşıp evime doğru at sürdüm.Amelia'ya kaldığıni için teşekkür edip yollayıp Alysia'ya mektup yazmaya başladım.Umarım sağlam bir şekilde alır...

İki gün sonrası akşamı Tir Köyü'nün yakınındaki bahçeye gel,seninle konuşmam lazım...

Yazdım ve izci aracılığı ile yolladım.Yer yatağını yere koyup yattım ve düşünmeye başladım.Dünü,bugünü ve yarını...İçim yanıyor,kalbime hançer batıyordu sanki...Gözlerimi her kapattığımda kötü anlar geliyordu aklıma ama düşünmekten alıkoymaya çalışıyordum kendimi.Jerevia halen uyanmamıştı,umarım kısa zamanda iyileşirdi.Yavaşça uykuya dalmaya çalışıyordum ama olmuyordu.Sağıma döndüm ve gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım yeniden.Aklımda ise bundan sorumlu olanın,düşmanımızı nasıl öldüreceğim vardı...

Gölgelerin İçindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin