Bu hikayemin son bölümüdür.İlk hikayemdi ve aslında üzerinde pekte uğraşmamıştım.Bu hikayeyi bir kişinin isteği üzerine yazmıştım sadece,okuyan herkese teşekkürler.
Sabaha karşı hemen saldırı için hazırlıklara başladık.Düşman kalesinin etrafındaki gizli tuzaklar tamamlanmıştı.
Siyah zırhımı giyinmiş,kılıcımı kuşanmış bekliyordum. "Birlikler hazır mı Meltor ?"
Başını sallayarak onayladı. "Herşey hazır efendim."
Yürüyerek şehir kapısının önüne gittim.Jerevia ve Alysia yanımda durdular.Önümde yaklaşık beşyüz kişilik bir ordu vardı.Herkes bu anı bekliyordu,herkesim gözlerinde bir zafer beklentisi.Gözler benim üzerimdeydi pür dikkat.
Boğazımı temizledikten sonra konuşmaya başladım yüksek sesle, "Yoldaşlarım,kardeşlerim.Bugün bizim zaferi ilan edeceğimiz gündür." Sağa ve sola doğru kısaca yürümeye başladım, "Bize eziyet eden,kötüleyen ve batıranlara günlerini göstereceğiz.Hepberaber !"
Bütün kalabalık bağırarak karşılık gösterdi.Hepsi savaş için hazırdı.Düşman kalesinin yakınlarındaki tuzakların saldırıya hazırlanması için emir verdim.
"Yürüyün dostlarım,zafere doğru !"
Bir anda savaşa doğru marş etmeye başladık.Buna inancımız vardı.
Düşman kalesine çok yaklaşmıştık.Bizi görmüş olmalılar ki alarm vermişlerdi.Hazırlanan tuzaklar surların üstündeki okçuları etkisiz hale getiriyordu.Bir anda herkes koşmaya başladı kaleye doğru.Birkaç asker surlara çıkmak için merdiven koydular duvara.Birkaç grup ise kale kapısına saldırdı.
"İçeride buluşuruz umarım." Hafif tebessüm ettim Jerevia ve Alysia'ya.Onlarda başka bir yoldan katıldılar saldırıya.Merdivenlerden çıkıyorlardı yavaş yavaş,yol açılmış gibiydi.Ani saldırı yaptığımız için avantaj bizde idi.
Ben hemen daha önce kaleye girdiğim yerden tırmanmaya başladım sura doğru.Tam çıkacaktım ki bir düşman askeri elime bastı ayağı ile.Dengemi kaybedecek gibi oldum fakat hızlı bir hamle ile kendimi yukarı çekip onuda aşağı attım.Kılıcımı çıkardım kınından.Hızla surdaki düşmanlara saldırdım.Bir savurma,iki savurma... Merdivenden çıkanlar için yolu bira daha açmıştım.Hemen surdan aşağı indik ve savaş devam etti.Bana gelen kılıç darbelerinden kaçıp hızlıca ben saplıyordum kılıcımı.
Şehir meydanı cehennem gibiydi.Lakin bu bana düşman kralının yerini bulmamda zaman tanıyacaktı.Kaleye doğru koştum hızlıca.Önüme iki tane büyük ölçüde ve kalın bir zırhla iki asker çıktı.Ne yapacağımı bilemedim ilkten.Bir tanesi elindeki balta kadar ağır kılıcını yukarı kaldırdı bana vurmaya.Lakin hemen dizlerimi kırdım ve yana doğru atladım.Ardından hızla koşup beline sapladım kılıcımı.Diğer askerin üzerine düşüp dengesini kaybettirdikten sonra hızla yoluma devam ettim.Kale kapısı kapalıydı,omzumu vurarak açmaya çalıştım.Sonuç negatif.Etrafıma hızla bakındığımda zayıf duran tahta bir kapı gördüm.Hemrn koştum ve tekme atarak açtım kapıyı.İçeri girmemle arkamdan okların yağması bir oldu.İçeride meşaleler yanıyordu,ibadet yeri gibi bir yerdi.Şimdi buradan kaleye gidiş yolunu bulacaktık.
Çok düşünmeye gerek yokmuş ki hemen kalenin salonuna vardım bir koridordan geçerek.İçeride kimseler yok gibiydi.Yavaş adımlarla yukarı merdivenlerden çıktım.Bir yerden konuşma sesleri geliyordu.
"Daha fazla askere ihtiyacımız var efendim,durumumuz kritik."
"Ne demek drum kritik ! Bu olamaz !"
Sanırsam bir asker krala durumu bildirmişti.Beklenilmezdi bu tabi onun gözünde.Sesleri takip ettim.Kapı açıktı,kenarında çömelip konuşulanları dinledim.Biraz zaman sonra ise konuşmalar durdu,ayak adımları işittim.Kapıya doğru geliyordu adam.Yavaşça kılıcımı aldım elime ve ani bir atak ile sapladım kılıcımı karnına defalarca.Kral ise geri adımları atmaya başlamıştı, fakat hiçbir yere kaçışı yoktu.
"Hayır,geri...Geri çekil !"
"Biryere kaçışın yok artık kral,sadece ikimiziz." kılıcı elimde sallıyordum üstüne giderken.Yüzünde çok korkmuş bir ifade vardı,gözleri büyümüştü.
"Şimdi kendi yaptıkların ile sonsuza dek yaşa." kılıcımı karnına sapladım.Yere düştükten sonra ise kellesini kestim.
Yavaş adımlarla şehire bakan balkona doğru gittim ve bağırarak gösterdim kelleyi.Gören askerler hemen silahlarını bırakıp teslim oldu,sonra yavaşça herkes bıraktı.
Kaleden çıkıp aşağı indim.Bütün askerler tek bir sıraya dizilmiş kaleden çıkartılıyordu.
"Raymeth,başardık." Jerevia nefes nefese kalmıştı.
"Evet başardık Jerevia,bir zoru daha başardık.Artık herkes bizim kim olduğumuzu biliyor..."
