GİDİYORUM YOLCU ET

40 8 12
                                    

Nasıl bitmişti bu hikaye? boğazlarında bir düğüm gibi kalmış ne yutkunup yuvarlaya bilmişlerdi ne tükürüp ata bildiler öylece takılı kaldı bir yumru gibi.

Gidiyorum...

Aldım sevdamı koynuma ;yüzümü rüzgara döndüm de gidiyorum sevgili,korkma unuturmuyum diye ,kalbimde pamuklara sardım da gidiyorum.Bir maşraba su döküp, birkaç nergis birkaç zambak diktim kabirlere .Senide onlarıda Allaha emanet bırakıp gidiyorum. Kalandır ya bütün yükü çeken bu defa öyle değil işte sevgili,sırtıma kambur ,yüreğime ağırlık demedim ,tüm yaşananları,yaşayamadıklarımı yüreğime koydum da gidiyorum.Sen müsterih ol kal sağlıcakla.

"Bu şehir bu son bahar artık sana emanet "

Uçakta yazdı bu satırları Leyla, bulutlar ne kadar hüzünlü gelmişti o gün, kirpiklerini her kapadığında birer damla yuvarlanmıştı yanaklarına , sanki dilinin üstüne köz koymuşlar, yutkundukça midesine kadar bir ateş yuvarlanıyordu ; göz yaşları döküldükçe bulutlara bakarken  , derin bir  nefes alıp avuçlarının arasındaki  içi toprak dolu, küçük kavanozu daha bir sıkıyor du Leyla. O yandı ağladı, teyzesi kahroldu, baktıkça Leylasına acısı alev topu oldu içinde.

Atlantiği aşarken kinayeli bir şekilde gülümsedi Leyla ne güzel hayatlarımız ,ne kadar kocaman hayallerimiz vardı  diye düşündü .Okyanus yürekli düşlerimiz... ne yazık ki yalan oldu  diye iç geçirdi.

Aynı sahneler döndü sürekli kafasında ,o günden itibaren bugüne kadar olanlar tekrar tekrar geçip gitti gözlerinin önünden.On dört saat  değil de on dört gündür bu uçağın ve düşüncelerinin içinde hapsolmuş gibi hissediyordu.Bilmem kaçıncı kez izliyordu yaşadıklarını,film şeridi gibi beyninin içinden geçerken. O günkü çığlıkları kulağının içini tırmalıyordu hala.

Annesi bir ambulansta,babası başka bir ambulansta,abisine hala kalp masajı yapıyorlar,nereye hangisine koşacağını  şaşırmış o yana bu yana dönüp dururken attığı son çığlıkla yere yığılıp kalmıştı Leylacık. Küçük bedeni kaldıramamıştı yaşadıklarını.Gözlerini açtığında olanları anlaması birkaç saniyesini almıştı.İnilti halinde çıkardığı sesleri duyar duymaz içeriye birkaç kişi doluştu."Nerdeler çabuk söyleyin, götürün beni,annem nerde?babam nerde ? abimm abime götürün beni .Susmayın birşey söyleyin,götürün beni ,götürün ne olur hadi götürün beni."

"Leylam ne olur sakin ol biraz "diye bilmişti zor zahmet Reyyan.Meryem teyze" kızım şimdi gidemeyiz ,kafanı çarptın MR sonuçların bi çıksın ,az bekleyelim doktor gelsin,söz götüreceğim ben seni " dedi.Dedi ama bir tuhaflık vardı hepsinde Meryem teyze önce Yusufa bir bakış attı sonra gözlerini Reyyana çevirdi,sanki bir ima vardı gözlerinde.Konuşmaktan sakınır gibiydi hepside,soğuktu tavırları, bir sıkıntıları var gibiydi Meryem teyzenin yüzü kederden kavrulmuş, daha da bi esmerleşmiş gibiydi .Reyyanın gözleri kıpkırmızı ,burnu kızarmış,dolma gibi de büyümüştü sanki.Yusuf da ayrı bir hallerdeydi.O şefkatli,merhametli çocuk gitmiş,mesafeli soğuk biri gelmişti yerine .Onunda gözleri kızarmış, yüzü daha bi olgunlaşmış gibi, bir anda birkaç yaş daha büyümüş gibiydi.Ne olmuştu bunlara böyle hepsi sus pus ,sanki konuşacaklarmış da mecbur susuyorlardı.En iyisi Reyyanı deşelemekti.o dayanamaz konuşurdu.

"Annemler nerde Reyyan ,hadi götür beni,neler oldu kızım birşey söylesene !"

"Leylacım Hasan,amca ile Hüseyin abi yanlarında ,doktor seni bi muayene etsin bizde gideriz tatlım "

Tatlım mı ?Bu  kıza neler olmuştu böyle , düşüp kafasını o çarpmıştı sanki .Reyyandan hiç beklenmedik tavırlar ,cümleler duyuyordu. Yusufa baktı,Yusufu gözlerini kaçırmıştı.Tamam annesinin yanında çok samimi davranmasa da,bu kadarda uzak durmazdı,sonuçta aynı mahallenin çocuklarıydı onlar .

YENİDEN BAŞLAMALI...  (NEVA ...)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin