Gece ağlama sesleri duyduğumda etrafıma bakındım. Hem ağlıyor hem kahkaha atıyordu.
Başucumdaki sanrıyı fark ettim. Beni izliyordu bu her zaman oluyordu, fakat ağlayan o değildi sadece iğrenç bir şekilde beni inceleyerek kahkaha atıyordu. Bunu hiçbir zaman anlayamamıştım. O şekilsiz yaratık bir nevi benimle arkadaş olmak için çabalıyordu. Garip şekilsiz suratı oldukça ürkütücü olmasına rağmen benim üzerimde pek fazla etki etmiyordu. Üzerindeki siyah peleriniyle ne kadar çok 'Batman' gibi dursa da Siyah parlak burnu küçük çocukların kâbusu olabilirdi. Özellikle yeşil oyuncak köpeği andıran gözleri onu daha fazla itici yapıyordu. Yakut'un önüne oturmuştu ayağa kalkıp Yakut'u görmeye çalıştığımda ağlayanın Yakut olduğunu fark ettim. Başucuna oturup elimle çenesini kavrayıp bana bakmasını sağladım.
Hıçkırarak ağlamaya başlamıştı yanındaki bardakla su içirip biten bardağı tekrar komodine koydum.
''Şimdi nasılsın?'' dedim. "İyiyim." Biliyorum beni rahatlatmak için söylüyordu. Soğuk terler gözünün önünde oluşan torbalara birikmiş, halsiz, bitkin ve yalvarır gibi bakıyordu. Bu haldeyken onu uykuya terk edemezdim. Alnı kırışmış burnunun üzerindeki çiller gözyaşlarından dolayı kendini belli ediyordu. Şişen gözleri kaşlarını daha fazla kavisli gösterirken saçları kabarmış tarihi eski devirlere dayanan cadıları andırıyordu.
''Benim yanımda yatmak ister misin?''
Cesaretime hayran kalmıştım.
Korkuyordu.
''Hayır, yalnız yatsam daha iyi olur.''
Zorlayamazdım, sanrım onu izlerken Yakut'un onu görüp göremediğinden tereddüt etmiştim.
''Neye bakıyorsun?''
''Yatak...'' çok garip bir giriş yapmıştım, benden şüphelenebilirdi 'Şimdi sıçtın' diye düşündüm.
''Bu battaniyeyi ne zaman almıştım diye düşünüyorum.''
Kafasını battaniyeye çevirdiğinde sanrımla göz göze geldiler.
İlk gün bana sanrı mısın diye sormuştu?
Yoksa... O'da sanrı görüyor olabilir miydi?
Bağdaş kurup gözlerinde odaklandım yüzü gözyaşı ve ter içinde kalmıştı. Şüpheyle ve korkmuş bir şekilde beni izliyordu.
''İlk gün bana sanrı ve ya tanrı gibi bir şeylerden bahsetmiştin.''
Tedirgin olmuştu, elleriyle yavaşça omzuma dokundu. İçimden kahkaha atmıştım beni sanrılardan sanmış olabilir miydi(?)
''Eğer onlara dokunursan ışınlanırlarmış.''
Bu durumu en iyi ben bilirdim. Garipsemiş gibi bir kahkaha daha attım benden korkmamalıydı.
''Işınlanmanın Amerika'da bulunduğu söyleniyor ama...'' garipsemiş gibi ellerimi kaldırıp alt dudağımı kıvırdım.
''Bir kitapta okumuştum işte. Sanrı 'sanmak' sözcüğünden gelirmiş psikoloji konusu olduğu söyleniyor. Halüsinasyon, sanrı, sanmak olarak değişiyor. Ateşli hastalıklardan, yalnızlıktan ve ya psikoloji bozukluğundan meydana geliyormuş.''
''Evet, bir kitapta ve ya internette bende denk gelmiştim.''
Durumu toparlamıştım.
Değiştirir miydi benim sanrı görmem onun bana olan sevgisini? Korkar mıydı benden bana sığındığı kadar? Daha fazla dibe battığımı fark eder miydi acaba?